Zehra, toplanan arasından biraz zorlansa da geçmeyi başardı. Kalabalığı oluşturan İnsanların heyecanlı sesleri, aslında hemen ilerilerinde olan denizin, kayalara vurarak parçalanan dalga seslerini bastırıyordu. Kalabalığı oluşturan insanların yanlarında getirdikleri ter, parfüm, araba kokuları türünden pek çok koku ise denizin tuzlu kokusunu adeta yok etmişti. Öğlen güneşi, açık mavi gökyüzünde süzülen bembeyaz bulutların arkasına gizlenmişti. Kalabalığın heyecanla fısıldaşmasına neden olan, üzerinde 'girilmez' yazan şeritlerle çevrelenmiş alana doğru yürümeye devam etti.
Eğilerek geçtiği şeritlerin arkasındaki mekanda ayrı bir kalabalık vardı. Taş bloklardan oluşmuş surların hemen yanında, üstü siyah bir örtüyle örtülmüş, yerde yatan minik bir beden için koşuşturan insanlarla doluydu etraf.
'Ayşegül Bülent.' dedi bir ses arkasından. Zehra irkildi. Aniden kalkan omuzları tekrar inerken heyecanlı anılar dolayısıyla hassaslaşmış elleri yumruk halini aldı. Başını arkasına çevirdi. Arkasında duran esmer, koyu olduğu halde siyah denilemeyecek kadar kahve gözlere sahip adama baktı. Siyah saçları her zamanki gibi dağınıktı.
'Can Bey.' dedi adamın gözlerine sert bakışlarla bakarken. Asla esprili bir kişiliği olmamıştı. Bu yüzden Can'ın davranışları ona son derece anlamsız geliyordu. Böyle kişilerden hoşlanmazdı. Gülümseyen yüzüne ve esprilerine dayanabildiği sadece birkaç kişi vardı. Bunlardan biri de dakikalar içinde görüşeceği Dilara'ydı.
'Dokuz yaşında.' diye devam etti Can. 'Hakkında fazla bir şey öğrenemedik. Annesiyle babasına ulaşmayı da daha başaramadık. Parmaklarında birkaç sıyrık var, ama boğazındaki izlerden bakılırsa boğularak öldürülmüş. Yinede emin olmak için laboratuvar sonuçlarını beklememiz gerekecek.'
Zehra'nın kaşları hafifçe çatıldı. Kız kendisi mi ölmüştü yoksa biri mi öldürmüştü? Gerçekten merak ediyordu.
****************************************************************************
Morgun soğuk havası, Dilara'nın yüzüne sert bir rüzgar gibi çarptı. Demir sedyede yatan minik bedene doğru ilerledi. Örtünün altındaki beden küçücüktü. Örtünün altında adeta kayboluyordu.
Bedenin yattığı sedyenin ucundan siyah renkli klasörü aldı ve içinden kızla ilgili bilgilere baktı. Dokuz yaşında, bir surun kenarında bulunmuş, yoldan geçen biri görmüş... Klasörü yerine bıraktı. Kim, bu kızdan ne istemişti acaba? Ellerine eldivenlerini giydikten sonra örtüyü kaldırdı. Kızın boğazındaki kıvrımlı çürükleri inceledi. Mavi, siyah tonlarındaki çürükler son derece kötü görünüyordu. Kızın yüzü şiş ve mordu. Asfiksi, diye not etti aklına. Havada yeterli derecede oksijen olmaması veya sonucu görülen ölüm. Malzemelerin arasından yavaşça neşteri aldı. Daha önce defalarca yapmasına rağmen, ürperdi. Boyun derisini yüzüp baktığında, fazla geniş olmayan bir cismi seçebildi. Emin değildi. Herhangi birşey olabilirdi. Buradan bir sonuç çıkmayacağına karar verdi. Zehra'nın yeteneklerine güvenmek zorundalardı. Hem O, hemde insanların nasıl öldüğünü bilmesini isteyen ölü kız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katil
Mystery / ThrillerKana bulanmış İstanbul sokakları... Bir katil ve sarışın kurbanlar, Her kötülüğün içinde bir iyilik vardır, Her kötülüğün içinde bir iyilik olduğu gibi...