(dört)

123 21 10
                                    

"Neden üstünde hiçbir şey yok..." Dejun üstünü çıkarmış olan çocuğun vücudunu süzmekten başka bir şey yapmıyor gibiydi. Görevliler için verilen bu odada onunla beraber olacağına inanmıyordu. İçinde bir yerlerde mışıl mışıl uyuyan homoseksüel dejun uyanmayıp ne yapacaktı? Ama inatla kendini buna inandırmamayı seçiyordu... Geriye dönmekten korkuyordu.
"Hava sıcaktı bende boşuna tişört giymeyeyim dedim, bir sorun mu var?" Ah tabi ya şaşırmamalı Hendery hep böyle. Önceden aralarında geçen her şeyi bir çırpıda unutacak kadar duygusuz ve hissiz. Onun bu laflarına sinirlenmişti Dejun. Bu yüzden tuvaleti kullanacağını söyleyerek Jeno, Kun ve Lucas'ın yanına gitti. Bu sırada yenilenmiş olan kuralların verdiği korku ile tüm suçlular yataklarında fır dönüyorlardı. Bir suçlu çetesine benziyorlardı. Oldukça havalı ve başarılı bir suç çetesi olurlar mıydı? İşte bu biraz şüpheli

*****

"Tanrım Mark bana bıçak bul diye başımın etini yedi. Hayır çal diyorum boş boş yüzüme bakıyor." Lucas kahkaha ile karışık bir ses tonunda konuştuğunda Kun bir yandan onu dinliyor bir yandan da koridorda yankılanan ayak seslerine kulak vererek kim olduğunu düşünüyordu. Derken kapı sertçe açıldı ve sinirlenmiş olduğu belli olan Dejun hışımla içeri girdi. Jeno yattığı yataktan kısık gözlerle ona doğru bakıp dağılmış saçları ile sorgular bakışlar attı.
"Bu Hendery bir gün elimde kalacak ve o zaman onu kurtarmanız için çok geç olacak. Hayır nasıl bu kadar duygusuz olabilir bir insan?" Dejun kapıyı kapatıp yerde atıştırmalık yiyerek ona bakan Lucasın yanına oturdu. Ve ağzına bir fındık atıp dudaklarını büzerek yemeye başladı. Hepsi ikisi arasında geçen ilişkiyi biliyordu ama ellerinden bir şey gelmiyordu. Hendery zaten genelde yalnız takılırdı veya suçlular ile muhattap olurdu. İlk gün Yangyang ile olan ilgisinden dolayı zaten sinirleri atmış olan Dejun bugün biraz sinir patlaması yaşıyor olabilirdi. Aslında biraz değil bildiğin yaşıyordu işte!

İşte şimdi Lee Jeno'nun öğütlerini dinleme zamanı. Kendisi aşk hayatları hakkında en küçük bir bilgisi olmayıp gerçek aşkı arayan bir ahmak olsa da bu tarz konularda yorum yapmadan duramıyor. Yattığı yataktan doğrulup gidip yanlarına oturduğunda fındık yiyen arkadaşının omzunu sıvazladıktan sonra onu unutması için belki paragraflar sürecek bir konuşma yaptı. Dejun sakinleşmişti elbette ama hep aklını kurcalıyordu Hendery. Duygusuz biri olup birini bu kadar kendine bağlayabilmek? İlginç olan bir şey daha.

*****

Kurallar yenilendiği için biraz da olsa korkudan uyuyamamıl olan suçlular morarmış göz altları ile koca kahvaltı mekanına ilerlediler. Chenle çoktan gelmiş ayaklarını masaya koymuş bir şekilde tırnakları ile uğraşıyordu. Onun arkasından Kun ona öldürücü bakışlar atsada sesini çıkarmıyor gibiydi.
"Son kez uyaracağım Zhong Chenle ayaklarını masadan çek lütfen" Lütfen kısmını bastırarak söylediğinde chenle umursamaz edasını bir yana bırakıp ayaklarını çekti ve içeriye esneye esneye gelmekte olan Hyuck'a yanındaki sandalyeyi çekti. Yuta ve Sicheng kendi aralarında fısır fısır konuşuyorlardı. Yangyang Ten ile bakışmakla meşguldü. Sanki şampiyonluk için savaşıyorlardı. Oysa ortadaki mesele bir şampiyonluk değil takım çalışması olacaktı. Yani henüz haberleri yoktu ama... En iyisi susmak. John, Jae, Do ve Jungwoo bir ekip olmuşlardı. Taeyong yalnız kaldığı için Jaemin'e yanaşmıştı. Renjun'un gözleride Jaemindeydi.
Mark ve Jisung tanışmış ve kaynaşmışlardı. Sungchan ile Taro ise uykulu bir şekilde dün plandakları şeyi esneye esneye tekrar ediyorlardı.

Kısaca bakarsak eğer gruplaşma denilen şeyin alası burada bulunmakta. Nasıl bir ekip olurlar orasını bilemem ama şuanlık işlerin kötü gittiği kesin. Bu karmaşayı çözecek tek kişi ise tabikide Moon Taeil. Profesörlük yaptığı üniversiteden öğrencileri cinayete teşebbüs ettiği için atılan Moon Taeil. Kendini yıllardır ailesinin intikamını almak için planladıkları ile avutan sabırlı Moon Taeil...

"Beyler sessizlik lütfen" yakasını biraz gevşeterek küçümseyici bakışlarını suçlular ve görevlilerin üzerinxe gezdirdikten sonra iki elini masaya koyup onlara doğru eğildi.
"Şimdiden hayatınızı mahvetmemi istemiyorsanız kurallarına göre oynayın." Öksürüp ellerini masadan çekmişti ve işaret verip tekrar yukarıdaki odasına gitmişti. Kahvaltı yapmaları için masa donatılmıştı. Aynı Harry Potter'daki gibi sanki tek eksik olan kuş sütüydü. Hatta belki o da vardır hm?

Taeilin söylediklerinden sonra biraz da olsa herkes kendine çeki düzen vermesi gerektiğinin farkındaydı. Sessiz ve ölü bir kahvaltı masasındaki sessizliği bölen bu sefer Jaemindi.
"Dün Jeno ileride bir suç çetesi olacağımızı ağzından kaçırdı-"
Jaeminin söylediği ile herkesin gözleri faltaşı gibi açılmıştı ve bir yutkunma sesi duyuldu. Jeno bir Jaemin'e birde yukarıdan onları izleyen profesöre baktığında içinden geçirdi.

'Eğer ben ceza alırsam... O zaman Jaemin'in de ceza almasını sağlarım.'

*****

Evett uzun zaman oldu ama attım. Bu arada Jaemin'in bağlanma emiri gelmeden önceyi anlattım. Yani Jeno'nun son söylediğine bakılırsa zaten kaptınız olayı. İyi okumalar!


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 14, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Psychopats . NCTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin