Dokuz

1.7K 134 31
                                    

Derya:

.

Futbol oynayan Kayra'yı izliyordum. Günün son dersi olan beden dersindeydik ve kızlarla birlikte bir banka oturmuş dedikodu yapıyorduk. Bir yandan da erkek kesiyorduk. Biz neden hiçbir şey oynamıyorduk bilmiyorum. Kızlar oynamıyor diye ben de oturuyordum.

Az ötede Ege ve Melek voleybol oynuyordu. Ege topu çok uzağa atınca Melek tutamadı ve Ege'ye kızdı. Tam duyamıyordum ama Ege 'git al' gibi bir şey diyince Melek üzerine atlayıp Ege'yi dövmeye başladı. Çok komik görünüyorlardı.

Kumsal ise okulda değildi. Uzaklaştırmadan dolayı dün de bugün de yoktu. Ceketini ne yapacağımı bilemeyip eve götürmüştüm. Belki yakardım ama Kumsal zaten belasını bulmuştu, bana ihtiyacı yoktu.

Hava sıcaktı ve serinlemek için meyve suyu almıştım. Onu hüpletirken gözlerim Kayra'nın üzerindeydi. Aslında dikkatli bakınca, Kayra'nın gözleri de başka bir yerdeydi. Ara sıra Melek ve Ege'den tarafa bakıyordu. Genelde yapardı bunu. Acaba Kumsal'ı mı düşünüyordu? Tabii başka neyi düşünecek? Kumsal ile aralarında bir şeyler olduğunu biliyordum.

Sinirle soluyup ağzımdaki pipeti ısırmaya başladım. Kumsal belki de haklıydı. İkisinin arasını açabilirdim belki ama eğer Kayra başkasını seviyorsa elimden bir şey gelmezdi. Onu zorla kendime aşık edemezdim.

*****

Zil çalınca çantamı sırtlanıp meyve suyunun pipetini ısıra ısıra çıkışa ilerledim. Kayrayla şansımın olmadığını fısıldayan iç sesim beni rahatsız ediyordu ve üzgün hissetmeme sebep oluyordu.

Bizim mahalleye doğru yürümeye başladım. Okul ve ev arası yaklaşık on beş dakikalık bir yoldu. Bizim okuldan pek çok kişi de aynı benim gibi yakınlarda oturuyordu.

Dalgın bir şekilde yerdeki çizgilere basmamaya çalışarak yürüyordum ki ara sokaklardan birinden köşeyi dönerken aniden çantamdan çekildim.

"Hassikti- NOLUYO LAN" kaçırılacağımı ya da öldürüleceğimi düşündüğüm için hızla kendimi bir kaç adım ileri attım. Belli olmaz, Türkiye'de yaşıyoruz... Bağırmak için derin bir nefes almıştım ki Kumsal'ı görmemle telaş halinden kurtuldum. Şimdi de sinirlenmiştim.

"Ya senin kafanın içinde beyin yok mu? Öleceğim zannetti-" korku tekrar bastırdı çünkü Kumsal çatık kaşlarıyla üzerime üzerime yürümeye başlamıştı. Elini kaldırınca vuracak zannettim. Onun yerine kuvvetlice itti. Tökezledim ama dengede kalmayı başardım.

"Sen... Diyecek laf bulamıyorum sana. Hayatım boyunca gördüğüm en iğrenç insansın sen. Bilmediğin işlere o tiksinç burnunu sokuyorsun. Gerçekten dünyada bu kadar mide bulandırıcı bir şeyin var olabileceğine inanmıyordum.. Ta ki seni görene kadar.." sesindeki ton tüylerimi ürpertti. Gözlerinde saf nefret vardı ve ben o kadar şaşırmıştım ki ne diyeceğimi bilemiyordum.

"Ne?-" tekrar itti ve bu sefer tökezleyip yere düştüm. Nedense düşüşüm itişi kadar yakmadı canımı.

"İnatçı, şımarık, kıskanç, ve boşsun. Daha o kadar çok şey sayabilirim ki... Kötü olan her şeyin bir karışımı gibisin. Bu kadar ileri gidebileceğini düşünmemiştim ama yaptın. Gerçekten Kayra'nın seni seveceğine inanarak mı yaptın bunu? Gerçekten seni herhangi bir canlının sevebileceğine inanıyor musun?" üstten üstten bakıyor ve tükürür gibi konuşuyordu.

"Ben..." daha önce böyle bir muamele görmediğim için ne diyeceğimi bilemedim. Kumsal'ın benim hakkımda ne düşündüğü umrumda değildi. Kimsenin düşüncesi umrumda değildi. Ama ister istemez duyduklarım içimde bir balon patlamış gibi hissettiriyordu.

"O kadar iticisin ki sen cevabını yaşayarak öğrenmeden ben sana söyleyeyim, hiçkimse asla seni sevmeyecek. Aklı başındaysa sevmez." bana son bir bakış attı ve arkasına bakmadan dönüp gitti. Tamamen kaybolana kadar arkasından izledim.

Tamamen yalnız kalınca avuç içlerimdeki sıcaklığı hissettim. Yere düşünce ellerime taş batmıştı. Belim ve kalçam da sızlıyordu. Ama beni asıl yıkan konu bu değildi.

Yaşlar yanağımdan süzülürken beni asıl korkutan bu sözlerin haklılık payıydı.

SEVMİYORUM SENİ -LEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin