Bay Lolipop: Çilekli lolipop,
Bay Lolipop: Limonlu lolipop,
Bay Lolipop: Karpuzlu lolipop,
Bay Lolipop: Seversin aşkımm.
Miray: Çilekli lolipop,
Miray: Limonlu lolipop,
Miray: Karpuzlu lolipop yersin aşkım,
Miray: Ama sen en çok çilekli lolipop,
B...
Dün annemin terlik showundan sonra uygulamaya girdiğimde Bay Lolipop'un beni engellediğini görmüştüm. Hiçbir şey kafama takmayan ben, nedense beni içten içe çok üzmüştü. Yine de gururum daha önemliydi. Yazmayacaktım. Bir daha yazarsa da cevap vermeyecektim...
İkinci gün...
Kedime hâlâ isim bulamamış odamda onu severken bir anda odama annemin gelmesiyle yakalanmam bir olmuştu. Akşamına babama söylemesiyle ceza olarak telefonuma el koymuşlardı. Ne kadar itiraz etsem de bir hafta vermeyeceklerini söylemişlerdi. Kediyi ise kendi odamda bakma şartıyla bırakmamışlardı. İçten içe bu duruma seviniyordum...
Üçüncü gün...
Bugün okula gitmem gerekiyordu. Bu ara çok boşlamıştım dersleri. Sınav senem olduğu için ekstra çalışmam gerekirken çok salmıştım. Dersleri dinlemeyen ben, artık dersleri dinlemeye karar verip üniversite kazanmayı hedeflemiştim.
Allah'tan sevdiğim bir bölümü seçmiştim. Şu yaşıma kadar tek anlayabildiğim ve sevdiğim şey İngilizceydi. Alanımı seçerkende bu yüzden dili seçmiştim. İnsan sevdiği ve yapabildiği, yapabileceğine inandığı bölümü seçmeliydi. Bende öyle yapmıştım. Bu kararım için kendimi hep tebrik edecektim.
Okula sanki daha yeni başlamış gibi derslerimi dinlemiş, gerekli notları almış, bilmediğim kelimeleri defterime yazmıştım. Bundan sonra hayatımda Bay Lolipopa yer yoktu. Sadece eğlencesine yazan bir insana bu kadar bağlanmamda saçmaydı zaten. Ama en azından bazı şeylerin farkına varmama yardımcı olduğu için ona teşekkür edebilirdim...
Dördüncü gün...
Artık düzenli bir insandım. Sabah herkesten erken kalkıp yatağımı kapatıyor. Çantamı kontrol edip okula erken gidiyordum. Akşam geldiğimde okul kıyafetlerimi düzgünce kenara koyuyordum.
Annem son günlerde bendeki değişime oldukça şaşkın beni izliyordu. Telefon olduğu için bunca zaman yapmadığımı düşünüyorlardı ama konu telefon değildi. Gün geçtikçe daha da olgunlaştığını hissedip öyle davranıyordum. Belki de daha kafamda netleşmeyen şeyleri bulmak yerine, kafamı yorarak kaçmayı seçiyorumdur. Kim bilir...
Beşinci gün...
Artık herkes bendeki değişime şaşkınlıkla bakıyordu. Düzenli bir öğrenci olmaya çabalıyordum ve bunun için geç değildi. İki ayda insanın hayatında çok şey değişebilirdi. Tıpkı Bay Lolipopun bir ayda benim hayatımdaki şeyleri değiştirmesi gibi...
Altıncı gün...
Benimle sürekli dalga geçip, beni tanımadan yargılayan insanlar yanıma yaklaşmaya çalışıyordu. Bende buna müsade etmiyordum. Beni seven her hâlimle sevip, kabul etmeliydi. Şimdi hayatımda kimsenin yeri yoktu. Tek önemli odak noktam vardı. O da güzel bir üniversite de istediğim bölümü okumaktı.
Yedinci gün...
Bugün kedime isim bulmuştum. 'Zeus' koymuştum adını. Anlamı çok hoşuma gitmişti. Göklerin, şimşeklerin ve gök gürültülerinin tanrısı diye biliniyordu. Mitolojiye ilgim olduğu için adını 'Zeus' koymuştum. En azından artık bir ismi vardı kedimin. Ailemde ismini beğenmişlerdi. Annem alerjisi olduğu için ilaç içip Zeus'u öyle seviyordu. Benden daha iyi anlaştıkları kesindi...
Sekizinci gün...
Sekiz gün olmuştu. Telefonumu almıştım. Alır almaz uygulamaya girdiğim hâlde bir değişiklik görmemek içten içe kırmıştı. Ne yapmıştım da birden bire engellemişti anlamıyordum. Yine onu düşünmeye başlamıştım ama bunu yapıp kendimi üzmeyecektim. O beni düşünseydi engellemezdi. Önüme bakma zamanıydı artık. O da bunun için bana yardımcı olmuştu bu kadar...
Dokuzuncu gün...
Kendimi garip hissediyordum. Ne kadar derslerime yoğunlaşsam da bir tarafım eksik gibiydi. Moralim bozukken -ki bu genelde çok nadir olur- banyoya gidip saçlarımı keserdim. Banyoya gidip aynanın karşısına geçip saçlarıma baktım. Çok kesebileceğini sanmıyordum çünkü kıyamazdım. Saç uzatmak kolay mı ayol? O kadar kafayı yemedik çok şükür.
İki üç parmak kırıkları gitsin diye kesmiştim. Banyoya girmişken duş alayım düşüncesiyle kendimi banyoya attım. Ilık su vücudumdan akarken kendimi rahatlamış hissediyordum. Bu sefer çok uzatmadan hemen çıkmıştım. Beyaz havlularımı sarınıp dolabın karşısına geçtip kıyafet seçmeye başladım. Altıma evde genelde çok tercih edip giydiğim koyu gri tayt. Üstüme de açık gri ince bir kazak giymiştim. Saçlarımı da hızlıca kurutup yatağa atmıştım kendimi. Yatağa yakın avizeme ayağımı değdirmeye çalışıp kafamı dağıtma yolları arıyordum.
Ne ara girdiğini fark etmediğim Berk'in telefonundan gelen sesle kafamı o yöne çevirdiğimde, fotoğrafımı çekmiş olduğunu gördüm.
Normalde anormal tepkiler verecek ben bu sefer sakin bir şekilde fotoğrafa bakmak istediğimi söylemiştim. Berk'te bu tavrıma karşın inat etmeyip fotoğrafı göstermişti.
Çektiği fotoğrafın çok hoşuma gittiğini söyleyip saçlarını karıştırıp sarılıp sulu sulu öpmüştüm. Bana gönderdiği fotoğrafı da instagrama atıp altına Berk'i etiketlemiştim...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
@miraydogan Berk'in objektifinden...📸
Bu gönderi için yorumlar kapalıtılmıştır...
🍭✨🍭✨🍭✨🍭✨🍭✨🍭✨🍭✨🍭
Eveeettt bir bölümün daha sonuna geldik. Umarım beğenmişsinizdir.
Bölüm hakkındaki düşünceleriniz?
Miray'ın değişimi?
Kedinin adı? 'Zeus' ismini beğendiniz mi?
Bay Lolipopa sinirli misiniz?
Diğer bölümlerde ne olur sizce? Tahminleri buraya alalım...🌟
Diğer bölümlerde görüşmek üzere.✨
Sizleri seviyorum Lolipoplarım,🍭
Sevgi ve kitapla kalın!💜
İnstagram: elaeris45
HALA BİZİ TAKİP ETMİYORSAN KIRILIRIM. HADİİİ SENDE BİZE KATIL!!!💖💖
