six

96 16 0
                                    

"Bugün neler yaptın?" Gelen sesle Chan bakışlarını tabağından kaldırıp soruyu soran babasına baktı. Aslında bu her gün aynı cevabı verdiği bir soruydu ama babası inatla her gün sorup duruyordu.

"Hiç." Chan tekrardan tabağına dönüp yemeğini yemeye devam etti. Babasının onun için ne kadar üzüldüğünü söylemesine izin vermek istemediği için hızla yiyip ayağa kalktı. "Masayı daha sonra ben toplarım, lütfen toplayarak kendini yorma."

Bay Bang arkasından ne kadar teşekkür etmek istese de Chan buna bile izin vermeden hızla odasına yürüdü.

Her gün yaşanan bu olay, alışılmak yerine ikisini de her geçen gün daha da üzüyordu.

Bay Bang'in düşüncelerinde bu yoktu, gelecek planlarına bu olanlar dahil değildi ve ne yapacağını bilemez halde ortada kalmıştı. Oğluna destek olup onun yanında olduğunu hissettiremediğini düşünüyordu. Halbuki tek varlığı oğluydu.

Bazen düşündüğünde Chan'ın aralarına koyduğu duvardan şikayetçi oluyordu, ona ulaşamamasının sebebini o duvar olarak görüyordu ama sonrasında fark ediyordu ki, o duvarın varlığına takıldığı için aşmayı bile denememişti. Ve çok geç olmadan oğluna ulaşmak istiyordu.

Odasına gelen Chan telefonu eline alıp gelen bildirime tıkladı.

hwangjinnie
hey,
bugün nasılsın?

cirkinimneuzattinaq
her zamanki gibi
sen?

hwangjinnie
her zamanki gibi?
biraz açmak ister misin bunu?

"Sadece," diye mırıldandı kendi kendine. "Her zamanki gibiyim işte. Nasıl açıklayacağım ki?"

Parmaklarıyla klavyede rastgele harflere basıp basıp tekrar siliyordu ne diyeceğini bilmediği için. Dürüst olması mı gerekiyordu? Ki dürüst olacak olsa bile neyi nasıl anlatacaktı ki?

Bilmiyordu.

Hayatı neredeyse her şeye bilmiyorum cevabını vererek geçmişti ama ilk defa bundan rahatsızlık duyuyordu.

cirkinimneuzattinaq
bilmem,
belki başka bir zaman?

hwangjinnie
ah, evet, anlıyorum
öyle istiyorsan öyle yapalım

cirkinimneuzattinaq
teşekkürler
sen nasılsın peki?

hwangjinnie
ben iyiyim
klasik
öyle yani

cirkinimneuzattinaq
anladım

hwangjinnie
bugün neler yaptığından bahsetmek ister misin?

"Cidden herkes soruyor." Chan yukarıdan kaydırıp okuduğu bildirime boş boş bakarken kapının tıklatılmasıyla başını kaldırdı. Kimin olduğunu çok iyi biliyordu zaten, babasından başkası olamazdı.

"Girebilir miyim?" dedi babası sadece başını içeri uzatmışken. Chan gülümsemeye çalıştı ve başını onaylarcasına salladı.

Babası yavaşça girip kapıyı örttü ve Chan'ın yanına doğru adımladı. Her adımında Bay Bang sanki oğluna yaklaşmıyor da gittikçe uzaklaşıyor gibi hissediyordu, Chan ise daha da geriliyordu.

Yatağının ucuna gelip oturduğunda derin bir nefes aldı. "Buraya sadece konuşmak için geldim. Baba-oğul konuşması yapabilelim diye." Gülümseye çalışan babasına bakan Chan kendini kötü hissetti, araya mesafeyi kendisi koymuştu ve bunun babasına olacak olan etkisini hiç düşünmemişti. Babasının bugüne kadar bundan hiç şikayet etmiş olmaması da Chan'ın içine tarif edemediği bir duygu koyuyordu.

Pişmanlık ve hüznün karışımı bir duygu.

"Konuşmak istediğin herhangi bir şey mi vardı?" Chan çekinerek bile olsa babasıyla konuşmuştu.

Sakince güldü Bay Bang ve elini Chan'ın omzuna attı.

"Bence artık konuşmalıyız Chris, her konuda."

"Konuşacak ne var ki?"

"Çok şey var, sürekli kaçıyoruz. Tek başımıza savaşmaktan korkuyoruz, ama birlikte olduğumuzu unutuyoruz." Elinin altındaki omzu sıktı ve güven verir bir sesle konuştu. "Ben buradayım."

crying thinking about us, hyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin