fourteen, australia

1.7K 197 151
                                    

2 ay sonra,

Chan sonunda uzun bir zaman sonra ailesini görmeye gidecekti. Onun adına ben bile heyecanlıyken benim de gelmemi istemişti. Bende gitmeyi kabul etmiştim. Kurt bakışlım ile Avusturalya'ya gidecektik ohh...

Çok heyecanlıydım. İlk defa yurtdışına çıkacaktım. Üstelik Chan'ın ailesini de görecektim!

Yarın uçağa binecektik. Sabah erkenden çıkmamız lazımdı. Bu yüzden bavulum ile Chan'ın evindeydim. Böylelikle sabah birlikte havalimanına gidecektik. Zaten bu evinde ilk kalışım değildi...

Heyecanla evde dolanıyordum. Chan eşyalarını hazırlarken çocuk gibi etrafta hoplayıp zıplıyordum. Çok heyecanlıydım!

"Changbin... Sakin ol." Benim heyecanımı gülerek izledi. Bavulunu hazırlayan Chan'ın yanına oturdum. Dudağımı öpüp geri işine döndü. Bende eksik bir şey olup olmadığını kontrol ediyordum.

"Yazlık şeyler aldın değil mi? Biliyorsun orada şu an yaz."

"Evet mayo falan da aldım!"

Heyecanımın yani sıra birçok endişemde vardı. Mesela Chan'ın ailesi beni sever miydi? Sevgili olduğumuzu öğrenince ne tepki verirlerdi? Kardeşleri benim hakkımda ne düşünecek? Çok fazla şey aklımda dönüyordu. Yine de Chan yanımdaysa sorun olmazdı.

"Binnie~ hadi uyuyalım sabah erken uyanacağız, biliyorsun."

Yatağa girdik sarmaş dolaş yatıyoruz. Chan hafif hafif uyku modunda geçmişti ama benim hiç uykum yoktu. Heyecandan çığlık falan atmak istiyordum.

"Changbin... Güzelim uyu hadi..." Uykulu uykulu konuşuyordu. Ben cevap vermeyip uyumaya çalışmaya devam ettim.

Eli saçlarımı okşarken yavaş yavaş uykum geliyordu. Sanırım saçlarımla oynanması uykumu getiriyordu..

×××

"Chan, Chan, Chan, Channie, Bang Chan!"

"Hmm..."

"Hadi uyan kahvaltı hazırladım! Geç kalmayalım."

"Changbin... daha alarma bir saat var neden erken uyandın?"

"Bilmiyorum heyecandan sanırım!" Gülerek kafasını salladı ve yataktan doğrulup banyoya gitti. Muhtemelen yüzünü falan yıkayacaktı. Bende mutfağa gidip masada onu bekledim.

Kahvaltıyı yaptık, birlikte sofrayı topladık. Erkenden havaalanına gitmek için yola çıktık.

Saat sabahın altısı olmasına rağmen eğlenerek müzik dinledik yol boyunca. Tanrım çok heyecanlıydım.

Havaalanına erken gelmiştik ve saatlerce uçağımızı bekleyecektik şimdi. Neden bu kadar erken gelmemiz gerektiğini anlamıyordum...

"Lütfen dikkat, 25032018 sefer sayılı Avusturalya uçağı 888 numaralı kapıdan yolcu alımına hazırdır."

"Changbin kalk hadi uçağımız geldi."
Zar zor gözlerimi açıp Chan'ın omzundan kalktım. Güya iki dakika gözlerimi kapatacaktım, uyumuşum...

"Uyandım.." Valizlerimizi sürüye sürüye bahsedilen kapıya geldik.

Sonundaki uçağımıza binmiştik.

Birçok duyuru yapılırken telefonumu uçak moduna aldım. Sonunda uçak kalkmaya hazır olduğunda son birkaç duyuru yapıldı.

Uçak havalanmaya başladığında tedirgin olmuştum. Tamam bu biraz korkutucuydu. Chan elimi tutup gülümsedi. Tanrım, seni hak edecek ne yaptım Chan...

Hostesler arada gelip bir ihtiyacımız olup olmadığını soruyordu. Gelen kadının ellerimize olan tuhaf bakışı biraz rahatsız etmişti.

Neredeyse 10 saatlik bir ucuşumuz vardı ve daha sabahın erken saatleriydi. Tekrar yavaş yavaş uykum gelirken Chan'ın omzunda uyuyakaldım.

×××

Etraftaki sesler uykumu bölerek  beni uyandırdı. Yavaşça Chan'ın omzundan kalktım. Ben omzunda uyuduğum için cama yaşlanmıştı. Kafasını omzuma yasladım.

Etrafa sıkılmış sıkılmış bakarken gelen hostese gülümsedim.

"Merhaba efendim ben Yeji, iyi yolculuklar bir isteğiniz var mı?"

"Merhaba Yeji. Kahve varsa alırım iyi olur."

"Tabii... Bu arada çok yakışıyorsunuz." Turuncu saçlı kız bana göz kırpıp gülümserken kızardığımı hissediyordum.

"Teşekkürler." Kıza gülümserken, el sallayıp uzaklaştı. KIZARIYORUM!

Birkaç dakika sonra Chan uyandı. Dar alanın el verdiği kadar gerinip bana döndü.

"Bir şey mi oldu kızarmışsın?"

"Off... hostes çok yakıştığımızı söyledi."
Gülerek yanağıma öpücük bırakırken iyice kızarıyordum. Hostes Yeji'yi bize gülerek bakarken yakalayınca Chan'ın omzuna birkaç küçük yumruk attım. Bu kız çok fenaydı!

×××

"Tanrım, sonunda iniyoruz her yerim ağrıyor."

"Saatlerdir aynı pozisyondayım al benden de o kadar... Neyse babam bizi almaya gelmiştir sanırım. Uçağın tahmini iniş saatini söylemiştim."

Evet iste başlıyorduk. Ailesi ile tanışacaktım ve şu an uçağın ortasında çığlığı basmak istiyordum.

"Avusturalya'ya hoş geldiniz. Bizi tercih ettiğiniz için teşekkürler."

Yavaş yavaş insanlar yerlerinden kalkarken bizde eşyalarımızı topladık.

"Görüşürüz Changbin!" Yeji bana el sallarken bende karşılık verdim.

"Hostesle arkadaş mı oldunuz?"

"Evet... Numaramı bile aldı. Hatta sen uyurken bir ara biz sohbet ettik. Sevgilisi varmış hemde kız! Bir ara konuşmak istediğini söyledi. Konuşacağız müsait olunca."

"Vay be..."

Uçaktan inip rahat bir nefes aldım. Çok şükür tanrım sonunda tekrar karadayım!

Havaalanından çıkarken Chan babasıyla konuşuyordu. Evet şu an fazlasıyla gergindim.

Uzaktan iki kardeşini, annesini ve babasını görüyordum. Chan kocamandı gülümserken bende gülümsedim. Ailesini fena özlemişti.

×××

Agladim chan ailesiyle
son bir bolum

-Jae

dessert, binchan ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin