you were the needle in the haystack

143 12 2
                                    

yirmilerimin başındayken potansiyelimi boşa harcadığımı düşünüp duruyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

yirmilerimin başındayken potansiyelimi boşa harcadığımı düşünüp duruyordum. büyük adımlar atabilirdim, istenilen bir akademik kariyere sahip olabilir hedeflenilen işlerde çalışabilirdim. sen beni o zamanlar tanımıyordun taehyung ama inan bana ben dinlediklerimi bir kerede anlardım, baskette üçlüklerim deliksiz girerdi, sahnede şarkı söylerken de hiç detone olmazdım. ben bir şeyler başaracağı küçüklüğünden belli olan biriydim, bu potansiyelimin farkındaydım. herkesten bir iki adım önde hissediyordum. başarılı olabilmek için sınırlarımı zorlamama gerek yoktu kendim olmam yetiyordu ve bir noktaya kadar bu manyak iyi bir şeydi.

daha sonra o büyük adımları atamamaya başladım. biliyorum ki hala adımlarımı atabilirim. herkesten daha uzağa, daha sağlam daha büyük bir adım. evet atabilirim. ama bir şey oldu taehyung, durup neden adım atmam gerektiğini düşündüm. neyin uğruna yürüyordum ki? neden başarılı olmam gerekiyordu? neden akademik kariyere ihtiyacım vardı? neden basket oynuyordum? neden sana ulaşmak için çabalıyordum? bekle bu kısma daha gelmedik. ama anlayabileceğin üzere bir kara deliğe düşmüştüm.

yapabilmek ve yapmayı istemek çok uzak iki kavram haline geldi. ben hiçbir şeyi yapmayı istemez bir hal aldım, sadece öylece uyumak istiyordum. günler, haftalar ve aylar geçsin diye uyumaya başladım. geriye dönüp baktığımda hayatımın bazı kısımlarını hatırlayamıyorum, sanki hiç yaşamadığım anlar olmuş sadece zaman geçsin diye beklemişim.

seninle karşılaştığımda baskete geri dönmüştüm, bedenimdeki hareketsizlikten dolayı oluşan ağrılar beni bitiriyordu. yaşlanıyor ve bedenimin gücünü kaybediyor gibi hissederek kafayı yiyordum sadece bu nedenle baskete geri dönmüştüm. hiçbir sey düşünmüyordum basket benim için yeni uyku hali olmuştu. günler, haftalar, aylar. basket topunun sekişi ve yine günler, haftalar, aylar. beynimi uyku moduna almış bir şekilde yaşıyordum ama bunlara rağmen seni ilk gördüğüm anda çözdüm.

tribünlerde antrenmanımızı izleyerek defterine bir şeyler karalıyordun, kulaklıkların takılıydı. saçların karışmıştı farkında değildin, buruşturulmuş bir su şişesi duruyordu yanında da dolu bir tane vardı. üstün biraz dağılmıştı yine de özenliydin hayatı seviyordun belliydi, yüzünde huzur vardı. göz göze gelmedik beni umursamadın ama bana bakmasan da gözlerimiz birbirine değmese de ben seni anladım taehyung, ben seni ilk bakışta çözdüm.

sen samanlıktaki iğneydin. aramak ve bulmak, sana ulaşmak. hepsi çok zordu. sana ulaşmanın ne kadar zahmetli olduğu o duruşundan bile belliydi, gözlerin ben size gelmem der gibi bakıyordu. çok uzun bir sürenin ardından bir adım atmak istediğimi fark ettim.

senin dengin bendim.

ben seni arardım, o samanlıkta ufacık bir iğne olan seni arardım taehyung. yavaş yavaş dikkatli bir şekilde. tüm noktalardan geçerek, tüm köşeleri arayarak sana ulaşırdım.

senin bana gelmene gerek yoktu, ben sana gelirdim. ilk bakışımda anladım.

ben sana bir adım atsam, peşinden koşsam tüm engellerini aşsam ve sana ulaşsam. bunları yapabilirdim, bunların hepsini yapabilecek tek adam bendim bu dünyada. ben konuşurken şarkının sesini kısışından, göz altından bana bakışından, gizlice beni çizmeye çalışmandan anladım bunu.

sana doğru bir adım atsam, asla geri adım atmazdım. asla yerimde saymazdım.

sana bir adım atsam, seni bulur o samanlıktan çıkarırdım.

sana bir adım atsam, eminim ki çok mutlu olurduk taehyung. ben seni hiç üzemezdim ki.

çok sağlam ve çok büyük bir adım.

eğer atabilseydim, sana doğru o adımı atabilseydim çok mutlu olurduk değil mi? sonumuz böyle olmazdı, sen bulunmayı bekliyordun değil mi?

eğer, eğer o adımı atabilseydim.

dont say goodbye, taekook oneshotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin