İçimde değişik bir heyecanla merdivenleri çıkarken beni bekleyen YGS maratonunun nasıl geçeceğini düşündüm kendi kendime. Bu sene okulum bitmiş, beklediğim sonucu alamayınca tekrar hazırlanmaya karar vermiştim. Daha okul bitmeden üniversite sınavından ümidimi kesmiş, iş bulup çalışmaya başlamıştım. 4 aydır full time çalıştığım yerden ayrılmam gerekiyordu çünkü dersaneme ve çalışma sürecime engel olacağına emindim. Bunu müdürümle konuştuğumda bana istersem sadece hafta sonları da gelebileceğimi söylediğinde sevinmiştim. Her zaman ve her konuda özgürlükçü yanım ağır bastığı için harçlığımı çıkarabilme fikri hoşuma gitmişti.
Kapıyı çaldıktan birkaç saniye sonra Mehmet hoca gülümseyen ifadesiyle karşımda belirdi. İçim ısınmıştı. Sadece bu adamın pozitif enerjisi için bile haftanın her günü gelebilirdim dersaneye. Dersane diyorum ama dersaneye çevirilmiş bir apartman dairesiydi aslında burası. Mehmet hoca bir süre devlet okullarında çalıştıktan sonra kendi özel yerini açmıştı. Dört oda, bir salon ve bir mutfaktan oluşan küçük ve sıcak bir yerdi.
İçeri geçtiğimizde bütün seneyi beraber geçireceğim insanlarla tanıştırdı beni. Kızların azınlıkta olduğu bir gruptu ve yaşadığımız yer küçük olduğundan aralarından bir kaçını tanıyordum. Herkesle tanıştıktan sonra oturup etrafı izlemeye başladım. Gözlerim odada gezinirken az önce tanışmış olduğum Arasla göz göze geldik. Emre ,Gökalp ve İlkerle karşımdaki koltukta oturmuş muhabbet ediyorlardı. Gülerek bir şeyler anlatırken gözlerinin üzerimde olduğunu farkettim. Çaktırmadan Arası incelerken telefonuma gelen mesajla dikkatimi arastan alıp gelen mesaja yönlendirdim. Ahmettendi: "Nasıl gidiyor sevgilim? Ortam nasıl?"
Ahmetle çalıştığım yerde tanışıp, hemen kaynaşmış ve sonucunda kendimizi sevgili konumunda bulmuştuk. Benden 4 yaş büyüktü ve o benim aksime üniversiteyi çoktan bitirmişti. Hızlı bir giriş yaptığımız bu ilişkinin nereye gideceği hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Beraber vakit geçirmekten çok keyif alıyor, onunlayken oldukça eğleniyordum. Ama bir şeylerin eksik olduğunu hissediyordum nedense. Uzun zamandır içimdeki eksikliği düşünüp, bulamadığım aklıma geldi ve iç çekerek mesajına cevap verdim: "İyi canım, şimdilik bir sıkıntı yok."
Telefondan kafamı kaldırdığımda Arasın beni izlediğini farkettim. Tanrım gerçekten çok hoş bir çocuktu. 1.78 boylarında esmer teni, simsiyah gözleri ve kirli sakalıyla beni kendine çekiyordu sanki. Gülüşü insana huzur veren bir melodi gibiydi. Sesi kulaklarımı okşarken, gözlerine baktım. Öyle derin, öyle farklı bir bakışı vardı ki gözlerinin parladığına yemin edebilirdim. Eğer mümkün olsa onu sabaha kadar izleyebilirdim herhalde. Nasıl olduğunu anlayamadığım bir çekim beni içine almıştı sanki.
Hisettiklerimin farkına varmamla yüzümü buruşturmam bir oldu. Ne diyordum ben böyle? Bir sevgilim vardı zaten ve 3 ayı geride bırakmıştık neredeyse. Şuan bunları düşünmem gerçekten hiç doğru değildi. Kendimle tartışırken sigara içmek için balkona çıktım. Tam oturmuş sigaramı yakıyordum ki Arasın sesiyle irkildim: "Hey!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eksik Nota
RomanceRuh eşimizi değilde içimizdeki melodiyi keşfedecek birini ararız aslında. Her saatimizi, dakikamızı, saniyemizi içimizdeki ritimle yaşarken; bunun farkına varıp, ritmimize eşlik edebilecek insan milyonda birdir. Bu Müge'nin içindeki melodiye kulak v...