Korktuğun için koşuyordun. Ve yola çıktığın anda solundan gelen arabayı maalesef göremedin.
*CRASH*
...
Evet maalesef araba sana çarpmıştı. Ama aracın sürücüsü her ne kadar çok hızlı sürse de seni görmüşdü veya kenara çekmeye çalışmıştı. Denemişti. Başarılı da oldu. İkinizde ağır yara aldınız. Ama ölmeyeceğiniz ne malum?
~
Gözlerini kısarak açmış olsan da direk sana vuran beyaz ışık dan kaçamadın. Bu ışık çok güçlüydü ve gözünü acıtıyordu. Elini gözüne siper etmek için kaldırmış olsan da elinden tüm vücuduna yayılan bu acıyla vaz geçtin.
Gerçek den şiddetli bir acıydı ve canını çok acıtmışdı. Hemen elini olduğu gibi bıraktın ve gözlerini sıkıca yumdun.
Bir yandan nerede olduğunu ve en son ne olduğunu düşünmeye çalışıyordun. Aklın dan hiç bir şey geçmiyordu. Beynini ne kadar zorlasan da, aklına hiç bir şey gelmiyordu.
Sonra ışığın parlaklığı biraz azaldı. Kafanı haraket ettirmeden göz bebeklerinle etrafa baktın çünkü muhtemelen kafanı oynatırsan tekrar ağrıyacakdı.
Etrafın da gördüğün kadarıyla her şey yine beyazdı. Bir an için korktun. İçinden 'yoksa öldüm mü?' diye düşünmeye başladın. İşde o sıra da kapı açıldı.
Yani öyle tahmin ediyordun. Çünkü tam olarak göremiyordun.
Göz bebeğin oraya bakmaya çalışırken hala hiç bir şey göremediğin için içeri giren kişinin görüş alanına girmesini bekledin.
Gelen ses bir kadın sesine benziyordu. "Aman tanrım y/n/s/a!" kadın hızlıca koşarak görüş alanına girdi.
Siyah saçlarını topuz yapmış, beyaz ve kırmızı dan oluşan artı sembolü olan, hemşire olduğunu belli eden şapkasının içine gizlemişti. Yüzün de endişeli bir ifade vardı. Galiba senin için endişelenmişdi.
Aynı şekil de kırmızı beyaz üniformasını da görebiliyordun ama kadının bel kısmından aşağısını göremiyordun.
Kadın hemen yanına koşdu ve sana baktı. Galiba yaralarına bakıyordu. Sonra sana döndü ve "uyanmışsın!" dedi. Galiba mutlu olmuşdu.
Hayatın da seni ilk defa seni gören, bir daha muhtemelen göremeyecek ve seni daha tanımayan bu kadının neden senin için endişelendiğini ve uyandığını görünce mutlu olduğunun nedeni bilmiyordun, anlıyamıyordun.
Kadının mutlu ifadesi sana acır gibi bakmakla değişti. (Bu ifadeyi nasıl anlatsam bilemiyorum kaşlar aşşağıya düşer ya gözlerin de hani endişe ifadesi olur- umarım anlamışsınızdır çünkü ben anlatamadım ;d)
"Y/n/s/a beni duyabiliyor musun? İyi hissediyor musun?" diye sorular sorunca ağzını açmak ve konuşmak zorun da kaldın. Kısık bir sesle "evet..." diyebildin.
Kadın sargılar olduğunu tahmin ettiğin şeyleri çıkartıp yeniledi. K@nlı beyaz şeyi görebiliyordun. Biraz fazla k@nlıydı.
Ama çok umrunda değildi. Sadece buraya nasıl geldiğini ve ne olduğunu hatırlamaya çalışıyordun.
Sonra hemşire olduğunu tahmin ettiğin bu kadın belki bir şeyler biliyordur diye ona sormaya karar verdin.
Ama tabii ki sesin kısık çıkdı "bayan..." kadın hemen sana döndü ve "evet y/n/s/a?" diye sordu. "Ben buraya nasıl geldim? Ne oldu?" "sana ormanın yanında ki yol da bir araba çarpmış sonra bir erkek bizi aradı ve yardım istemiş."
Olayları düşünmeye başladın. Sonra yavaş yavaş 5 saat önce olanlar aklına gelmeye başladı. Annenin ve babanı öyle gördüğün zaman ki an tekrar aklına gelince gözlerin den yaşlar akmaya başladı.
Sessizce ağladığın için kadının görmesi 1 dakikasını almışdı. Kadın sana dönüp ağladığını görünce endişeli ifadesi tekrar yüzüne yerleşmişdi "Y/n/s/a?! Ne oldu?"
"Katil..." "katil-?" "annem ve babamın katili.. Yakalandı mı? Onu yakaladınız mı?"
Sizce kitap iyi/güzel gidiyor mu? Yoksa fazla mı hızlı gidiyor? Kurgusu hoş mu sizce? Lütfen cevap verin bilmek istiyorum.
![](https://img.wattpad.com/cover/308428747-288-k537303.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leave The Forest | Ticci Toby X F!Reader
Fanfiction(aklıma bir kurgu takıldı bende onu yazmak istedim) Bu gördüğün garip görünüşlü, baltalı adam sizi (seni) uyarıyor: "O-orman dan çıkın" Neden ve ya niçin bunu dediğini bilmiyorsun, aslın da o da bunu neden dediğini bilmiyor. Ama bildiğin bir şey var...