6 yıl sonra -12 yaşında-
Uzun bir gündü. Annemle beraber dizi keyfi yapmıştık. Dizileri sevdiğimizden izlemiyorduk aksine, onları annemle eleştirip oyuncuları taklit etmeye çalışıyorduk. Bölümün bitişine doğru annem beni yatağa yatırdı. Havanın sabahki haliyle şimdiki hali Arasında dağlar kadar fark var. Şimşekler çakıyor gök gürüldüyor şimdi.Korkuyordum. "Anne" birkaç dakika bekledim gelmedi. "Anne". Ayağa kalktım. Annem beni duymamış olabilirdi ama onlar niye gelmiyorlardı!Gelmeleri lazım!göğsüm hızla inip kalkarken bir yıldırım daha çaktı. Ve bir çığlık...
Daha çok bağırıyordum...
"Anne GEL!"
Annem koşarak içeri girdi. "Kızım ne oldu?" Dedi telaşla ağlayan gözlerimi silerken."Bağırdım hem de deli gibi duymadın mı?" Diye sordum masumca ona bakarken. Annem "Kuzum sen bağırmıyordun ki ağlıyordun ve pencerenin önünde şimşeklere anne diyordun." Peki ya çığlık? Onu da mı duymamıştı! "Sonat!" Tabii ya, Sonat! "Ne?!...Ne
Sonat'ı" Annem böyle deyince, koştum. Evet beklenmedik ama koştum. Çıplak ayakalarımla, sonsuzluğa koşar gibi. Şuan ağlıyor olabilirdim, belki ayaklarım yara bere içinde de olabilirdi. Ama ben özgür hissediyordum...
"Gel"
Derinden bir ses geliyordu. evden uzaktaydım.
"Manakamoro talefero man
kerida meleno."
Ne dedim şimdi ben?!
Ses devam etti:
"Manakamoro talefero man
kerida meleno."
"Manakamoro talefero man
kerida meleno."
"Manakamoro talefero man
kerida meleno."
Ayaklarım bana yön veriyordu. Ormana yaklaşmıştık. Ayaklarım artık acımıyordu.
"Gel"
Ses yine duyulmuştu.
"Gözlerini kapat."
Yavaşça Gözlerimi kapattım, ona niye, nasıl güvendiğimi bilmiyordum ama güveniyordum işte...
Gözümü kapattım ve yere uzandım ulumaları duyabiliyordum çığlıkları da.Gözlerimi açtım kalbim sanki çıkacakmış gibiydi. Karnıma doğru baktığımda büyük bir sopa gördüm. Kanlı.
Sonsuz karanlık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elisa
Fantasy"Hayatın başlangıcı mı? Benim için öyle olmadı. Sonda başlayıp, sonda bitti. Önemsiz kişi, önemli oldu."