'2

571 27 20
                                    

Tekrardan sabahın en erken saatlerinde kalkmıştım, sadece onu görmek için, sadece onun sesini duymak için. Bir umut belki bugün bana şarkı söyler diye içimde her zaman olduğundan biraz daha garip bir heyecan vardı. Onu ilk gördüğüm günün üzerinden haftalar geçmişti fakat hala heyecanlıydım sabahları onu göreceğim için. Yavaş ve sessiz adımlarla merdivenlerden inmiş, kimse duymasın ayak seslerimi diye üstün üstü bir çaba harcıyordum. Sonunda saraydan çıkmış hızlı adımlarla her zamanki yerimize gitmiştim. Ağaca ulaştığımda Jeongguk çoktan gelmişti, beni gördüğünde yüzünde kocaman bir gülümseme oluşmuş, o tavşan dişleri daha fazla öne çıkmıştı.

Sanat eseri gibiydi, hiç şüphesiz Tanrı'nın yarattığı en güzel şeydi. Mükemmeldi, her bir zerresi, yüzündeki o küçük yara izi, tavşan dişleri, dudağının altındaki beni, içinde milyonlarca galaksiyi barındıran kocaman gözleri, biraz uzayarak gözlerine kadar inmiş siyah ipeksi saçları, her şeyi ile mükemmel birisiydi. Bakmaya kıyamayacağım kadar güzeldi. O çok güzeldi, çok masumdu.

"Ah, günaydın Taehyung, nasılsın?" "İyiyim Jeongguk, sen nasılsın, mutlu musun bugün?"
"Hem mutluyum hemde çok heyecanlıyım, içimde tatlı bir heyecan var, geçmek bilmiyor, özellikle de ne zaman seni düşünsem ortaya çıkıyor bu heyecan. Garip hissettiriyor, sende de oluyor mu Taehyung?" Dedikleri beni büyük bir hayrete düşürmüştü. Aynı şeyleri hissediyorduk, o da benim gibi seviyordu.

"Hissediyorum Jeongguk, hatta daha fazlasını hissediyorum. Geceleri uyuyamıyorum heyecandan, seni göreceğim diye içimde çok büyük bir mutluluk oluşuyor, ruhumu çiçekler ile donatıyorsun. Aşık olmuşum gibi hissediyorum. Bunun adı aşk mı Kookie, ben sana aşık mı oldum yoksa?"

"Ah Taehyung, ben aşk ne demek bilmiyorum sadece seni düşündüğümde oluşan kelebekleri ve heyecanı biliyorum. Eğer bunun adı aşksa, evet biz birbirimize aşık olmuşuz Taehyung, lakin sen kocaman krallığın varisi Kim Taehyung'sun bende halktan birisi, bana neden aşık olasın ki?"

"Böyle söyleme Kook, sen, sen çok güzelsin. Ruhun, gözlerin, gülüşün, çok güzel çok eşsiz." Dediklerim karşısında utanmıştı, yanakları kıpkırmızı kesilmişti. Keşke dedim içimden, keşke bir kere öpebilsem onu. Bir anda ne yaptığımı bilmediğim bir şekilde elim yanağına gitmişti. Yanakları çok yumuşaktı, öpmek istedim. Yine yapamadım...

"Jeongkook, Tanrı'ya bin şükür seni karşıma çıkardığı için, seni tanıdığım için. İmkanı olsa seni hayatının sonuna kadar tam göğüs kafesimin içinde yaşatmak isterdim. Kalbimin olduğu yerde, neden Tanrım, neden hiçbir kötülükten sakınıp koruyamıyorum seni? Tanrı neden çok görür bize anlayamıyorum."
"Ah Taehyung deme böyle, Tanrı'ya isyan edersen Tanrı daha fazlasını yapar, sadece onun yaptıklarına güven, o bizi birgün birleştirecektir elbet."

"Öyle mi dersin Jeongguk?"

"Öyle derim Taehyung, isyan ederek bir şeyleri çözüme kavuşturamayız."

Dedikleri şaşırttı, bu kadar masum olması kalbimi yaktı, çok saf ve temizdi Jeongguk.

"Jeongguk, bana bugün şarkı söyleyecek misin?"

"Maalesef bugün olmaz, eve gidip şarkı ezberlemem lazım, ezberimdekileri zamanla kimseye söylemeyerek unuttum..."

"Olsun Jeongguk, artık hep bana söylersin, bir daha da hiç unutmazsın olmaz mı?" Gözleri parladı, yemin ederim gözlerindeki galaksiler kocaman oldular. "Sahiden mi Taehyung, en son annem ölmeden önce söylemiştim. Uzun zaman oldu, ama artık senin için tekrardan söylerim. Tüm benliğim ile, sadece sana şarkı söylerim bundan sonra." Dedikleri kalbimi eritti. En son annesi ölmeden önce söylemişti, en son şarkı söylemesinin üzerinden ne kadar geçti merak etmiştim. Soruyu sorup sormamak arasında kalmıştım fakat merakım daha fazla bastırmıştı beni.

Sinners| TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin