1

421 26 40
                                    

Merhaba, bu kurgu aklıma geldiğinde henüz kitabın ismi bile yoktu ortada. Şu an bölüm tamamlandı ve hâlâ kitabın bir ismi yok.
Bu bölümü Önem Onemacikgoz ve Dilara ozcelikdilaraa bebeklerime ithaf ediyorum. Çünkü ikisi de yayınlamam için bir gece gaza getirdi beni. Sizi seviyorum.

🌪️

Elimdeki frezleri adamın ağzına doğru yaklaştırdım. Gözleri yüzümde geziniyordu ama ben gözlerimi ağzından ayırmıyordum. Dikkatim dağıldığı zaman ellerim titriyordu çünkü. Ve dikkatim dağılırsa elimdeki frezler damağını kesecekti. Gözleri yüzümü daha dikkatli süzdüğünda pes ederek frezleri ağzından çekip doğruldum. Benim doğrulama ile o da sırtını koltuktan yavaşça kaldırmaya çalıştı ama omuzlarından geriye ittim. "Çağrı Bey iki dakika rahat durur musunuz? Bir şey söylemek istiyorsanız söyleyin yoksa dikkatimi dağıtmayın."

Tuhaf bir sırıtış belirdi yüzünden, yine saçma saçma şeyler söyleyecekti suratından belliydi. "Bu güzellik diş hekimliği için fazla değil mi Hilal Hanım." Omuzlarında ki ellerimi daha ser bastırdım ve tırnaklarımı omuzlarına geçirdim. Gözleri saniyelik olarak kısılsa da havasından ödün vermemişti. "Bu yavşaklık sizin için fazla değil mi diyeceğim ama siz böyle geldiniz böyle gideceksiniz. Yapacak bir şey yok, ama üzülmeyin lütfen Çağrı Bey ben size çok iyi bir psikolog arkadaşımın numarasını vereceğim. Düzeleceğinize az da olsa inancım var." Gülümsemesi daha da büyüdü ve dişlerini sergileyerek göz kırptı.

"Arkadaşınız da sizin kadar güzelse numarasını almak isterim Hilal Hanım. Şansımı bir de ondan yana deneyeyim." Tırnaklarımı omzundan çekip omzuna sertçe geçirdim bir tane. Bunu beklemediğinden olsa gerek bir anda irkildi. "Olur mu Çağrı Bey hiç bir fırsatı kaçırmayın. Ayrıca söylemeyi unuttum arkadaşım erkek. Ve sizden çok hoşlanacağına, teklifinizi geri çevirmeyeceğine eminim." Gözleri cümlelerim ile önce kısıldı sonra ne dediğimi anlamış gibi gözlerini devirdi.

"Çağrı güldük eğlendik ama gerçekten dişlerinden bir sorun yoksa oyalama beni. Her hafta geliyorsun ve benim tek hastam sen değilsin." Anında ciddileşmem onu şaşırtmamıştı, benim bu hallerime en çok o alışıktı çünkü. "Güzelim kızma ya azıcık gülelim, bu kadar ciddi olma. Ayrıca başka hastaların benim umrumda değil sonuçta bende randevu alıp geldim. Sonraki hastanın saatine kadar çıkmayacağım odadan."

Kafasında hızlıca bir tane vurup birkaç adım geri çekildim. Acıtacak kadar vurmamıştım ama her an yaptığı gibi yine rol yapıyordu. "Acıdı be, nasıl doktorsun sen böyle? Şikayetçi olacağım senden." Bu sefer küçük bir kahkaha benim dudaklarımda can buldu. "Ne diyeceksin mesela? Ablamı oyaladığım için bana sinirlendi ve beni dövdü mü? İstediğini de oğlum, her seferinde dayak yemeye mahkumsun sen benden."

"He abla he, kesin öyledir."

"İşine gelmeyince he abla diyip sıyrılmaya çalışıyorsun, bilmiyorum sanma." Oturduğu yerden yavaşça doğruldu, sanırım bugünlük burada işi bitmişti. Ve diğer randevu saatine daha kırk beş dakika vardı, yani kırk beş dakika yemek molası verebilirdim. "Başladın sende annem gibi, onun kızı olduğunu bu kadar belli etme. Neyse sen böyle konuşmaya başladığına göre bana müsade." Elleri belimi buldu, hızlıca sarılıp alnımdan öptü ve kapıya doğru seri adımlar ile ilerledi.

DEVÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin