nine, why are you here?

2.5K 273 142
                                    

Neredeyse sabah uyuduğum mükemmel uykumdan telefonuma gelen bildirim sesleriyle uyanmıştım. Umursamadan uykuma devam etmeye çalışıyordum ama bildirimlerin ardı arkası gelmiyordu.

Sinirle yatakta doğrulup kilit ekranından bildirimlere baktım.
Bang Chan♡ yazısını görünce içimde oluşan heyecana engel olamadım. Öte yandan yine kırılmışlık hissi ortaya çıkarken telefonu görmezden gelerek geri bıraktım. Yatağa tekrar uzanmıştım ki çalan kapı ile kalkmak zorunda kaldım.

Oflayarak nasıl göründüğümü umursamadan kapıyı açtım. Kapıyı açarken hiç Chan'ı göreceğimi düşünmemiştim. Yine siyahlar içindeydi. Ayrıca sıfır kollu tişörtlerinden asla vazgeçmiyordu.

"Neden buradasın?" Çatık kaşlarım ile sormuştum. Onu görmek yine ağlamak istemememe neden oluyordu.

"Ben... Ben biraz düşündüm. Konuşabilir miyiz lütfen?" Birkaç gün önce aramızda hiçbir mesafe yokken şimdi benimle çekingence konuşuyordu.

"Chan yalnız kalmak-"

"Seni kırdım farkındayım, öyle demek istememiştim gerçekten. Öylesine birisi değilsin yemin ederim." Dudaklarım büzülürken kapıyı araladım içeri geçmesi için. Rahat bir nefes alıp içeri geçti. Muhtemelen kapıyı yüzüne kapatmamı bekliyordu. Ne yaparsın aşığız işte enayilik var biraz.

Koltuklardan birisine otururken ben fazla yakın olmayacak şekilde yanına oturdum. Mesafe önemliydi hala affetmemiştim.

"Minho sayesinde bir şeylerin farkında vardım ben... Seni gerçekten öylesine birisi olarak görmüyordum ama bazı şeylerin yeni farkına vardım. Seni görmediğim şu günlerde hayatım çok boş hissettirdi. Her yerde gözüm seni arıyordu falan... Ya Changbin ben senden hoşlanıyormuşum. Yok hatta aşık olmuşum ben."

Bir süre yüzüne mal gibi bakınca somurtmaya başlamıştı. Özür diler, arkadaş kalmaya devam ederiz sanmıştım.

BENİ SEVİYORDU! DUYGULARIMIZ KARŞILIKLIYDI, BOŞUNA GÜNLERDİR AĞLIYORMUŞUM!!!

"Ben gideyim-" dur içimden sevinirken çocuğa cevap vermeyi unutmuşum.

"Sen cidden beni seviyor musun?"
Sadece kafa sallamıştı. Yavaştan dolan gözlerime engel olamamış ve ellerimle yüzümü kapatmıştım.

"Ne- Ne oldu?"

"Ya aptal adam daha yeni mi fark ettin! Bide resmen öylesine birisin dedin... Pislik ya bıktım senden of ağlıyorum hep senin yüzünden bütün dengemi bozdun!"

Benim ağlamam eşliğinde bana sarıldı. Bismillahirrahmanirrahim yani arkadaşlar.

"Özür dilerim..." Hala özür diliyordu manyak adam ya ben seni eve alırken affetmiştim ama bilmene gerek yok.

"Changbin bana bir şans verir misin? Söz bir daha seni üzmeyeceğim gerçekten!"
Evlenme teklifi almışım gibi hissediyordum anasını satayım.

"Bir daha üzersen mükemmel kaslarımla seni döverim haberin olsun Chan..." Hala Chan'ın kolları arasındaydım fazla huzurlu hissettiriyordu.

Asla bitmeyen duygusal sarılma anımız Jisung'un aramasıyla bölünmüştü. Telefonu açıp hoparlöre aldım.

"Kanka bu Chan akıllandı galiba ya."
"Lan sus..."
"Ya tamam üzülme daha fazla bak– LAN CHAN YANINDA MI?!" Chan'ın gülme sesiyle Jisung burada olduğunu fark etmişti.

"Iki taraflı mi oynuyorsun Han~"

"Ben– BEN ARANIZI YAPMAYA ÇALIŞIYORDUM SUS BI CHRISTOPHER!"

"iyi öyle olsun."

"Neyse şey yani siz şimdi barıştınız mı?"

"Hatta sevgiliyiz bile!" Ne zaman sevgili olduk haberim yoktu benim???

"Pardon? Ne zaman sevgili olduk??"

"Olmadık mı?"

"Ben teklif falan almadım haberin olsun yani sadece tekrar bir şans verdim..."

"Şey yapalım o zaman... aç mısın?" Oh galiba yemeğe çıkaracak çok şükür yemek hazırlamama gerek kalmayacaktı.

"Evet..."

"Yemeğe gidelim mi?"

"EVET!"

"Jisung kapat yemeğe götüreceğim Changbin'i."

×××

Arkadaslar kitap bitiyor sanki...
Neyse spor salonunda öpüştürmeden bırakmam 😔😔

–Jae

dessert, binchan ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin