OROSPU ERKEĞİM

2.

Allahım bu zamana kadar çok fazla günah işlemedim. Peki şuan bu ceza ne? Ilk ders matematik. Hayır tamam olabilir de hocanın kümelerle ilgili fotokopi hazırlaması bide bunu çözmemizi istemesi ilk dersten olmuş mu? Neyse zorlukla geçen dersin ardından Selinle okulu turlamaya başladık. Derste ben çok sıcak kanlıyım deyip kafama vurmasıyla kaynaşmıştık. Deli kız. Selin her gördüğü insanla tanışma çabasına girerken ben sessiz kalmıştım. Okul egodan yapılmış sanki. Bütün öğrenciler de bi hava anlatamam. Hele 10.sınıflar sanki geçen sene çöm değilmiş gibi davranıyolar. Ezikleyen bakışlar falan. Bi süre sonra tekrar sınıfa geldik. Tamam. Hayalim bu değildi. Ne biliyim. Tam buralarda biriyle çarpışmam veya yakışıklı çocuğa laf sokmam gerekmiyo muydu? Öğle yemeğine geldiğimizde sınıfça anlaşmış ve döner sipariş etmiştik. Nerden geldi ki bu samimiyet?

Masada herkes kibar kibar yemek yiyordu. Ben sizi bi kaç ay sonra görücem. Bakalım gerçekten kibar mısınız?

Aman Allahım tam ağzımı açıp dönerden kocaman bi ısırık almıştım ki onu gördüm. Herkesin dikkatini çeken kötü çocuk olmasada benim dikkatimi çekmişti. Allahım ya,yürürken bi sağ bi sol omzunu oynatmasını bi tek ben mi görüyorum? Ağzıma aldığım parçayla öksürmeye başladım. Hemen ardından ayranımı kafaya diktim. Herkes bana ıyyyk bakışları atarken ben hala ona bakıyordum. Hızlı bi şekilde gelip geçtikten sonra iyice daldım. Lan acaba ben bu çocuğa aşık mı olsam? Ne!? Saçmalamıyorum. Aşk aniden gelen bi duygu değildir,bilmesende önceden tasarlarsın kafanda.

Öğleden sonra hiç. bir. şey.olmadı. Ben böyle mi kurguladım. Ayıp ama. Eve geldiğimde anneme saçma sapan birşeyler geveleyip odama geçtim. Ne gereksiz bi gündü. Neyse takalım kulaklığı, açalım şarkımızı, başlayalım yarının kurgusuna.
_

Evet. Bugün pazartesiydi.Koca iki hafta nası geçti anlamadım. Okuldaki üçüncü haftamızdı. Bu iki haftada hiçbir gelişme olmamış mal mal takılmıştık. Hatta teneffüslerde dışarı bile çıkmadım. İkinci teneffüs zili çaldığında düşüncelerimden sıyrıldım. Sevgi ve selinay ın yanına gittim. Sevgiyi itekleyerek yanına oturdum. Sevgi çook çok aşırı masum, kız ve erkek ilişkilerinden anlamayan saf kızdı. Selinay ise onun aksine bad girlümüz gibi bişeydi. Sevgi ve ben onun yanında kendimizi çok bilgisiz hissediyoruz. Yani şey konularında. Anladınız siz. Bir kaç dakika öylece oturduk ve sonra asosyalliğe giriş yaptık.Bir süre sonra asosyallikten sıkıldık . Ve ön bahçeye çıktık. Çardağa oturup sohbet etmeye başladık. Okuldan, öğrencilerden ah bide Sevgi mizin Sametinden konuşuyorduk.

" ya ama var ya şöyle elini saçlarının arasından geçirip kafasını eğip bi bakışı varr off çok iyi ya. " Sevginin abartta abarta anlattığı Samet sarışın kısa boylu erkek olmaya çalışan küçük bi bebek. Tamam tamam belki biraz yakışıklı. Ama bu kadar abartmayalım yani. Selinay ve ben Sevgiye gözlerimizi devirdik. Ahh tabiki öyle bişi olmadı biz kim göz devirmek kim. Sadece Sevgiye ABV ( Allah belanı versin. ) bakışları attık. Selinayın şimdilik hoşlandığı biri yoktu. Sadece geçmişte hoş bulduğu Serdar adında bi çocuk vardı. Ama o kadar önemli bişey değil gibi. Ahh bide ben varım tabi 3 yılımı beraber geçtiğim arkadaş mı sevgili mi kardeş mi olduğumuzu bilmediğim Kerim vardı. Aman neyse kızlarla bütün bunları konuştuktan sonra sınıfa gitmek için ön kapıya yürüdük. Ön kapıyı açmamla karşıdan gelen Ab+ 'i görmem bir oldu . Tabi siz şimdi o kim diceksiniz . Sevgili hoşlandığım çocuğa yani Oğuzhana bu ismi taktım. Nedeni mi? Ahhh bu lanet varlık tam bir orospu ve herkesten almak istiyo. Bu benim için bi ilkti . Çok orospu kız görmüştüm ama orospu bi erkek az rastlanılır türdendi. Üstüne giydiği gri polar,altına giydiği siyah pantalon ve koluna taktığı kızla ta..daaam. Karşınızda AB+. Daha açık konuşmam gerekirse esmer, koyu kahverengi gözlü ,okulun en uzun çocuğu. Ve ben dokuzların en kısası. Lanet olası fedaraller. O beni görmeden yanımdan geçip gitti. Kızlar bana seni gidi seniiiiii bak bak bak bakışları atarken ben yanındaki kıza odaklandım. 1.75 boylarında kumral zayıf kabarık saçlı bir kız. Vov gerçekten güzel.

Olaysız geçen bir günün ardından servise gittik. Ama tabi ben nasıl heyecanlıyım nasıl anlatamam. Ab+le aynı servisteyiz ya. Birşey olacağı yok ama insan görmek istiyo işte.

Ve ben yine mal gibi.

Servisin önüne geldiğimizde AB+ daha gelmemişti. Malum sigara. Ben sigaraya Kerim yüzünden başlamıştım. Ama yaz tatilinde bıraktım. Tekrar mı?Neden olmasın.

Sonra servise bindik .Her zamanki yerimize ikinci koltuğa geçtik. Seher le artık iyi anlaşıyorduk. Gıcık değilmiş fazla ön yargılı davranmışım. Aman neyse kasmaya gerek yok.

" tamam gidelim abi. " aniden servise binen ab+ beni düşüncelerimden ayırdı. Servisçimiz Ferhat abi iyi bir insandı. Hafif sıcak kanlı, baya sıcak kanlı. Aslında sıcak aman neyse sapık gibi işte . 35-40 yaşlarında dul, kel bi adamdı.

Yol boyunca AB+'i izledim. Aynadan göz göze gelicez diye çok korktum. Sıra bana gelince indim. Sonra ani bir hızla geri döndüm.

" dur dur dur. Ferhat abi telefonum!!! " son anda duran servise koştum. Ah rezillik mi ne?

" noldu Seçilcim? "

" telefonum kalmış yaa "

" Çok mu önemli? Ver bi bakıyım içindekilere. " dedi gülerek.

Hızlanan kalp atışları, nereye konacağı bilinmeyen eller. Bu konuşan Ab+ti. Benle konuşuyo bana diyo.Kendine gel kızım fırsat kaçıyo.

" Al! " diye gülerek uzattın telefonu ona sonra alacakken ani hızla geri çektim .

" Yok canım görüşürüz. " gülerek söylediğim sözlere oda gülmüştü. Ben canım dedim ya canım.

Eve varana kadar yüzümde olan aptal sırıtışı eve girerken kovdum "sie go tu dı home-vork canım " aghh kalbim sıkışıyo ölüyorum galiba. Bak şimdi bundan bana 30-40 hayallik malzeme çıkar. Eee yani. Güldü, konuştuk, yüzlerimiz yakındı,yüzünü yakından gördüm.

Dur dur dur .

Biz şimdi neyiz?

Kesin beni seviyo.....

Saçmalamada doruklara ulaşmışken, bide kaanlara uğrayayım dedim. Olayın verdiği sersemlemeyle kendimi yatağa saldım.

Daha yeni ne olmuştu öyle?!?

Okuyanlara teşekkür ederim. Olaylar daha önceden yaşandığı için yazarken o kadar heyecanlanıyorum ki,bi kelimeyi üç dört kez silip tekrar yazıyorum :D Anılarım canlanıyo. Umarım mutlu son olur çünkü hala yaşıyorum.