Chan, dünyadaki en sıradan insan olabilirdi. Belki de diğer kimsenin kabul etmeyeceği derecede mükemmellik takıntısı vardı veya dünyanın en boktan hastalığı olduğunu düşündüğü insomniaya sahipti uzun süredir, ama hiçbiri onun için sıradanın dışına çıkmıyordu.
Sıradanlık.
Sıradanlık neydi ki?
Dünyadaki her insana sorulmalıydı bu.
Ya da hiç kimseye sorulmamalıydı ve böyle bir kelime yok olmalıydı.
"O zaman," diye mırıldandı Chan düşüncelerine karşı. "O zaman tuhaflık diye bir kavram da olmazdı."
Belki de var olmaması gereken en tehlikeli kelimeydi bu.
Bang Christopher Chan, babasıyla yaşayan 17 yaşında bir gençti, tabi bu umrunuzdaysa. Kendisi babasının ondan umudunu kestiği çocuğuydu, babasının tek çocuğu.
Ve Chan, kalkıp pencereden bile bakamıyordu. Oysaki baksa görecekti; güneş açmış, yağmur düşmüştü.
Tek yapması gereken dünyaya dönüp bakmasıydı.
Ama Bang Chan, kendi içindeki dünyayı bile görmezden gelmeyi öğrenmişti.
Ama dünya onu görmezden gelmiyordu.
Chan düşüncelerinden sıyrılıp babasının hazırlayıp çıktığı kahvaltı masasına oturdu. Elinde telefonu instagramda takılırken öylesine açtığı bir hesaba gece bir mesaj atıldığını fark etti.
cirkinimneuzattinaq hesabında bir mesajınız var.
hwangjinnie
çirkin değilsin.
(03.25)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
crying thinking about us, hyunchan
Teen Fictionchan, kendinden nefret ediyordu. ve hyunjin, sadece ölmek istiyordu. niluviana [2022]