Bölüm 1

41 4 3
                                    


Yorgun bir iş haftasının daha sonunda Hange eve dönmüş, Levi ona yemek hazırlamakla meşguldür. Hange'ye verdiği tek bir öpücük, sarılması bile Hange'nin yorgunluğuna iyi gelmekte, onun kollarında, bakışlarında huzur bulmaktadır. Koltuğa gömülmüş, pembe mutfak önlüklü Levi'ı izlemektedir. O sırada whatsapp mesajlarını kontrol ederken şöyle düşünür. ''Ne kadar mesaj birikmiş, laboratuvar işleri bu sıra çok yoğun... Erwin'i ziyarete bile gidemedim.''. O sırada Zeke'nin mesajını görür. Hafta sonu için ormandaki evlerinde pikniğe davet etmektedir. Bunu Levi'ya nasıl söyleyeceğine karar veremez. En son olan olaylardan sonra Hange, Levi ve Zeke arasında sıkışıp kalmıştır. Oysaki iş ortaklığı vardı sadece. Hem farklı laboratuvarlarda farklı görevler üstleniyordu ikisi de. Levi'ın kıskanmasına bir yandan anlam veremiyor, bir yandan da hoşuna gittiğini hissediyordu. Yemek hazırdı. Hange bu konuyu yemek sonrasında çay içerken konuşmaya karar verdi. Levi, bakışlarını Hange'den alamıyordu. Dağınık kahverengi saçları yorgun bakışlarının önüne döküldüğünde bile nasıl bu kadar güzel kalabildiğine anlam veremiyordu. Kalbinin hızla çarptığını hissetti. O an elinde olsa sırtından çekip onu öper, boynuna dağılmış saçlarına ellerini götürür ve her bir parçasını okşardı. Ama Hange'ye değer veriyordu. İşten yeni dönmüştü, yorgun ve aç olabilirdi. Onun ihtiyaçları ve öncelikleri her şeyden önemliydi. Hange'nin tatlı sohbetine bayılıyordu. Yemeklerin tadı sadece onunla birlikte güzeldi. Sanki sihirli bir güçtü bu. Aşk mıydı? Tek bildiği onun yanında huzur bulduğuydu. Hange'nin gülüşü muazzamdı, sanki karanlık soğuk dünyasındaki bahar sabahlarının güneş ışığıydı. Yemekleri huzurlu devam ederken Hange, Zeke'den bahsetti. Levi'ın birden tadı kaçtı. Hange bunu fark etti fakat sohbete devam etmek istedi. Artık aralarındaki soğukluk geçsin istiyordu. İki taraf da sevdiği kişilerdi. Levi'ın kıskançlığını gereksiz buluyor, ona güvenmesini istiyordu. Kalplerinin, ruhlarının birbirlerine ait olduğunu bilmesine rağmen neden hala Zeke'yi kıskanıyordu? Sadece iki dosttu onlar. Levi, Zeke'yi Hange'nin çevresinde görmeye dayanamıyordu. Zeke'nin Levi'ya göre daha sıcakkanlı oluşu, hange ile espri anlayışlarının uyuşması, iş alanlarının benzerliği Levi'ın kanına dokunuyordu. Zeke'nin hange'ye yakın oluşuna katlanamıyordu. Erwin bile Zeke'ye ısınmıştı. Zekasını takdir ediyordu. Ne vardı sanki zekiyse? Levi'da da ayrı bir karizma ve güç vardı. Erwinden de kıskanmaya başlamıştı. Hele son olan olay. O kafede Hange'ye o kadar yakın oturması ve 1 saat süren sohbetlerinden Levi'ın hiçbir şey anlamaması çok canını sıkmıştı. Sırf bu yüzden 1 haftadır mikyobiyoloji alanından okumalar yapmaya başlamıştı. Tarih de okumaya çalışıyordu. Titan geçmişi hange için önemliydi. Her ne kadar soyu tükenmiş bir tür olsa da Hange'nin ilgisini çekiyordu. Hange'nin ilgisini çekmeyen konu yoktu o ayrı ama titan tarihine neden bu kadar takıktı anlamış değildi. Levi'ın içinden bi ses bunun bir sebebi var diyordu ama aklı bir türlü mantık bulamıyordu. Yemek sonrasında, koltukta birbirlerine sarılmış çay içip sohbet ederlerken hange sonunda hafta sonu için planı olup olmadığını sordu Levi'ya. Levi hafta sonu için planım sensin diye cevap verdi. Hange'nin yanakları kızardı, gözlerini devirdi. Levi, Hange'ye daha da sokulmaya başladı. Onu çok özlemişti sadece sarılmak yeterli gelmiyordu. Sonunda hange zeke'nin davetinden bahsetti. Levi'ın beti benzi attı. Hange bunu fark etse de tatlı gülüşüne engel olamıyordu. Zeke'nin sohbetini çok özlemişti. Hele titan tarihi hakkında Zeke'nin babasının yazdığı kitaplar... Hange'nin en merak ettiği konulardan biriydi. İçi içine sığmıyordu düşündükçe. Titanlar hakkında her bilgi onun için değerliydi, nasıl yaşamışlardı, neyle beslenmişlerdi, kökenleri neye dayanıyordu... Kalbi hızla çarpmaya başlamıştı. Levi bunu neden anlamıyordu? Levi sonunda kabul etmek zorunda kaldı. Neyseki bu gece için hange ona aitti.

levihanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin