2 gün sonra
Okuldan çıkınca bizimkilerle bir kafeye gittik. Göksu ve Berk yoktu. Göksu okuldan acil bir işi olduğunu söyleyip aceleyle çıkmıştı ama Berk'e ne olduğunu kimse bilmiyordu. Aramamıştı da. Icimdeki merak duygusunu bastırıp portakal suyumu içmeye devam ettim.Göksu'dan
Göz yaşlarım yavaş yavaş yanaklarımdan süzülürken fısıldadım.
" Neden Berk? Neden bana bunu yaptın?" O'da ağlıyordu. Ama istemiyorum. Hala ağlamasını istemiyorum. Çünkü seviyorum. Insan sevdiğinin üzülmesini, kırılmasını, acı çekmesini istermi? Peki o neden istemişti?
Arkasında duran Yaren sırıtıyordu. Hep onun yüzündendi. Sevgilimi elimden alan pis sürtük yüzünden...
Berk bağırmaya başladı."Ben onu öpmedim, o beni öptü! Yemin ederim bebeğim. Bir şey söylesene, Yaren! Seni öpmediğimi söylesene! Yaren'e döndü. Yaren hala sırıtıyordu. Onun söylemesine gerek yoktu. Karşılık vermişti, o yetmezmiydi?
"Aa, neden sevgiline yalan söylüyorsun, Berk? Yoksa eski sevgiline mi demeliyim?" Artık hıçkırıklarımı tutamadım. Daha şiddetli ağlamaya başlamışken Berk bana dönüp bir adım attı.
" Yaklaşma bana! Bir adım daha atma sakın!" diye bağırdım. Kolumu tutup beni çekiştirmeye başladı. Kolumu zorlada olsa kurtardım." Sakın bir daha bana dokunma, sakın!" Durdum. Berk'ten iyice uzaklaşıp canımı yakan, gerçek olmayan kelimeleri fısıldadım.
" Senin gibi birine aşık olduğum için kendimden nefret ediyorum! Seni seven kalbimden nefret ediyorum! Ama en çok Berk, ben en çok Senden Nefret Ediyorum!"Boynumdaki kolyeyi koparıp önüne attım. Beni ilk öptüğü sonra ise sevgili olduğumuz gün bana aldığı kolyeyi fırlattım. Yüzüne son defa baktım. Arkamı döndüm gidecekken son anda vazgeçip tekrar yüzüne baktım. Osmanlı tokadı misali bir tokat attım. Ama kendimi durduramayıp dizimi kırdım ve bir tane de erkekliğine geçirdim. Yerde kıvranıp dururken arabama binip oradan uzaklaştım. Aklıma gelen şeyle daha çok ağlamaya başladım.
Flashback
Arkama geçip saçlarımı hafifçe kenara bıraktı. Elimdeki kutudan kolyeyi çıkarıp boynuma taktı. Saçlarımı düzeltti ve boynuma hafif öpücükler kondurdu. Sahildeydik ve,ve o beni öptü! Ben gülünserken konuşmaya başladı.
"Bu kolyeyi asla çıkarma. Bana olan aşkın, sana olan aşkım bitene kadar asla çıkarma, " dudaklarıma yavaşça yaklaşırken fısıldadı.
" Bu kolyeye mahkumsun. Sana aşığım ve seni bırakmayacağım. Öldükten sonra bile..." dudaklarıma yapıştı. Nefesim bitince yavaşça ondan ayrıldım. Alnımı alnına yasladım.
" Seni seviyorum Berk, ve bu kolyeyi asla çıkarmayacağım"
....Berfin'den
Çocuklarla sahile inmiştik. Yavaş yavaş yürürken telefonum çaldı. Göksu arıyordu."Neredesiniz kanka ya, gelin artık." Göksu'dan cevap yerine hıçkırık sesi gelince korkuyla konuştum.
" Göksu, kanka iyimisin ?" Biraz sonra Göksu'nun sesi duyuldu.
"Bitti, Berfin. Ayrıldık." Gözlerim büyüdü. Oha!
" Neredesin sen? Gelim hemen. "
" Evdeyim, hemen gel n olur. Sana ihtiyacım var. " tekrar bir hıçkırık sesi...
" Kahretsin. Bekle geliyorum. " Telefonu kapatıp bizimkilere döndüm.
" Benim acil gitmem gerek, birşey olurmu? "
" Ne oldu sevgilim?" dedi Emir.
" Haber veririm, sonra görüşürüz" koşa koşa arabama binip yola çıktım....Diğer bölüm çok saçmaydı yenisini yazdım
öpüyorum ♡♥♡♥♡♥♡