Herkese merhaba:) ben Tuğba Çelik yıllardır kafamda oluşturduğum fakat bir türlü yazmaya fırsat bulamadığım bi hikayeyle karşınızdayım. Araya sürekli bişeyler girdi. Ertelemek zorunda kaldım. Bu yazacağım hikaye benim ilk deneyimim olucağı için çok heyecanlıyım. Kusurlarım elbette olacaktır. Ama hikayeme güveniyorum ve sizinde severek okuyacağınıza çok eminim..
İyi okumalar dilerim😊
🍓
Havanın fırtınaya, gök gürültüsüne teslim olduğu bi günde, bulutundan ayrı kalmak zorunda bırakılmış bi yağmur tanesiydim. Önce ağır ağır düştüm yeryüzüne, güneşin doğacağına ve benim tekrardan bulutuma kavuşacağıma olan inancım tamdı. Dakikalar, saatler, günler, haftalar, aylar ve yıllar geçmişti artık. Ben hâla yeryüzündeydim. Güneşi bekledim... bekledim... ama o Güneş hiç doğmadı. Karanlığa hapsolmuştum, yıldızlara baktım ay' a baktım onlardan bi ışık bekledim, bi ümit. Her gün bi nehre, bi denize, okyanuslara aktım... Oysa ben istemedim akmayı, durmak istedim beklemek istedim. Ama diğer yağmur taneleri hep akıyordu, ben de akmak zorunda kaldım...
"Ve ben hergün aktım biyerlere, kayboldum.
O Güneş hiç doğmadı, ben yeryüzüne mahkum kaldım..."...
Elimde küçük çilli bez bebeğim, kulağımda yine onların dehşet verici sesi, gözlerimde ise küçük penceremden yanıp sönen yıldızların, umut veren ışığı...O küçük yaşımda annemin ve babamın kavgaları arasında sıkışıp kalmış, hayatımın ilk çıkmazını yaşamıştım. Kavganın, küfürün havada uçuştuğu bir evde, hayatı odasının sınırları içerisinde yer alan, mutluluğunu, sevincini, üzüntüsünü sadece kendisiyle paylaşan yalnız, küçük bi kız çocuğuydum. Tek derdim kitaplarlaydı ve gökyüzünde parlayıp sönen yıldızlarla.
Bir gün evdeki sesler aniden kesildi. Evdeki sesler dediğim, babamın sesi...
Sonra bi çığlık koptu. Babam çok hastaydı. Aylarca hasta yatağındaydı. İyileşmesini ne kadar umut etsekte öyle olmadı. Daha fazla dayanamayıp, hayata gözlerini yummuştu. Ve geriye kocaman bi boşluk, karanlık bırakmıştı.
Aylar... yıllar... geçti. Tüm bu acılar bir bir silinse de, ben hâla bir çoğunun izini taşıyordum...
Büyüdüm, okudum, hayata atıldım. Ve bu süreçte benimle beraber büyüyen biri vardı. Elimden tutmuş, tam şuanki hayatıma kavuşmamı sağlayan biri... Ve ben kahramanıma aşık olmuştum.
Tüm bu yaşadıklarım bana onu kazandırmıştı. Sanki o, benim bu hayattaki ödülümdü. Dünya üzerinde bana iyi gelen tek bişey vardı. Her zaman bi umut olduğunu hatırlatan, karanlığımı aydınlıkla buluşturan, yanında aşkı, huzuru, hatta hiç tatmadığım aile sevgisini bile tattığım, kara gözlerine baktığımda tüm dünya sanki oradaymış gibi hissettriren tek bi kişi.
Alper...
Yıllardır görmüyorum Alper' i. Hergün vakit geçirdiğimiz sahil kenarına gidiyorum. Bize şahit olan denize, ağaçlara, oturduğumuz banka son kez hoşçakal dediği kaldırımda bekledim. Hiç vazgeçmedim. Hiç bir zaman cesurca davranıp, hislerimden de bahsetmedim ona, kaybetmekten korktum. O benim küçüklüğüm, bugünüm, yarınımdı. Sadece Alper değildi, sevdiğim adamdı.
Babamı kaybedeli 3 yıl olmuştu. Ve annemin son 3 yılda bana karşı olan davranışları çok değişti. Beni yük olarak gören annem gitmiş yerine kızına düşkün, kızının ne hissettiğini önemseyen biri gelmişti. Yaşadıklarını, yaşattıklarını unutmuştu. Onu böyle görmek beni elbette şaşırtıyordu. Ama şaşırttığı kadar da mutlu etmişti. Bunu sorgulamayacaktım ona her ne olduysa çok iyi olmuştu.
Geçmişten sıyrılıp kendime yeni bi yol çizmem gerekiyordu. Ve ben çizmeye küçükken kurduğum hayallerimle, başlamıştım. Şimdi tek derdim gideceğim üniversitem, avukatlık okuyup çözeceğim davalar, gireceğim adliyeler, başarıyla altından kalkacağım davalar, ve içten içe Alper' in bir gün döneceği günün hayali vardı.
Ben Güneş... Güneş Doğan.
Geleceğe dair tek umudum kurduğum avukatlık hayallerim. Kendi ayaklarımın üstünde durmayı kimsenin yardımı olmadan bu hayatın zorluklarıyla tek başıma savaşacaktım. Benim gibi milyonlarca hayat var biliyorum. Karanlıkta kalmış ufacık bi kıvılcımla bile umut dolanlarımız var. Ben o kıvılcımları büyütmek istiyorum. O hayatlara dokunmayı bi nebze de olsa "kırılan hayatları onarmak istiyordum ."20 yaşında bi genç kız olarak yaşadığım hiçbir şeyi hafife almıyor, onlardan ders çıkarmaya çalışıyorum...
Biz doğruyu bulana kadar hep yanlışlar çıkıcak karşımıza, yanlışlar doğru kimliğine bürünücek. Çok yanılıcaz, yanılmadan kazanamayacağız.Hepimizin hayattan çıkaracağı dersler var ve hep olacak ta.. Çok büyük çıkmazlarda kalıcaz. O çıkmazları sevicez belki de... hep aynı şarkıyı dinliycez hiç bıkmıycaz. Şarkının sanatçısına aşık olucaz, kaybolucaz, korkucaz, düşücez hatta batıcaz, biz mahvolucaz... Ama ruhlarımız hep ayakta kalacak. Çünkü her birimiz çok güçlü ruhlara sahibiz...
"ŞİMDİ BENİMLE O ÇIKMAZLARDA Bİ ÇIKIŞ YOLU ARAMAYA VAR MISINIZ?:)"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalp Çıkmazı
RomanceAlper; Ben sevdim işte öylece, ela gözlerinden tek bir damla yaş düşmesin diye senden vazgeçtim. Belki gidersem bende bitersin, dedim. Ama ben bittim... Çağatay; "O güzel gözlerinizle büyülüyorsunuz beni, sayın Elizabeth. Bendenimi ruhumu ele geçird...