-DİKKAT-
Bu kitapta cinayet, işkence, psikolojik şiddet, Madde kullanımı, argo içerikler bulunmaktadır.. Bünyesi zayıf ve etkilenecek olanların okuması için uygun değildir.." Aşamıyorum, aşmaya çalıştıkça yaşamayı unutuyorum."
3: BÖLÜM.
" MAÇA KIZI."Uyku bedenimi usulca terk ederken, bir yatakta yattığımı fark ettim. Boğazımda hissettiğim acı tüm iliklerime kadar işlerken usulca araladım gözlerimi. Başım çatlayacakmış gibi ağrıyordu. Suya aç kalmış boğazım çöl toprakları kadar kuruydu. Gözüme vuran Güneş işiği görüşümü engeliyordu. Yattığım yumuşak yataktan doğrularak sırtımı yatak başlığına yasladım. Sanki tüm kemiklerim kırılmış gibi hissediyordum. Şuan tüm ihtiyacım olan sadece suydu.
Üzerimdeki ince pikeyi kenara itip ayaklarımı yataktan aşağı salladım. Nisan ayının ortalarında olmamıza rağmen gündüzleri yoğun bulantıçı bir hava geceleri ise kışı aratmayan soğuk vardı. Bahar yağmurları güneşe rağmen umursamadan gün içinde yağa biliyordu. Karışık bir hava ve mevsimler yaşıyorduk bir aydır. Beyaza hakim olan bu oda'da kimindi bilmiyorum ama ev kesinlikle onur'un evliydi. Dünden kalan görüntüler gözümün önünde canlanırken tüylerim üretmişti.
Beni yatağa yatıran kişinin Ediz olması ise cam parçası gibi yakmıştı bedenimi. Kahretsin.. öldürmek istediği her kurbanını bu kadar düşünüyormuydu. Aral ecele üzerime baktığımda dünkü kıyafetlerimi üzerimde görmeyi diledim. Ve çok şükür ki kıyafetlerinin aynı olmasıyla derin bir nefes aldım. Ayaklarım sıcak parkeye değdiyince ateşin üzerine basıyormuşum gibi hissetmiştim. Oturduğum yataktan kalkıp Oda'nın kapısına doğru ilerledim. Araladığım kapıdan hızla çıkıp dar bir koridorla karşılaştım.
Saat kaçtı bilmiyordum. Kaç saatir uyuyordum bilmiyordum. Boyumda hissettiğim kesin aci düne dair tüm anıları tüm ayrıntısına kadar hatırlatıyordu. Bunun gibi yaşayacağım kaç acı anım olacağını bilmeden Uzun ve dar koridorda ilerlerledim. Yanından geçip gittiğim kapılar arkamda kalırken sonunda tanıdık merdivene ulaşmıştım.
Ediz neredeydi bilmiyorum.
Evde derin bir sessizlik ve sakinlik hüküm sürüyordu. Ahşap merdivenden sessizce inerken gözlerim avcısının nerde olduğunu bulmak isteyen bir ceylan gibi tüm evi süzüyordu.
Ayakrım zemine değdiyinde, mutfak olduğunu tahmin ettiğim kapıdan içeri girdim. Düşündüğüm gibi mutfağa bulmuştum. Mutfaktan içeriye adım attığında susuzkuğuma danayamayarak elime aldığım bagrağı masanın üzerindeki sürahiden su doldurdum.. Üçüncü bardağı da mideme indirdirdigimde suya kanan bedenim kendine kelmişti. Bardağı geniş tezgahın üzerine bırakıp arkamı döndüğümde gördüğüm bedenle irkildim. Kapının pervazısına yaşlanmış bir adet Ediz görmeyi beklemiyordum. Altında siyah eşofman üstü ise çırılçıplaktı. Dağınık saçlarının ucundan akan su damlaları çıplak bedenine düşerek pürüzsüz bedeninden kayıyordu. Kolarını önünde birleştirmişti. Omzuna gelişi güzel attığı havlu saçlarını dağıtmıştı ve onu serseri gibi gözükmesine sebep olmuştu.
Düne göre oldukça sakin gözüksede, ediz'in Gözlerinde hiç değişmeyen o tiksinti ifade dolanıyordu üzerimde.
" Ter kokuyorsun.." dedi oldukça düz ses tonuyla. O ana kadar boyunmda birikmiş terlerin varlığını unutmuştum. Biranda gelen ağır ter kokusuyla ben bile tiksinmiştim kendimden. " Eşyaların kapının önünde. Odana çıkart ve duş al." Dedi buz gibi sesiyle. Eşyalarımın neden geldiğini anlamayarak baktım yüzüne.. ne yani gerçekten beni bu evde zorla tuta bileceğini mi düşünüyordu? " Neden eşyalarım buraya geldi?." Dedim sakın düz ses tonunlam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YABANCI HİS
Teen FictionO, insanın tüylerini ürpetecek kadar kadar soğuk kanlı, kalbini parçalayacak kadar canı, bir insanı öldürecek kadar soğuk kanlıydı. Kalbi buzdan bir şato. O katil. O duygusuz O kimsesiz O Ediz Kaan Aksoy'du... Her şey bir ölümle başladı. Ölüm int...