Londra'da hava düne göre fazlasıyla soğuktu. Etrafta dolaşan kara bulutlar kasabalıların tabiri ile "kötü olayların habercisi" idi. Onlara bunu kasabada bulunan papa söylemişti.
Gazete satan çocuklar fazlasıyla yaygındı ama görünümünüz kötü ise kimse sizden gazete almaz, acınası gözlere maruz kalırdınız.
Eric fakir ailenin tek çocuğuydu. Babasının hastalığından dolayı tedavi parasını toplayabilmek için gazete satıcısı olarak işe başlamıştı. Yaşıtları okula giderken Eric babası için çalışmaydı çünkü bu hayatta tek seveni babasıydı ve onu kaybedemezdi.
"Bayım, gazete alır mıydınız?"
Bunu bugün 10'dan fazla kişiye sormuştu fakat yine yüzüne bakılmamış sıkıntı ile nefesini dışarı vermişti.
Gece uyuyamamış ağlayarak babasının yaralarını sarmıştı. Yorgundu, fazlasıyla yorgundu. Bünyesi diğer insanlara nazaran zayıftı. Bazı zamanlar yemek yemediği bile oluyordu.
Yan tarafındaki kaldırıma oturup burnunu çekmişti. Elindeki gazetelere bakmış gözleri dolmaya başlamıştı. Satamamıştı, bugün kimse ondan almamıştı. Bacaklarını kendine çekmiş kafasını dizlerine koymuştu.
"Gazetelerinin tamamını ne kadara satarsın?"
Duyduğu ses ile kafasını kaldırmış dudakları arasında sigara ile duran adama bakmıştı.
"Anlamadım?"
"Sana diyorum ki hepsini kaça satarsın?"
Gözleri büyümüştü ve vakit kaybetmeden ayağa kalkmıştı. Gözlerindeki parıltıyı uzaktan bile görebilirdiniz. Fazlasıyla mutlu olmuş konuşma yetisini kaybetmiş gibi hissediyordu.
"Y-yani hepsini alacak mısınız?"
"Soru sormaya devam edecek misin yoksa gideyim mi?"
"H-hayır, hepsi 30 pound bayım"
Elindeki gazeteleri adama uzatmış sevincini belli etmemek için derin bir nefes alıp vermişti.
Adam elini kabanının cebine atmış 100 pound çıkarıp uzatmıştı. Eric birkaç saniye duraksamış kendine gelince yüzü düşmüştü.
"Bayım bozukluğum yok"
"Kalan para da senin olsun"
Gazeteyi eline almış parayı Eric'in elini tutuşturmuştu. Eric boş gözler ile elindeki paraya bakarken adam çoktan uzaklaşmaya başlamıştı.
"Bayım, adınız nedir?"
Arkasından bağırmıştı. Ne olursa olsun paranın üstünü vermeliydi. Hak etmediği parayı alamazdı.
"Juyeon, lee juyeon"
"Size paranın üstünü geri getireceğim bayım"
Fakat juyeon çoktan gözden kaybolmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
son gazete vakası, juric
Fanfictioneric, babasının tedavi parasını toplamak için gazete satıcılığı yapmak zorundaydı.