...
Manastıra sığınmışlıklarının miladı dolmuştu, kaptan ve mürettebat iyileşmişti. Çok yakında limana gidip her zaman yaptıklarını yapacaklardı, nihayetinde korsanların bir gemisi batarsa yeni bir gemi çalarlardı. Fakat genç oğlanın hırsı ve aceleci tavrı hem kaptanı hem de diğer mürettebat üyelerini şaşırtıyor ve biraz da ürkütüyordu.
Genç olan ödemesi gereken bedelleri ödemeden yola çıkmanın tehlikeli olacağını ve kendisini tekrar bir canavara döndürecek eylemlerin tetiklenmesini engellemek için bedel ödemeye koyulmuştu. Sonraki gün bir gemi yürütmek için iyi bir plan yapacak ve harekete geçeceklerdi fakat o ilk önce gece bitirmesi gereken işi bitirmeliydi, bu sebeple ibadethanenin sınırları dışına çıkarak dağlık alanın çamurlu topraklarına ayak basmıştı.
Kendisini kimsenin göremeyeceğinden emin olduğunda ağaçların arasında bir mum yakmış ve elini üzerine uzatarak "Bul beni" diye fısıldamıştı, tekrar edip "Bul beni başlıklı" diye sessiz sesini duyurduğunda mumu çıplak parmakları ucunda söndürmüştü. Mitlerin hiçbirinde yer almayan, tüyler ürpertici olan birçok yaratık vardı dünya üzerinde. Genç olan eskiden kendisini bulan bu yaratıkların birer canavar olduğuna inanırdı fakat daha sonra kendisini bulmalarının nedeninin, kendisinin de bir canavar olmasından kaynaklandığını anladığında büyük bir melankoliye ve histeriye kapılmıştı.
Fakat yine de o asla onlardan biri olmayacaktı, güçlerini kullanmamak için diretecekti çoğunlukla. Aniden bir rüzgar esmeye başladığında ve tepesindeki ağaç dallarından biri kırıldığında arkasında bir varlığın olduğunu sezinledi, o tarafa döndüğünde uzun kıpkırmızı saçlarının yüzünü kapattığı ve uzun kıpkırmızı başlıklı bir pelerinle gizlenen yaratığı gördü. Yüzünü asla göstermiyordu "Üç ölü diriltmişsin"dedi yaratık, sesi gayet insaniydi fakat biraz sonra olacaklar insani olmanın tam olarak zıttı şeylerdi.
Biraz sonra başlayacak şeylerin dehşeti içerisinde büyüse de bunun tam şimdi olması gerektiğini biliyordu genç olan "Öyle" diye cevapladı onu. Yaratık yerden yukarı doğu havalanmaya başladığında ve çıplak küçük ayakları tabana değmeden uçmaya koyulduğunda "Bütün parçalarından üç parça koparılacak"dedi. Ölüm kokusu, soğuğu ve tüm o kasvet etrafını sardığında genç olan dizlerinin üzerine düştü.
Yaratık ona dokunmadan yaralar açmaya başladığında ileriden kendine doğru uzanan yarı iskelet yarı deri kaplı olan mezarından kalkmış ve genç olana ulaşmış beden, dişlerini önce oğlanın boğazına sapladı. Genç olan bir çığlık koparttığında toprağın altından kemikten bir el çıkarak oğlanın ayak bileklerinin ikisini birden kavradı, bugün o ölülerin avıydı. Oğlanın boynundan akan kan gövdesini kaplamaya başladığında asıl berbat olan şimdi başlıyordu çünkü simsiyah bir kötücül ruh gözlerinin önünde belirdiğinde çığlık atmaya bile fırsat bulamadan burnundan ve ağzından içine dolduğunda bilinci hala açıktı. Derinizden diri diri bir parça kesildiğinde canınızın nasıl yandığını düşünün, şimdi o hissi ruhunuzda ve on kat daha yoğun hissettiğinizi tahmin etmeye çalışın. İşte, genç olanın duyumsadığı berbat işkence bu'ydu.
Genç olan gece hiçbir şey yaşamamışçasına diri ve güçlü duruşuyla bugünkü maceralarına tekrar dostlarıyla atılmanın zevkini düşlüyordu. Saçları kırmızıya bezendiğinden mürettebattan yaşına en yakın olan dostu ve dirilttiği arkadaşı Jimin "Saçlarına ne oldu nasıl boyadın?"dediğinde genç olan ona göz kırpıp "Sırlarımı ne zamandan beridir seninle paylaşıyorum" diyerek ona takıldı.
Fakat aslolan bunun saç boyası olmaması ve bunu nasıl açıklayacağını da bilmemesiydi. Dün gece yaşadıklarından ve ödediği bedelden sonra saçı birden bire kızıl bir hal almıştı. Kaptan yanlarına geldiğinde "Gitmeye ve yola çıkmaya hazır duruyorsunuz" demişti, genç Jungkook hevesle kafasını salladığında kaptanın sağ kolu Jin ise "Şuna bak süslenip püslenmişsin bir de görev için"demişti. Dediği yanlış sayılmazdı çünkü Jungkook, yakası göğsünü gösterecek kadar açık olan kırmızı bir gömlek giymişti, üstüne uzun siyah ve yer yer düğmeli olan bir ceket geçirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The First Devil
FanfictionVe tanrı şeytanı yarattı fakat şeytan, şeytan olduğunun farkına varmadı. KTH | JJK