14, doğum günün kutlu olsun

1.3K 143 48
                                    



linolee - han00ji

han00ji
SELAM MINHO

linolee
SELAM JISUNG
bir sey mi oldu

han00ji
he hayir
sey diyecektim ben sana
aksam bos musun
oha dedim|
AMMKMMMK|

linolee
bu aksam mı
saniriim bosum evet

han00ji
o zaman
aksam
bulussak mi
ahsgqah|

linolee
olurr
yani konusuruz
kac gibi
bir de neresi
heyecanlanmisim gibi gozuktu|
oylesin zaten minho|

han00ji
9 gibi olursa sana olabilir
okulun yaninda yeni acilan kafe
vardi ya oraya gideriz
diye dusundum ben

linolee
olur jii
gorusuruz simdi

han00ji
gorusuruz optumm
hayir opmedim de|
opmedim yani
gorusuruz
alisklanlik.

linolee
alisklanlik
bebek|
anladim jisung pqmwosms

han00ji
😿

-

jisung, 20.01

üstüme giydiğim beyaz tişört ve altımdaki mavi kot pantolonla üstüme ince bir hırka aldıktan sonra evden çıktım. bir yandan telefonumdaki saate bakıyor bir yandan da adımlarımı yavaşlatıyordum. çünkü yine heyecanıma engel olamamış ve salak gibi saat 8'de evden çıkmıştım. evimle kafe arası birkaç dakika olmasına rağmen hem de.

bu sırada aklımda bir sürü hayali konuşma yaratıyor ve gerçek olmasa da mutlu olup sırıtıyordum. bir insan beni izlese bir sırıtıp bir surat asan hâllerimi normal karşılamazdı. yine de yoluma devam etmiş ve yavaşlattığım adımlarım sayesinde 8'i 40 geçe gibi kafeye varmıştım.

kafeden içeri girdiğimde köşede gördüğüm boş masaya geçmiş ve hırkamı yanımdaki sandalyeye bırakmıştım. garson geldiğinde arkadaşımı beklediğimi söyledikten birkaç dakika sonra içeri giren minho ile, arka plana attığım heyecanım yine zirveye ulaşmıştı.

titreyen ellerimle sandalyenin kollarından destek alarak ayağa kalktığımda beni görmüş ve gülümsemişti. ben de gülümseyerek yerime oturdum ve ikimiz de bir kek söylediğimizde bakışlarımız birleşti. ikimiz de konuşmadan birbirimize baktığımızda artık konuşmam gerektiğini fark edip gözlerimi kaçırdım.

"selam, naber?"

gözlerimi minho hariç her yerde gezdirirken beni cevapladı.

"iyiyim senden naber?"

"ben de iyiyim."

minho'ya bakmamaya devam ederken çenemde hissettiğim soğuklukla elin sahibine dönmüş dudaklarımı aralamıştım. tuttuğu çenemi kendi yüzüne çevirirken konuşma yetimi kaybettiğimi hissettim. sonunda bakışlarımızı buluşturduğunda yüzümün yanmaya başladığını biliyordum ve o da görmüş olacak ki kıkırdamıştı. çok güzeldi ama yine de bakmaya utanıyordum.

"çok tatlı duruyorsun."

aldığım iltifatla daha çok kızarmış ve çenemi elinden kurtararak başımı, masadaki kollarım arasına gömmüştüm. yine kıkırdadığında ben de dayanamamış ve gülmüştüm. başımı tekrar kaldırdığımda keklerimiz gelmişti. tabaklarımızı önümüze alarak ilk çatalı aldığımızda aynı anda göz göze gelmiş ve gözlerimizi büyüterek konuşmuştuk.

serious love you. minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin