"Hadi! Denize!"
Jeongguk, deniz gözlükleriyle zar zor görürken parmağıyla denizin olduğu yeri göstermişti. Diğer elinde kumdan kale yapmak için kovası ve aletleri vardı. Taehyung ise, Jeongguk'un pamuk gibi teni yanmasın diye güneş kremini, denizden çıkınca sarınsın diye havlusunu ve tuz cildini kaşındırır diye nemlendirici vücut losyonunu almıştı.
Daha doğrusu, hepsini Bayan Jeon ona vermişti ama Jeongguk sayesinde neyin ne olduğunu biliyordu. Jeongguk inat edip annesine sürdürtmüyor diye miniğini kandırıp kendisi sürecekti. Tabi öncesinde kendi güneş kremini annesine sürdürtecekti.
"Hyung! Hızlı yürü! Hemen yüzmek istiyorum!"
Jeongguk, heyecanla Taehyung'u çekiştirmişti. Taehyung da küçük olana eşlik etmiş, büyük otelin denize giden ağaçlı yolunda hızla ilerlemişlerdi. Nerede olduklarını pek bilmiyorlardı ama anneleri ve babaları onlara Mykonos'da olduklarını söylemişlerdi. Bir hafta kadar burada kalacaklardı ve dün akşam gelmişlerdi.
Jeongguk, mavi deniz şortu koştukça düşüyor diye koluna astığı kova yüzünden zorlanarak mayosunu çekiştirmişti. Hyungunun mayosu da kendi mayosunun kırmızı olanıydı fakat onun üzerine tam oturmuştu. Jeongguk büyüdüğünü kanıtlamak ve Taehyung'a olanın ona da olabileceğini göstermek için onunla aynı bedende giymek istemişti.
Taehyung'a göre kısa boylu olduğundan ondan daha topluydu. Hatta Jeongguk biraz da boy atmıştı ama Taehyung da sürekli uzadığından onun boyuna ulaşamıyordu. Jeongguk'un kapanmayan iştahı sayesinde de kiloları eşitti. Bu yüzden mayosu ona olmuştu fakat yine de birazcık kayıyordu.
"Daha bir hafta buradayız Gguk. Yavaş ol, düşeceğiz"
Jeongguk bu sefer hyungunu dinlememeyi seçmişti. Uzun süre sonra ilk defa denize girecekti. Kışın havuza da gitmişlerdi ama Jeongguk denizi daha çok seviyordu. Kumda oynamayı, deniz kabukları bulmayı, su altındaki balıkları izlemeyi ve çaktırmadan suya işemeyi seviyordu.
İki küçük beden, sonunda kumsala giriş yaptığında Jeongguk neşeyle bağırmıştı. Kum kovasını denizin kenarına bırakıp hyungunun tuttuğu eliyle birlikte soğuk suya koşmuşlardı.
İkisi de suyun soğukluğuyla titreseler de durmamış, su karınlarına geldiğinde birbirlerinin ellerini bırakıp suya dalmışlardı. Vücutları suyun soğukluğuna anında alışmıştı. Biraz yüzdükten sonra tükenen nefesleri yüzünden ikisi de aynı anda suyun dışına çıkarak yüz yüze gelmişlerdi.
"Hyung, üşüyor musun?"
Jeongguk neşeyle sorduğunda Taehyung başını sallamıştı. Bedeni alışmıştı fakat üşümediğini söyleyemezdi. "Isınmak ister misin?" demişti Jeongguk. Taehyung, minik olanın bunu nasıl yapacağını düşündüğü sırada ciddi anlamda suya bir sıcaklık yayılmıştı. Taehyung, Jeongguk'a baktığında onun keyifle güldügünü görmüştü ve o anda bunun nasıl olduğunu anlamıştı.
"Jeongguk!" diye bağırdığı esnada oradan yüzerek kaşmıştı. İkisi de kahkahasını tutamamıştı. Taehyung, Jeongguk'un böyle bir şey yapacağını tahmin etmiyordu. Küçük olan büyüdükçe haylaz olmaya başlamıştı. Taehyung bir gün küçüğünün kulağını fena çekecekti.
İkisi de bir süre yüzerek eğlenmişlerdi. Suda yorulduklarında birlikte çıkmışlardı. Jeongguk, güneş kremi sürmek istemese de Taehyung onu ikna edip tüm vücuduna güneş kremi sürmüştü. Jeongguk da Taehyung'a güneş kremi sürmüş fakat beceremediğinden Taehyung'un annesi yardım etmişti.
Ardından ikisi de denizin kıyısında kumdan kale yapmaya başlamıştı. Anneleri, güneşin altında çok durmasınlar diye getirdikleri plaj şemsiyesini arkalarına saplayarak iki miniğe gölge yapmışlardı.
