2. Bölüm

392 38 1
                                    

İkiside gözlerini aynı anda açmıştı. Üniveritenin revirinde uyanmışlardı. Odada Xiao Zhan ve Wang Yibo dışında kimse yoktu. İkiside ayrı yataklara yatırılmış aralarına beyaz bir perde çekilmişti.

Wang Yibo, hemen ayaklanmadı. Yatığı yerden oturur pozisyona geçti. Geçmiş hayatında yaptığı şeyler ona fazlaca ağır gelmişti. Başı çatlıyacak derecede ağrıyordu. Xiao Zhan' de ondan farksız sayılmazdı. İkiside bir süre öylece yatakta oturdu. Düşündüler.

Wang Yibo' nun gözlerinden bir damla yaş düştü. Yaptığı şeyler ona ağır gelmiş olucaktı. Kendisinden tiksiniyordu. O bunu nasıl yapabilmişti? Pişmanlık doluydu bütün bedeni.

Xiao Zhan ise öylece durmuş uzaklara dalmıştı. Bu sefer her zaman ağlayan taraf o olmıyacaktı. İntikamını ağır bir şekilde alıcaktı. Bu adama karşı olan duygularını kalbine gömecekti. Diğer hayatında yapamadığı bu hayatında yapacaktı. Ne kadar zor olursa olsun bu kararından geri dönmeyecekti.

Xiao Zhan yavaşca ayağa kalktı. Diğer dersine geç kalmak istemiyordu. Tam bir kaç adım attığında beyaz perdenin arkasında yatan Wang Yibo ile göz göze gelmişti. Wang Yibo, Xiao Zhan' ni görünce gözünden tekrar yaşlar düşmeye başladı. Bu adama yaptıkları ona çok ağır geliyordu. Kendine tekrardan bir küfür savurdu.

Xiao Zhan ise ona boş gözlerle bakıyordu. Wang Yibo' nun bu yıkılmış gorüntüsüyle kalbinin üstüne bir ağırlık düşmüştü, ama bu duygunun mantığına engel olmasına tabiki de izin vermezdi.

Wang Yibo oturduğu yataktan kalkıp Xiao Zhan' nin yanına doğru adımlamıştı. Xiao Zhan onun yaklaştığını görünce tam gitmek için bir hamle yapmıştı ki Wang Yibo onun bileğinden hafif bir şekilde tutmuştu. Xiao Zhan kafasını sağa doğru çevirip bir bileğine tutan ellere, bir de Wang Yibo' ya bir bakış atmıştı.

" Gitme. Konuşmamız lazım."

Wang yibo bunları söylerken istemsizce sesi titremişti. Kırmızı parlak gözlerle Xiao Zhan' e bakıyordu.

" Benim seninle konuşucak bir şeyim yok! O elini bileğimden çek Wang Yibo!"

Wang Yibo gözleri dolu dolu karşısında ki adama bakıyordu. İstemeyerekte olsa Xiao Zhan' nin ince bileğinden elini çekti. Alt dudağı titriyordu.

Xiao Zhan bu görüntü karşısında açıkcası ne düşüneceğini bilmiyordu. Tek bildiği bu görüntünün kalbini ciddi manada acıttığıydı. Wang Yibo elini bileğinden çekince bir boşluğa düşmüş gibi oldu, ama bozuntuya vermedi. Arkasını dönüp revirden çıkmak için kapıyı açmak için uzandı. Wang Yibo' nun ona seslenmesiyle orada durmuştu.

" Üzgünüm, güzelim. Sana bunları yaşattığım için çok üzgünüm. Sana inanmadığım, bebeğimizin ölümüne, senin katilin olduğum için özür dilerim. Bu özürlerimin anlamsız olduğunu bende biliyorum!"

Xiao Zhan arkasını dönüp Wang Yibo' ya bakmamıştı bile. Wang Yibo' nun artık bacakları onu taşıyamayacak bir haldeydi. Bu yüzden kendini yere bıraktı.

" Şimdi sana gitme diyecek yüzüm yok. Senin yerinde olsam bende beni bırakıp çekip giderdim. Xiao Zhan sadece şunu bilmeni istiyorum sen beni affedene kadar çırpınıcam. Bunun imkansız olduğunu bilsemde deneyeceğim. Bu sonum olsa bile beni affetmen için her şeyi yapıcağım."

Xiao Zhan' nin de gözleri dolmuştu. Wang Yibo' yu affetmiyecekti. Ona bunları yaptıktan sonra onu nasıl affedebilirdi? Mantığı böyle düşünsede kalbi tam tersini söylüyordu. Kalbi bu adamı affetmek için çarpsada, mantığı durdurmayı başarıyordu. Umarım bu böyle devam ederdi.

Xiao Zhan derin bir nefes alıp revirin kapısını açıp arkasına bakmadan dışarıya çıktı. Telefonunh cebinden çıkartıp saate baktı. Birazdan dersi başlıcaktı. Şu anda bu olanları düşünmek yerine dersine odaklanması lazımdı. Bu işlerle vaktini boşa harcımayacaktı.

Deuxième Chance/ YiZhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin