Jeon Jungkook kariyerinde başarılıydı. Ünlü bir ajansta çalışıyordu. Haliyle tanınan bir fotoğrafçıydı. Herkes koleksiyonlarının onun tarafından çekilmesini isterdi ve yüklü miktarlar teklif ederlerdi. Jungkook'un o kadar parayı kabul etmemesinin tek nedeni ise Jimin'di.
Jungkook beş yıldır bu ajansta çalışıyordu ve işinden mutluydu. Fotoğraf çekmeyi her zaman sevmişti. Jimin'i çekmek ise...
Jimin ajansa geleli üç ay oluyordu. O zamandan beri Jungkook fotoğraflıyordu onu. Jungkook Jimin'i görene kadar düz olduğunu sanıyordu. Jimin'den basitçe etkilendiğini düşünmüş onu kafasında arkaya atıp düşünmemeye çalışmıştı ama başaramamıştı.
Çünkü kırmızı saçlı çocuk her türlü kendisini hatırlatmayı biliyordu. Mesela şu an çırılçıplak karşısında sadece dantelli iç çamaşırıyla durması gibi. Jungkook ise tüm bunların içinde sakin kalmaya çalışıyor ıslak rüyalarının baş karakteri olan çocuğun yaydığı enerjiye kapılmamaya çalışıyordu.
"Biraz daha yan dur." Jungkook açıyı ayarlamaya çalışıyordu. Bu dediğinde hesaba katmadığı şey Jimin'in kalçalarının daha da ön plana çıkması olabilirdi. Jimin parlatıcı yüzünden iyice dikkat çeken dudaklarını araladı.
"Biraz daha dönmeli miyim?" Masum sesine tezat bir şekilde yüzündeki sırıtma oldukça tehlikeliydi. Jungkook bakışlarını yere indirdi ve nefes verdi. Bu çocuk kendisini çok zorluyordu.
"Hayır yeterli." Stabil tutmaya çalıştığı sesi başarılı olmuştu. Jimin birkaç poz sonrasında yine sınırları zorlamak ister gibi belini hafifçe kırıp öne doğru eğildi ardından işaret parmağını dudaklarına götürdü.
Jungkook bundan da birkaç poz çektiğinde nihayet elindeki kamerayı sehpaya bıraktı. "Diğer üstlerini giyebilirsin." Hem kendisi içinde güzel bir mola olurdu bu. Jimin başını sallayıp yanından ayrıldığında kendini koltuğa bıraktı ve gözlerini kapattı. Gözlerini kapatır kapatmaz aklına dolan görüntülerle hızla gözünü açtı.
Bu Jimin'in ona olan ilk oyunu değildi. Her zaman bu tarz küçük şeyler yapardı ve kahretsin ki çokta işe yarıyordu. Çünkü Jungkook işi gereği sert dursa da eve gidince hepsini istemeden yine düşünür ve kendini rahatlatmak dışında bir şey yapamazdı.
Bu Jungkook'un diyişiyle Park Jimin etkisiydi. Bu afetin kendisinin olmasını bedeninde kendi izlerini taşımasını isterdi Jungkook. Ne hayaldi ama...
Jimin üstünü değiştirmiş bir şekilde geldiğinde bu kıyafetler az önceki iç çamaşırına göre pekala daha iyidi. "Hazırsan çıkalım." Jimin kaşlarını çatarak baktı fotoğrafçısına "Nereye?" Sonra her zaman yaptığı gibi Jeon'la dalgasını geçmeden duramadı. "Yoksa beni yemeğe mi çıkaracaksınız Bay Jeon?"
Bunu milyon kez yapardı. En ufak fırsatta Jungkook'un onunla çıkmak istediğine dair dalga geçerdi. Sonuçta Jimin akıllı biriydi. Fotoğrafçısının vücuduna olan bakışlarını yakalıyor gözündeki koyuluklara şahit oluyordu. Hem Jungkook çekici biriydi. Şimdi diz çök dese çökerdi Jimin.
Ya da çökmezdi. Yatakta itaatkar olabilirdi ama kendini hemen birinin eline atacak kadar salakta değildi.
"Çekim alanı hazırlanmış olmalı orada devam edeceğiz." Diyip ofisinden çıktı Jungkook. Onunla aynı yerde dururken kendisine güveni sıfırdı. Jimin peşinden geliyor bazı bakışları üstüne topluyordu.
Jungkook'un arabasına bindiklerinde Jungkook beklemeden arabayı çalıştırdı. Jimin cebinden çıkardığı parlatıcısını dolgun dudaklarına özenle sürdü. Sonra telefonunu çıkardı ve birkaç haberde göz gezdirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Photographer ~ Jikook
FanfictionJeon Jungkook model Park Jimin'in fotoğrafçısı. Jungkook ıslak rüyalarını süsleyen Jimin'in arsızlıklarına karşı direnebilecek mi? "Jimin sen baştan beri benimdin."