6. Bölüm - Kan

3.9K 53 2
                                    

Tamam, itiraf etmeliyim. Endişelendim.

Saat sabahın dördü olmuştu bile. Henüz gelmemişti. Oturduğum koltukta ağırmış popomu kaldırıp koltuğun diğer ucuna oturdum. Dizlerimi kendime doğru çekip sırtımı koltuğun kol koyma yerine dayadım.

Biraz daha bekledim. Elbet gelecekti.
Yani, gelirdi değil mi?

Hızla ayağa kalkıp evin içinde tur atmaya başladım.
Neden hâlâ gelmemişti ki?
Başına bir şey mi gelmişti yoksa?

Bunlarla kafayı yerken yarım saat hızla geçmişti. Kapıda anahtar sesi duymamla beraber Hızla vücudumu o tarafa döndürdüm. İçeriye ağır adımlarla girdi.

"İyi misin?"

Kafasını kaldırıp bana baktı. Eli boşluğunun üzerinde duruyordu.

Yavaşça diğer kolunu açıp sarılmak için gelmemi bekledi. Beş büyük adımda yanına gidip kollarımı boynuna doladım. İki eli de belime dolandığına bir süre öyle kaldık.

Birkaç dakika sonra göğsümün biraz altına hissettiğim ıslaklık ile geri çekildim. Üzerime baktığımda şok içinde karnına baktım.

"A-ateş k-kan."

"Şşşşt." Dedi elini yarasının üzerine bastırarak.

"Ateş yaralısın. Hemen, hastaneye gitmemiz gerek."

"Hayır, mühim değil."

"Ateş, canımı sıkıyorsun. Gideceğiz dediysem gideceğiz.!"

Yavaşça yürüyüp yaklaşık kırk dakika önce oturduğum koltuğa uzandı.

Hızla yanına gidip dizçoktüm. Kanlanmış elini kaldırıp koltuğu umursamadan koydum. Yavaşça gömleğini açtığımda yarası kanıyordu.

"Kurşun, içeride mi?" Cevap vermediğinde bakışlarımı ona çevirdim. Bilimci kapanmak üzereydi. Hızla tokat attım.

"Ateş, bana odaklan. Buraya bak. Sana soru soruyorum. Kurşun içeride mi?"

"E-evet."

"Hemen geliyorum. Burada bekle, tamam mı?" Başını ağır ağır salladı. Hızla gidip bıçağı, ocağı yakıp ateşin üzerine bıraktım. Ilık su, boş bir tas ve birkaç bez aldım. Bıçağı da alıp yanına gittim. Hızla birkaç kat bezi dişlerinin arasına yerleştirdim.

"Bu, dişini kırmaman için. Şimdi canın çok yanacak, ama sonra, hemencecik geçecek. Söz veriyorum, ve ben sözlerimi tutarım." Yarasının etrafını az da olsa temizleyip bıçağı elime aldım. Boş elimi yarasına koyup kurşunu buldum. Bıçağı kurşunun altına yerleştirip bastırdım. Acı ile dişlerini sıktığında gözlerimden bir yaş düştü.

Kurşun tasa düştüğünde hızla bıçağı elime aldım. Yanımda getirdiğim sargı bezini boynundan dolayıp bıraktım. Gözleri kapalı öylece uyuyordu. Dişlerinin arasından bezleri aldım. Terlemişti. Alnına dokunduğumda ateşi vardı. Hızla bezi suya batırıp sıktıktan sonra alnına koydum.

...

Ateş Koroğlu...

Gözlerimi boşluğumdaki ağrı ile açtım. Başımı hafif yana çevirdiğimde onu gördüm. Yerde diz çökmüş, başı sol omuzuma düşmüş, elindeki kanımın bulaşmış olduğu bezi tutuyordu. Uyuya kalmıştı. Gülümsedim. Tüm gece beni beklemiş ve kurşunumu çıkarmıştı güzelim.

Ona ikinci bir hayat borcum olmuştu.

Başımı hafif kaldırıp yerlerdeki sayamadığım kadar çok duran kanlı bizlere baktım. Alnımı alnına dayayıp gözlerimi kapattım..

Mecburiyet ( +18 )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin