PART FOUR

26 3 5
                                    

İyi okumalar💜💜💜
Aren~

Yarın olmuş ve beşimiz arabaya doluşmuş yeni evimize gidiyorduk.

Yanımda ki Kayra'nın parmaklarıyla oynamasından heyecanlandığını anlıyordum.

Ama her şey çok güzel olacatı. Hepimizin beraber o evde çok mutlu olacağını düşünüyordum.

Gideceğimiz yere varmıştık. Arabadan inip bavullarımızı aldıktan sonra eve yürüdük.

Anahtar bende olduğu için kapıyı ben açtım.

Evimiz iki katlıydı. Girişte bizi salon karşılıyordu. Aynı katta mutfak ve lavabo vardı.

Üst katta ise büyük bir çalışma alanı vardı.
Alt katta olduğu gibi burda da lavabo bulunuyordu. Fakat bu katta fazladan iki oda vardı. Üst katta ise bir.

Uzun zamandır uğranmadığı için biraz tozluydu.

Arkamı onlara dönüp, üstümdeki ince bluzun kollarını yukarı çektim.

"Hadi bakalım kollar sıvansın, ev temizlenecek."

"Ah, ben galiba dün anneme yardım ederken belimi incitmişim. Ben şu sehpaların tozunu alsam sadece?"

"Ufak atta civcivler yesin Kerem. Sizin evde hizmetçi var, kimi kandırıyosun sen?"

"Of tamam."

Valizlerimizi kalacağımız odalara yerleştik.
Kayra'nın onun için getirdiğim küçük bir çantası vardı sadece.

Alt katta ki bir odada ben ve Kayra, diğerinde Yiğit ve Kerem, üst katta ki oda da Can kalmak istemişti.

Odalarda pek bir şey yoktu, sadece camları açsak yeterdi. Çok havasızdı çünkü.

Kayra'nın elinde detarjan ve bir bez vardı.

"Kayra."

Tam işine başlayacakken bana döndü.

"Efendim?"

"Kendini çok yorma tamam mı? Daha yeni çıktın hastaneden. Ağır işler yapma. Biz hallederiz."

Hafifçe tebessüm etti. O gülünce benim de bakışlarım da dudaklarına indi. Pespembe dudakları vardı. Diliyle dudaklrını yalayınca daha parlak bir görünüm kazandı ve benim sol tarafta bir şeyler oldu.

Gözlerimi gözlerine çıkarınca dudaklarına baktığımı anlamıştı.

"Tamam, dikkat ederim."

Arkasını dönüp elindeki bezle zigon sehpayı silmeye başladı.

Bende kafamı onaylar şekilde sallayıp odamıza gittim.
Valizimde ki eşyalarımı kendi tarafıma yerleştirip, Kayra için olan kısmı boş bıraktım.

***

İki saat sonra evin işini bitirmiştik ve gerçekten pestilimiz çıkmıştı. Kayra, dediğimi dinleyip kendini çok yormamıştı.

Kendimizi koltuklara atmış yayılıyorduk şu an.

"Lan ben çok açım. Bir şeyler yiyelim."

"Ne yiyeceğiz? Evde yiyecek bir şeyler yok. Yumurta bile yok lan. Olsaydı en azından onu yerdik."

Kafamı onlara çevirip yorgun gözlerle baktım.

"Ne bekliyordunuz ki? Ev kaç aydır boş. Yiyecek olmaması da normal yani."

"Of ne yapacağız?"

"Ben şimdi bir şeyler sipariş ederim."

Yiğit, koltuktan kafasını uzatıp aç gözlerle bana baktı.

"Lütfen lahmacun söyle lütfeen."

"Tamam o zaman. Hepimize lahmacun söylüyorum."

"İşte bu be! Adam gibi adam."

Ona yandan bir bakış atıp ayaklandım.

Girişte ki portmanto da asılı duran montumdan telefonumu alıp, sipariş vereceğim dükkanın numarasını tuşladım.

"Ben banyo yapacağım, yemekler geldiği zaman beni çağırırsınız tamam mı?"

"Tamam, sen işini hallet. Çağırırım ben seni."

Kafasını sallayıp odasına girdi.

***
Yemekler gelince tam yemeye başlayacaktım ki Kayra'yı uyandırmayı unuttuğumu fark edip elimdekini geri bıraktım.

Ayağa kalkıp odamıza ilerledim.

Kapıyı açtığım zaman yatakta uyuyan melek görmeyi beklemiyordum.

Kaldığımız yer uzak olduğu için siparişler geç gelmişti.

Kayra'da beklerken uyuya kalmıştı sanırım.

Kapıyı yavaşça arkamdan kapatıp uyuyan meleğin yanına gittim. Uyumasından fırsat bilip yüzünü incelemeye başladım.

Biçimli dudakları, çok da keskin olmayan çene hattı, kıvrık ve uzun kirpikleri, göremiyordum ama gözleri o kadar güzeldi ki, gözlerine bakarken kendimden geçiyordum. Orada o yatağın başında onu saatlerce izleyebilirdim ama uyandırmam gerekiyordu.

"Kayra, hadi kalk." ağzını şapırdatıp kafasını diğer tarafa çevirmişti. Çok tatlıydı şerefsiz.

Hâlâ mırıldanmaya devam ediyordu. Bu gidişle onu izlemekten uyandıramayacaktım.

"Kayra ilaçlarını içmen lazım ama zaman geçiyor, daha yemek de yemedin."

Gözlerini yavaş yavaş açtı. Uzun zamandır uyuduğu için kirpikleri birbirine girmişti.
Dirseklerini yatağa bastırıp kalkmaya çalıştı ama kalkamadı. Kafası tekrar yastıkla buluştu. Onun bu görüntüsüne sesli bir kıkırtı bıraktım.

"Ne gülüyorsun ya, komik mi?
"Tamam tamam gülmüyorum." deyip gülüşümü zor durdurmuştum.

Bunları söylerken köşede duran küçük çantanın önünde durdum. İçinden koyu yeşil bir hırka alıp Kayra'ya verdim.
"Al bunu giy" hâlâ ayakta dikiliyordu. Onun elinden alıp, hırkanın sağ kolunu ve sol kolunu kollarından geçirip önünü iliklemeye başladım.

Biraz yakın duruyorduk. Öyle ki onun nefesleri benim köprücük kemiklerime çarpıyordu. Bu beni afallatırken bir düğmeyi yanlış iliklemiştim. Bir iki saniye kendime gelmeye çalıştım.

Salaklığımı fark edip o düğmeyi tekrar ilikledim. İşimi bitirdikten sonra geri çekildim. O donmuş bir şekilde bana bakıyordu.

Gözlerini benden çekip bir adım geriledi.

Bende bu hareketiyle anın etkisinden çıkıp kapıya doğru yürüdüm.

Ben gerçekten duygularına hakim olamayan biriydim...

~DESTINY~ |BxB|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin