Yine bir gün Sude ile birlikte sınıf kapısından Serdar'ı izliyorduk. Fazla şüphe çeken bir izleyişim olsa gerek sınıftan Meryem ve Yaren adında iki kız gelip
"Yanlız şey, Serdar'ın sevgilisi var"
dediler. Şok olmuştum. Resmen dilimi yuttum ve ne diyeceğimi bilemedim. Dedim ya, kimsenin bilmemesi gerekiyordu. O sırada Sude atlayıp
"Ee napalım yani. Allah sahibine bağışlasın."
Dedi. Bende dediğine destek verdim tabi.
"Ne bilelim, öyle her gün sınıf kapısından içeriyi izleyince, daha çokta Serdar'ın sırasına doğru bakınca bizde uyaralım dedik. Üzülürsün."
Haklıydılar. Üzülecektim. Hatta üzülmeye başlamıştım bile. Biz çok imkansızdık bana göre. Daha 1 ay olmuştu ama sabırsız biriydim ve bu beni çok yıpratıyordu. Bir yandan da sevgilisinin Antalya'da olup real olmamalarını düşünüp "Fazla uzun sürmez hem sanal nereye kadar ki. Ayrılırlar yakında." deyip vicdanımı rahatlatıyordum. Onu görünce anlık yaşadığım mutluluk patlamaları, onu görmek için sürekli çabalamam. Anlayacağınız, çok güzel seviyordum.
Yavaş yavaş Serdar'ı öğrenen kişiler artıyordu. Onu insanlara anlatırken çok mutlu oluyordum. Sınıfımızda Aybüke adında bir kız bilişim dersindeyken bana doğru yaklaştı.
"Pişt, baksana bi"
"Efendim?"
"E şey, ben birşeyler duydum da"
Evet, aklıma direkt o geldi. Ama bilmiyormuş gibi yapacaktım ve inkar edecektim.O an tek düşündüğüm kim söyledi acaba.
"N-ne duydun?"
"Sen şu A daki kıvırcık saçlı çocuğu mu seviyorsun?"
"Aaa o kim ki hem benim sevdiğim biri yok"
"Emin misin öyle bir şey duydum"
Artık saklayamazdım. Kimin söylediğini öğrenmem lazımdı.
"Kimden duydun Aybüke çabuk söyle!"
"Ha yani var öyle bir şey"
"Evet, var. Şimdi kimden duyduğunu söyle lütfen."
"Vallaha bilmiyorum bir gurup erkek konuşurken duydum ama tanımıyorum"
Aman Allah'ım. Bir gurup erkek bu konuyu konuşuyormuş. Ama nasıl olabilir? Bunu kim yaydı! Derhal öğrenmem gerekiyordu. Bu kadar insanın öğrenmesi demek yakında Serdar'ın da kulağına gidecek demekti.
"Bir daha bu konunun konuşulduğunı duyarsan lütfen hemen gelip bana söyle Aybüke olur mu. Ayrıca sende kimseye söyleme lütfen. Daha fazla kişi öğrensin istemiyorum."
"Yok merak etme, kimseye söylemem."
Ders boyunca stres yaptım. Bu sorunu çözse çözse Sude çözerdi. Tek güvendiğim kişi oydu. Kendimden çok ona güveniyordum. İçimden "Bir an önce zil çalsın da her şeyi Sude' ye anlatayım. O bir çözüm bulur eminim" diye geçirmeye başladım. Ders bir türlü geçmiyordu. Zaman durmuş gibiydi. Saatler yavaş ilerledikçe benim stres seviyem artıyordu.
Sonunda zil çaldı. 40 dakika resmen 40 yıl gibi geçmişti. Zil sesiyle beraber kapıya koştum. Dışarı çıkıyordum ki arkadan biri bana seslendi. Orhan hocanın sesiydi.
"Ben size çıkın dedim mi!?"
"Özür dilerim hocam. Şey, acil bir işim vardı da ondan aceleciyim biraz."
"Bu beni ilgilendirmez. Herkes şimdi, sen ise 5 dakika sonra çıkacaksın."
"Ama hocam lütfen yapmayı-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hate With Love
Não FicçãoLiseye başladığı anda aşık olan bir kızın bu süreçte yaşadığı şeyleri anlatacağım. Acaba açıldı mı? Sevdiği çocukla çıktı mı? Ne kadar süre sevdi? Bu soruların cevabı için lütfen okuyup oy vermeyi unutmayın. İyi okumalaar<3