Arabanın bedenime çarptığı anı hatırlıyorum da gözlerim kapandığında tüm hayatımın gözlerimin önünden film şeridi gibi geçişini izledim.
2 Mart Pazar....
Ben oda da hıçkırarak ağlarken kapı gürültüyle açıldı babam ve yanında bir kaç doktor içeriye girdi.
"Sakin ol Eylül." dedi doktor.
Ağlamam biraz daha dinginleşti. Doktor karşıma geçip konuşmaya başladı.
"Bak kızım senin yaşadığın şuan ki durumu yaşayan bir sürü insan var, ağlaman gereken bir durum yok biliyorum korkuyorsun şaşkınsın ama hepsi geçecek şimdilik dinlen olur mu."
Gözlerimi odanın içinde bana bakan insanlarda gezdirdim, sonra doktora döndüm ve konuşmaya başladım.
"Bir daha dans edebilecek miyim ?" Konuşan hemşireler ve doktorlar sustu oda da bir ölüm sessizliği oluştu.
Kimse neden konuşmuyordu neler oluyordu ben yürümek istiyordum, lütfen bu yaşadıklarım bir rüyadan ibaret olsun lütfen. Gözlerimi yumdum bir kaç saniye bekledim ve açtım ama değildi bu yaşadıklarım gerçekti o kadar gerçekti ki.
Doktorlar ve hemşireler odadan çıktılar oda da sadece annem babam ben ve kız kardeşim kalmıştık, annemin gözleri dolmuştu Zeynep bir köşede hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.
" Bana bunu kim yaptı ?" dedim.
"Bilmiyorum kızım polisler bakıyorlar araştırıyorlar."
"Tamam baba, şimdi rica etsem beni yalnız bırakır mısınız ?"
"Tamam kızım bir şeye ihtiyacın olursa seslen bize."
"Tamam anne."
Yüzümü ellerimin arasına aldım ve gözlerimde tuttuğum yaşları bıraktım doya doya ağladım çünkü buna ihtiyacım vardı.
Düşündüm saatlerce bir karar verdim.
1 Ay sonra.....
"Anne ben hazırım."
"Tamam kızım."
Kararım hayatımı yoluna sokmaktı. Çok kötü şeyler yaşadım bu yaşımda bacaklarımdan oldum, koşmayı yürümeyi özlüyorum dans etmeyi 5 yaşından beri yaptığım baleyi özlüyorum. Ama yeni bir başlangıç yapmam gerek başka bir okula kaydımı aldırdım beni tanıyan insanların yanında yapamazdım.
Bana acıyarak bakmalarına dayanamazdım bende okulumu değiştirdim.Babam ve Zeynep'in pembeye boyadığı tekerlekli sandalyeme oturttu annem beni yeni aldığı babetlerimi geçirdi ayağıma.
Şans çoraplarımıda giydirdi ayaklarıma ve işte hazırdım.Zeynep koşturarak yanıma geldi bana ördüttüğü saçları ile çok tatlı görünüyordu.
"Abla çok güzel olmuşsun."
"Sende civciv."
Zeynep sarışın olduğu için ona civciv diyorum.
Babam okul yolunda sürekli bana öğütler verdi kızım korkma sakin ol dikkat et Ceylan da orda zaten o sana yardım edicek.
Ceylan'da ben okulu değiştirdim diye oda değiştirdi bensiz yapamazmış.
Okulun önünde durdurdu babam arabayı tekerlekli sandalyemi çıkarıp beni üzerine oturttu, arabayı kilitledikten sonra okula doğru ilerlemeye başladık.
İlk önce okul müdürü ile tanıştım sonra öğretmenlerle tanıştım hepsi güler yüzlü ve tatlı insanlar.
Sonra sınıfa doğru ilerlemeye başladık sınıfın önüne geldiğimizde derin bir nefes bıraktım.
Babam yanağıma küçük bir şans öpücüğü bıraktı."Sen yaparsın kızım."
"Saol babacım."
Ve bana son bir gülümseme verip gitti babam.
Tekerlekli sandelyemi ilerletmeye başladım sınıfa girdiğim anda bütün bakışlar bana döndü.
Fısıltılar başladı..."Bu kız kim?"
"Hah birde bu eksikti zaten"
"Ayy yazıkkk"
Bir an kulaklarım uğuldamaya başladı etraf karardı ve o an gözümün önüne geldi kaza anı o kazadan sonra hep rüyamda o kazayı görür oldum bazı geceler nefessiz kaldım bazı zamanlar ölmek bile istedim ama neyse....
Uzun boylu dağınık saçlı yeşil ve mavi arasında gidip gelen gözleri ile bir erkek çocuğu bana doğru yürüyordu.
"Selam hoşgeldin."
"Selam ne ?" deyiverdim küçük dilimi yutmama az kalmıştı bir insan bu yaşta bu kadar yakışıklı olabilir miii?
Bir gülüş koptu dudaklarından.
"Selam ne mi ? biz insanlar birbirimizle selamlaşmak amaçlı kullanıyoruz bu sözcüğü ama sen bilirsin dostum."
"Ege rahat bırak kızı." gelen sese doğru kafamı çevirdiğimde bir de ne göreyim önümde ki çocuğa tıpatıp benzeyen ama daha da yakışıklı olan bir çocuk bize doğru yaklaşıyor.
"Merhaba ben Atlas bu seninle dalga geçende Ege senin adın ne ?"
"Ad ne derse koparım abiiii"
"Şey ben Eylül."
"Memnun oldum Eylül ismin gibi sende güzelsin." dedi Ege elini bana doğru uzatırken.
"Ege indir o elini korkutma kızı rahat bırak abi ya."
"Tamam ya Atlas bey."
"Benim yanım boş Eylül eğer oturmak istersen."
"Olur senin için de uygunsa ?"
Sersemlemiş biçimde onlara bakarken herkes beni çoktan kabullenmiş kendi alemine dalmıştı.
Sırada olan sandalyelerden birini çıkardı beni sıraya doğru yaklaştırdı ne kadar nazik biri dimi.
"Teşekkür ederim Atlas."
"Rica ederim."
Sınıfa öğretmen girdi ve o korktuğum şey oldu.
Herkes ayağa kalktı ama bir tek ben oturuyordum öğretmen oturabilirsiniz dedikten sonra öğretmen bana doğru yürümeye başladı gülümsüyordu."Merhaba Eylülcüm ben Mehmet sizin matematik öğretmeninizim."
"Merhaba memnun oldum hocam."
"Bize kendini tanıtmak ister misin Eylül."
" Tabi ki ben Eylül Erdem 16 yaşındayım fen lisesinden buraya geldim en sevdiğim ders matematik ve matemetik de iddealıyım."
"Bizde memnun olduk Eylülcüm ayrıca matemetiği sevmen bizi sevindirdi."
"Arkadaşınıza sormak istediğiniz bir soru var mı arkadaşlar ?"
Arka tarftan esmer kısa boylu bir kız çocuğu var hocam dedi.
"Buyur Melisacım."
"Bacaklarına ne oldu ?"
Bütün herkes dönmüş bana bakıyordu ama benim tek yaptığım şey titremekti.
Gözlerimden benden izinsiz bir kaç damla göz yaşı aktı.Derin bir nefes aldım eğdiğim başımı kaldırdım.
"Trafik kazası geçirdim."
Herkes geçmiş olsun dileklerini söylerken.
Atlas omzuma dokundu."İyi misin?"
"E-evet galiba,bilmiyorum."
"Hocam Eylül biraz kötüleşti biz bir hava alabilir miyiz ?"
"Tabi ki de Atlas dikkatli olun olur mu?"
Devam edicek....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dört Yapraklı Yonca
Teen Fiction"Eylül dur bir dinle beni Allah aşkına ya!!" "Atlas nasıl dinlememi bekliyorsun ?" "Ben mi yaptım sanki ?" "Atlas ben aylardır ne çekiyorum haberin var mı ? yok çünkü Atlas beyimiz sadece kendi keyfini düşünür. Sen başından beri biliyordun, niye sö...