19- bu odalar şahit olsun güzelliğine

404 41 3
                                    

soğuk bir geceydi..

park chaeyoung üzerine hiçbir şey almadan binasından çıkmış, sevgilisinin onu beklediği yere doğru koşmuştu. kalbi heyecanla çarpıyor, nefesi kesiliyordu.

ne zaman lalisa'ya bu kadar çok aşık olmuştu? hatırlıyordu, hemde çok iyi hatırlıyordu.

hogwarts'ta ki ilk dönemleriydi, boynuna astığı kamerasıyla etrafta geziniyor ve sürekli güzel olan şeylerin fotoğrafını çekiyordu. bahçe de gördüğü sarı kısa saçlı kızla bir an ne yapacağını şaşırmış, hergün onun fotoğrafını çekerken bulmuştu kendini.

garip hissediyordu, biri ona büyü yapmış gibi bir şüphe vardı içinde. ama hayır, kalbinde ki şey büyüden bile güçlüydü.

gel zaman git zaman yanlışlıkla olsa da ikisi büyük bir kavgaya tutulmuşlardı ve o zamandan beri okulun düşmanları olarak anılmışlardı. chaeyoung o zamanları çok iyi hatırlıyordu, sabahları lisa'dan nefret ediyormuş gibi yapıp geceleri saatlerce ağlıyordu.

baskılardan ve daha nice şeyden korkuyordu, ama sevgilisi ellerini tutarken artık korkmasına hiç gerek yoktu..

ortak katta ki koridorda bulunan heykele yaklaşırken elini kalbine bastırıyordu sürekli, onu ilk görüşü değildi. ama her zaman sanki ilk görüşüymüş gibi kalbi hızla atıyordu.

"aşkım"

heykele yaslanmış önünde ki duvarı izleyen sevgilisine seslendi, elleri önde birleşmiş utangaç bir gülümsemeyle ona bakıyordu.

"birtanem, ne çabuk geldin böyle- aish park chaeyoung! üstüne bir şey almadan çıkmışsın birde, nasıl bu kadar hızlı geldiğin şimdi anlaşılıyor."

kızıl olan dudaklarını büzüp üstünde ki bol tişörte baktı, o ana kadar fark etmemişti kollarının buz tuttuğunu. "ne yapayım, akıl mı bırakıyorsun insan da!"

kızar bir şekilde konuştuğunda lisa kıkırdayıp ona yaklaştı ve ellerini beline sardı "bırakmıyorum değil mi?"

"tch" dedi chaeyoung başını hafifçe kaldırıp "bırakmıyorsun."

ikisinin gülüşleri arasına katılan topuklu ayakkabı sesiyle gerildiler, gece vakti yakalanmaları binaları için eksi puan demekti. lalisa hızla onu heykelin arkasına çekti ve ikisinin de görünmemesini sağladı.

chaeyoung gerginlikle derin nefesler alırken göğsü lalisa'nın göğsüne değiyordu, yutkunuşları ve kalbinin sesleri duyulurken lalisa başını onun boynuna gömüp kokusunu soludu ve derin bir öpücük bıraktı.

"sorun yok birtanem, ceza alırsakta beraber alacağız."

biraz olsun rahatladı ve ellerini sarışın olanın boynuna sardı chaeyoung, kızın saçlarından gelen koku başını döndürüyor ve her seferinde onu öpücüklere boğma hissi uyandırıyordu.

lalisa'nın huylandığını bildiği için ellerini karnına koydu ve hafifçe hareket ettirdi, dudaklarından kaçan kıkırtılara engel olamayan lalisa kızıl olanın ellerini tutmaya çalıştı ama chaeyoung buna izin vermemiş onun daha çok gülmesini sağlamıştı.

lalisa nefessiz kaldığını hissettiğinde kendini duvara yasladı ve ne olduysa o an oldu. iki sevgili yaslandıkları duvardan içeri düşmüşlerdi.

chaeyoung dizleri üstüne düştüğü için sızlanıyordu, lalisa ise acı içinde kalçasını ovuşturuyordu.

başını kaldırıp düştükleri yere ve yaslandığı duvara baktı, o an içinden okkalı bir küfür savurup hızla ayağa kalktı "chaeyoung! bu bir gizli tünel!"

chaeyoung hâlâ dizlerine bakarken duyduklarıyla duraksadı ve başını kaldırıp etrafa baktı. meşaleler ince uzun tüneli aydınlatıyor ve hoş bir ortam sağlıyordu.

"lisa- aşkım nasıl çıkacağız buradan? ya minik ejderhalar varsa?!"

sarışın olan duyduklarıyla kahkahası tutamadı ve kızıl olanın ellerinden tutarak onu ayağa kaldırdı "merak etme bebeğim hagrid onları çoktan götürdü buradan."

chaeyoung derin bir oh çekip yürümeye başlayan lalisa'yı takip etti, elleri bir an olsun ayrılmazken dudakları en güzel tebessümlere ev sahipliği yapıyordu.

"siktir- snape bu!"

karşılarına çıkan kapılardan birini açtıklarında odasında spor yapan snape'i görmüşlerdi. gülmemek için ikisi de kendisini sıkarken kapıyı sıkıca kapatıp mor olan kapıya ilerlediler, bu kapılar geçit gibiydi. odaların içlerini gösteriyordu.

açtıkları mor kapıdan hagrid'i gördüler, elinde yeni bir yumurta tutuyordu ve bu daha önce getirdiklerinden daha büyüktü. lalisa gerginlikle kapıyı kapatıp dudaklarını dişledi "hagrid, asla uslu durmuyor."

kızıl olan kızın dediklerine kıkırdayıp kırmızı olan bir kapıya doğru ilerledi, açtığı kapı da gördüğü iki silüet ile dudakları şaşkınlıkla aralandı ve sevgilisine seslendi "lalisa, aşkım çabuk buraya gel."

lalisa heyecanla onun yanına koşup kapıdan içeri baktığında onunda şaşkınlıkla dudakları aralanmıştı, çünkü kim namjoon, kim seokjin'i duvara yaslamış öpüyordu. chaeyoung içinde ki shipper kıza engel olamayarak bağırdı "SONUNDA BE SONUNDA!"

onun bağırışı ile irkilen iki oğlan ayrılırken şaşkınlıkla etrafa bakınmaya başlamışlardı, lalisa telaşla kızın dudaklarını eliyle kapatıp onu belinden tutup geri çekti ve kapıyı kapattı.

dudaklarını onun kulağına yaslayıp hemen altına derin bir öpücük bıraktı "sakin ol bebeğim."

bedeninin uyuştuğunu hissediyordu chaeyoung, yanakları yanarken arkasına dönüp lalisa'ya heyecanlı gözlerle baktı "soojin'i odadan atıp ikimiz beraber kalalım mı?"

dudaklarını ısırıp başını salladı sarışın olan, çoktan heyecandan parmak uçları uyuşmuştu. dilini damağına yaslayıp ufak bir ses çıkarttı ve ikisinin burnunu birbirine değdirdi.

"seni seviyorum çiçeğim.."

derin bir iç çekti chaeyoung "seni seviyorum canımın içi.."

𝓴𝓲𝓪𝓻𝓼𝓵𝓪𝔂

DONT CRY SNOWMAN
evet ISTE BIR SONRAKI BOLUM FINAL
on beşte bitirecektim aslında ama nedense yirmiye uzadı 😭😭😭

ilk başlarda kimse okumuyordu kendi kendime yazıyordum, ama şimdi okuyan bissürü kişi var. hepinizi çok seviyorum ballarım, bu kitap bitince üzülmeyin olur mu? yenileri ile geleceğim hatta çok daha güzelleriyle geleceğim..

bende kurgu mu bitermiş kahsosbld
iyi okumalarr sizi cok coook seviyorum 🥺💕💖❄🌈💞☘🌸☁️

not allowed | chaelisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin