Kapı zili çaldığında Harry odasındaydı. Louis'nin geleceğini bildiği için alelacele tüm evi toparlamıştı -salonda ne var ne yoksa Niall'ın odasına atmıştı-, odasını düzenlemişti, yerleri silmişti, koyu renkli perdeleri tamamen kapatıp odadaki her türlü minik ışıklandırmayı açmıştı ve oda spreyini de her yere sıkmıştı. Böyle bir şeyi on beş dakikada yapmasını sağlayabilecek tek şey Louis'nin eve gelecek olmasıydı.
Tüm vaktini evi toparlamaya harcadı ama ne düz siyah tişörtüyle kırmızı pijama altını çıkarmakla uğraştı ne de saçlarını tokadan kurtarıp düzeltmeye çalıştı. Ona düzenli görünmeyi dert ediyordu ama güzel görünmeyi asla dert etmiyordu çünkü Louis onu her zaman dünyanın en güzel varlığıymış gibi hissettiriyordu.
Nitekim yine öyle oldu, kapıyı açtığı anda Louis elinde bir karton torba ve bir pembe gülle ona sarılıp "Sevgilimdeki güzelliğe bak ya!" diyerek onu güldürdü. "Tüm şansımı sende kullandım."
"Asıl ben tüm şansımı sende kullandım." dedi Harry onun sarılışına karşılık verirken. "Bu yüzden Fransızca dersinden geçebilmek için ettiğim tüm dualar reddediliyor. İsa muhtemelen bana bakıp diyor ki: Sana vereceğimizi verdik, defol git artık."
Louis onun şakasına güldü, çenesiyle boynunun arasına bir öpücük bırakıp geri çekildi. "Halledeceğiz, merak etme. Bak bu şans çiçeğin," deyip sol elindeki çiçeği ona uzattı. Sonra da sağ elindeki torbayı havaya kaldırdı. "Bu da zihnimiz açılsın diye likörlü Danimarka çikolatası. Abim göndermiş, hepsini sana getirdim."
Harry çiçeği alır almaz öne uzanıp onun dudaklarını hafifçe öptü, ardından da elini tuttu ve odasına doğru götürdü. "Kurtarıcı meleğimsin resmen. Bekle, Danca söyleyeceğim. Du er min engel. Kurtarıcı nasıl söylenir bilmiyorum."
"Frelser."
"Du er min frelser engel. Oldu mu?"
Louis buna sözlü bir cevap vermek yerine onu kendisine çekti, uzunca öptü. Şakasına yaptıkları anlaşmaya ciddi ciddi sadık kalıyorlardı. Fırsat buldukça Louis Harry'ye Danca bir şeyler öğretiyordu ve öğrettiği şeye göre de öpücüğünü alıyordu. Kısa bir kelimeyse ufak bir buse, kısa bir cümleyse uzun bir öpücük, birkaç cümlelik paragrafsa Fransız öpücüğü.
Bir kere derstelerken Louis Harry'ye insanları Danca tanıtmayı öğretmişti, Harry kıkırdaya kıkırdaya dersin profesörünü tanıtmıştı: bıyıklı, uzun saçlı, göbebekli(evet, göbebek), komik burunlu ve çok tatlı bir adam ama çok konuşuyor. Louis de onun tarifine epey gülmüştü, sonra 'bu neredeyse iki cümleydi' diyerek onu öpmüştü. Arkada oldukları için duyulmadıklarını ve görünmediklerini düşünseler de sonunda profesör dayanamayıp ikisini dersten atmıştı.
Louis ve Harry'ye göre sadece gülüşüp öpüştükleri için dersten atılmış olmaları çok saçmaydı ama bilmedikleri bir şey vardı. Adam Danca da biliyordu. Bunu birkaç gün sonra hocalarının biyografisini okurken "Danca ve Fransızca dilbilim öğelerinin karşılaştırması" içerikli makaleyi gördüklerinde fark etmişlerdi.
Bu yüzden utançlarından son iki derse de gidememişlerdi zaten. Neyse, sonuçta dönem bir şekilde bitmişti. Sadece final sınavını vermeleri gerekiyordu, tüm gün çalışacaklardı.
Harry istemeye istemeye geri çekilerek öpücüğü sonlandıran kişi oldu. Çiçeği tuttuğu eliyle odasının kapısını açtı, Louis'yi içeriye aldı. "Gel, tüm ders notlarını çıkaramadım ama fonoloji ve morfolojiyle ilgili şeyleri yazdım."
Louis çikolatanın olduğu torbayı kenara koyup yatağa oturdu, ayakkabılarını çıkarıp yere bıraktı. "Tamam onlarla başlayalım o zaman."
"Masa başına geçmiyor muyuz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CRUSH FLOOD
FanfictionHarry fakültede görüp hoşlandığı çocukla ilgili tweetler atıyor. Aniden bu tweetler viral oluyor, herkes takip etmeye başlıyor ve tweetleri takip edenlerden biri de yazılanların kendisi hakkında olduğunu bilmeyen Louis. ! SMAU !