the beauty and the beast (2)

188 49 16
                                    

"Molibus'ta tütün kullanımı diğer bütün ülkelerde olduğundan çok daha fazlaymış," dedi Namjoon önündeki açık kitabın sayfalarını incelerken. Geri cevap alamadığını fark ettiğinde onun gibi sırtını geniş çaplı ağaca yaslamış olan Jimin'e döndü ve gözlerini kıstı. Jimin bir süredir elindeki kitaba tek bir an bile konsantre olamamış, bakışlarını evinin önündeki kalabalık araçlardan çekememişti.

"Dünyadan Jimin'e!" Namjoon elinin Jimin'in yüzünün önünde aşağı yukarı sallayınca Jimin irkilerek bakışlarını en yakın dostuna çevirdi.

"Ne var?" Dizlerini göğsüne doğru iyice çekerek dikkatini kitabına veriyormuş gibi davrandı.

"Neden bu kadar mutsuzsun, Min?" Namjoon uzun parmaklarını Jimin'in kulak arkasındaki saç tutamları arasında gezdirerek ona güven vermeye çalıştı.

Aslında Namjoon her zaman böyleydi, yani en azından Jimin'e karşı. Ona karşı çocukluklarından beri hep sıcakkanlı ve güven dolu olmuştu. Belki de bu sebeptendir ki Jimin'in Flores'te güvenebileceği ve kendine en yakın bulduğu kişi Namjoon olmuştu.

"Taehyung için endişeleniyorum."

Namjoon'un dudakları sesli bir kahkaha için aralanırken başını geriye atmıştı. "Flores'in en cesur ve en güçlü genç alfasından mı bahsediyorsun?"

"Hayır, Joon. Anlamıyorsun," Jimin alaya alınmanın ve anlaşılmamanın getirdiği hüzünle başını uzandığı parlak çimlere eğdi ve birkaç tanesini parmakları arasına alıp çekiştirmeye başladı. "Flores'in en güçlü genç alfasından değil, ağabeyimden bahsediyorum."

Namjoon oturduğu yerde hafifçe kayarak Jimin'e yaklaştı. "Pekala, tam olarak ne için endişeleniyorsun?"

"Mutsuz bir eşleşme yapıyor olma ihtimalinden korkuyorum," Bu sefer Jimin ile birlikte Namjoon'un da bakışları Molibus'tan gelen ve sırayla gösterişli evlerine giriş yapan tuhaf görünümlü kişilerdeydi.

Günün erken saatlerinde Jimin başına örttüğü siyah bir başlık ile evden kaçabilmeyi başarmış ve en kısa zamanda Namjoon ile buluşup bu hengâmeden bir şekilde sıyrılmıştı. Çalışanlar bir yana, ailesi bir yana, binadaki herkes kelimenin tam anlamıyla delirmişti. Yeni gelen misafirler haricinde, Molibus kraliyet ailesinin burada olmasından dolayı Flores kralı da bu talihli eşleşmeye tanık olmak adına evlerine teşrif etmişti.

"Bazen mühürlenmek," Namjoon söze girdiğinde çatallaşmış sesi nedeniyle duraksadı ve boğazını temizleyip yaslandıkları ağaçta Jimin'e daha da yaklaşıp omuzlarını birbirine sürterek tatlı, sessiz bir şekilde ona ataştı ve devam etti. "Bazı insanlar için senin veya benim için olduğu kadar önemli olmayabiliyor. Ve bence bunu da saygıyla karşılamak lazım. Biliyorsun, Minnie, ağabeyinin öncelikleri var ve Molibus kraliyetiyle iyi bir ilişkiye sahip olmak, gelecekte dük olacak bir alfa için ne kadar kıymetlidir, düşünebiliyor musun?"

Jimin durgunlaştı ve bakışlarını yerden kaldırıp önce Namjoon'a, sonra da evinin girişindeki kalabalığa baktı. "Haklı olabilirsin."

Namjoon da Jimin gibi sessizce kalabalığı izlemeye başladığında Jimin iç çekti. "Ama yine de Hoseok'un hak ettiği eşleşmenin bu olduğundan emin değilim. Bana kalırsa onun bu konu hakkındaki fikirleri bile alınmamıştır."

Namjoon kaşlarını çatarak Jimin'e döndü. "Gerçekten hiçbir şey bilmiyorsun, değil mi?"

Jimin de aynı şekilde kaşlarını çatarak ona döndü. Bilgisizlikle suçlanmış olduğunu düşünerek alınganlık dolu bir ciyaklama sesi çıkardı. "Neyi bilmiyormuşum ben?"

"Molibus Kraliyet ailesi bu zamana dek daima safkan kalmayı başarmış, yani daima kardeşler kardeşleriyle veyahut kuzenleriyle mühürlenmiş. Ta ki, Kral Jeon bu kuralı bozana dek. Kraliçenin ölümünden sonra Kraliyet'in desteklemediği bir birliktelik yaşamış ve tüm zamanın tek safkan olmayan Jeon üyesi, yani Hoseok doğmuş. Aile içindeki durumunu bilmiyorum fakat sarayın içerisinde çok takdir gören bir prens olduğunu düşünmüyorum."

the beauty and the beast • jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin