0.3

365 34 30
                                    

Derin bir iç çektim aynanın karşısında morarmış göz altlarımı incelerken. Üç bardak kahve bir işe yaramamıştı her zamanki gibi. Çağan ile olan konuşmamdan sonra düşüncelerimden dolayı dinlenecek zaman bulamamıştım. Belki de kendimi cezalandırmak istemiştim rafa kaldırdığım anılarımı düşüncelerimde tekrar hayata döndürerek. Uyuyamamak sıkıntı değildi artık benim için, içimi karartan bilinçaltımı susturamamdı.

Yüzüme biraz su çarptım kendimi gerçek hayata döndürmek için. Son kez kendimi kontrol edip çantamı tek omzuma attım ve içimdeki stresten kaynaklanan karın ağrısı ile ayrıldım evden. İlk kez günün başlaması ile sanki her şeyi düzelticekmiş gibi elime telefonumu alıp aklımı başkalarının hayatı ile meşgul etmemiştim bugün. Nedenini de biliyordum. Belki de bu yüzdendi stresim. Telefonumu açıp o beyaz ışık yüzüme yansıdığında görceğim ilk şeyin uykularımı bozacak basit bir mesaj olacağını bilmemdi sebebi.

Fakat aldığım tedbir görüldüğü üzere çok da işe yaramamıştı. Çünkü aklım hala aynı yerdeydi. Kendime mesajını görsem bile umursamayacağıma dair yemin ederek aktif ettiğim uçak modunu devredışı bıraktım.  Ekran yavaş yavaş dolmaya başlarken gözüme takılan sadece baştaki bildirimdi.

çağan:
'diğer tarafta olmak nasıl hissettiriyor?'
03:53

Kimsenin gelmemiş olduğu sınıfa adımımı atarken tekrardan cuma günü olduğu için şükrettim. Sonunda biraz yalnız kalıp huzur bulacaktım. Normalde nefret ederdim yalnızlıktan. En büyük korkumdu hayatım boyunca. Fakat sanırım bana yalnız kalmak yakışıyor. Yoksa insanların beni böyle kolayca bırakıp gideceğini düşünmüyorum.

Çantamı sıranın kenarına asıp cama yaklaştım. Tam aydınlanmamış gökyüzünde sarı ve mor hangimiz kazanacağız diye yarışıyordu sanki. Yeşil ağaçlar da ikisine seyircilik ediyordu.

'Hangisi kazanacak sence?'

Boynumda hissettiğim sıcaklık ile arkama döndüm. Çağan'ın yumuşak bakışları dikkatle gözümün içine bakıyordu. Anlamaz bakışlar ile kafamı salladım ve gözlerimi devirdim. Hiçbir şey olmamış gibi davranmayı alışkanlık edinmişti kendine. Beni en çok sinir eden de buydu. Görmezden gelinmek.

'Ne saçmalıyorsun yine?'

Tatlı bir gülümseme belirdi yüzünde. İnsanın içine ev kurup yaşamak isteyeceği gamzeleri de çıkmıştı ortaya.

'Mor mu sarı mı?' Gözleri ile gökyüzünü işaret etti. Birkaç dakika önce aynı şeyi düşündüğümü farkettiğimde ağzım aralandı. Bizim için normaldi bu. Mavi Ay 'ruh eşi' lakabı takar, dalga geçerdi bizimle. Ama bunlar eskidendi. Alaycı bi gülüşle kaşlarımı kaldırdım.

'Gelişmiş hayal dünyan hakkında duymak istediğimi söylediğimi hatırlamıyorum.'

Çağan sırıtarak kafasını salladı.

'İstediğin nedir? Duymak istediğin her şeyi söyleyebilirim. İste yeter.' Bekleyen bakışlarla yüzüme yaklaştı. Kafa tutar şekilde karşılık verdim.

'Beni bir türlü rahat bırakmama sebebin ile başlayabilirsin belki.'

'Bildiğin soruları neden soruyorsun Leya?'

Anlam veremediğim bir ifade vardı yüzünde. Daha verecek bir cevap düşünmememe fırsat olmadan içeriye hararetle tartışan Tuana ve Pelin girdi.

'Söylediğin sözleri yerine getirebilsen bir de T-' bizi görünce sözü yarıda kesilen Pelin ile Tuana da bize döndü. İkisinin de sorgular bakışları üstümüzdeyken hızla Çağan'dan uzaklaştım ve yerime geçtim. Kafamı kaldırdığımda ikisinin de Çağan'a 'ne oluyor' dermiş gibi baktığını farkettim. Diğer farkettiğim ise onun gözlerinin hala üstümde olmasıydı. Onlar olayı sorgulayamadan Deniz'in yüksek sesi sınıfı kapladı. Çok geçmeden de sınıf yavaş yavaş dolmaya başladı. Herkesle beraber Cenk de yerine geçerken soru sorar şekilde bana bakıyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 26, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

to people you don't| lçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin