-19 Ekim 1921/00.19-Sevgili 24,
Soğuk ve sıcağın birbiriyle yarıştığı bir günün en başındayım yine. Sol yanım boş. Öylece oturuyorum masa başında. Elimde eskitme kağıtlarımdan bir sayfa, diğer elimde mürekkebi sürekli biten; her bir deseni ilmek ilmek işlenmiş olan camdan kalemim. Birlikte almıştık, hatırladın mı? Sen seçmiştin. Biricik gözlerinde parlayan yıldızlar seçmişti. Dünmüş gibi anımsarım hâlâ o günü. Seni bulmamın üzerinden bir sene geçmişti neredeyse. Birlikte kalıyorduk. Seher vaktinde, öpücüklerinle, uyandırırdın hep beni. Yine öyle uyandırmış, saatlerce izlemiştin yüzümü. Her bir zerremi aklına kazımak istercesine incelemiştin. Biliyor musun? Bakışların, zihnimde bir melodi gibi yerini koruyor. Aynaya her baktığımda, sol tarafımda gözlerin beliriyor. Yıldızları saklayan basarlarınla* karşılaştığım vakit, ürkütücü bir soğuk kaplıyor bedenimi. Üşüyorum. Sanki dışarıda kar yağıyor ve ben de çırılçıplak altında duruyorum...
Sabah keyfini daha fazla uzatmayarak yataktan kalkmıştık o gün. Bana bir yere gideceğimizden bahsetmiştin. Meraklanmıştım. Çünkü sen dışarı çıkmayı sevmezdin. Hep bir tereddütle atardın adımlarını. O zamanlar sebebini çok sorgulamak istesemde yapamazdım. Aylarca birlikte kalmamıza rağmen hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Sormak istiyordum. Kafamın içini kemiren, beni gecelerimden eden bu düşüncelerin yanıtlarını bulmak istiyordum lakin yapamadım. Ürkek bir ceylan gibi korkuyla kaçtım kendimden. Daha fazla sorgulamadım nedenini, götürmene izin verdim sadece. Getirdiğin yer, gözlerimin dolmasına sebebiyet veren o yerdi. Elma ağacının altı. Seni ilk orada bulmuştum, hatırlıyor musun sevgilim? Bana ilk orada bakmıştın. Gönlüme ilk kor ateşi orada düşürmüştün... İşte bu camdan kalemi de bana elma ağacının altında vermiştin. Bu benim için fazlaydı. Sen tarafından sevgi görmek, ağır geliyordu duygularıma. Zira senin gibi mukaddes biri, nasıl olurda beni sevebilirdi! O an berhudarlığıma gözyaşlarım da eşlik etmişti. Güzel bir gündü bizim için. Ruhlarımız şefkat hissiyle sevişiyordu.
Biliyor musun 24? Gece vakti bu mutluluğun yerini yıkımlar alacak deselerdi eğer uyanmazdım. Yeminler olsun ki beni kandırmana izin verir, yalanına tanıklık etmezdim.
Gecenin karanlığında, seni kapıdan çıkarken yakalamıştım. Elinde, asla tanık olmak istemediğim torbalarla birlikte kalakalmıştın. Suç işleyen çocuklar gibi başın yere eğik bekledin öylece. İlk sözünde durmayışın değildi, bunu anlamıştım fakat ilk şahit olduğumdu. Her şeye ilk şahit oluşumdu o gece. Süzülen yaşlarla baktım sana. Parçalanmış bir yürekle izledim yüzünü. Sinir, hüzün ve tüm o duygular bedenime hükmetmişti. Sessizlik, artık bozulmak için çırpınıyordu. Kuvvetli bir kavganın içine düşmüştük şeb* vakti. Aklını çalan düşünceler, seni de benden çalmak istiyordu. İzin vermek istemedim. Lakin Tanrı şahidim olsun ki teker teker öldürmek istediğim düşüncelerin, sırf seninler diye kıyamadım. Yapamadım sevgilim. Sana ait olan hiçbir şeye zarar veremedim, kendim hariç. Kırılmıştım. Sana oyun oynayan aklının gazabına uğramıştım. Dünyada cehennem ateşini tatmak, kendini kaybetmiş bir senle aynı kefedeydi. Gözlerinden çıkan kıvılcımlar, beni bile tanımamıştı.
Yalancı aşkım benim. Neden kıydın bize?
-
Basar: Görmek, bilmek, sezmek; görme duyusu ve göz.Şeb: Gece.
-
İçime sinmeyen bir bölümdü. Görüş ve eleştirileriniz benim için önemli. Lütfen esirgemeyin.Bunun bir mektup olduğunu unutmayın.
Son olarak hesabımdaki konuşmalar kısmına
ara ara göz atın. Açıklamaları oradan yapıyorum genelde.Ben Red, sevgiyle kalın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
24 - Taekook.
FanfictionSayın Albay 0024-Jeon Jungkook. Bu sana olan isyanımın son cümleleridir. Mektuplarımla geliyorum sana, yeniden. Sevgilerimle, Manolya'n.