gözyaşlarım yastığımı her gece olduğu gibi yeniden ıslatırken bir kez daha yazıyorum sana. ilk defa değil, biliyorum, son da olmayacak. ben seni sevdim shane, çok sevdim. sen bunu hiç bilmedin, çünkü hiç söylemedim sana. sen, hep senden nefret ettiğimi düşündün ama ben sevdim. pişmanlıklarımla sevdim seni, acabalarımla, gözyaşlarımla. keşkelerimle sevdim. yanıbaşımda oluşunu hayal ederek sevdim, mutlu olduğum her anımda. hep ağladım, sadece ağladım. elimden hiçbir şey gelmedi, oturdum ağladım. fotoğrafın var ya bende, ona sarılıp ağladım. canım çıkana kadar ağladım, uyuyakaldım fotoğrafınla. o sarı saçlarını karıştırmayı hayal ettim defalarca. hayallerimin arasında kafamın içini görseydin, sen de iç çekerdin. hayran kalırdın. o kadar güzel bir tablo çizmiştim ki. sen, ben, sana benzeyen minik çocuklar...
seni minik bebeğim diye sevdim, güzel bebeğim diye. madem seni bebek gibi sevecektim, neden yaptım değil mi? neden söyledim onca şeyi? geçti gitti işte minik bebeğim, söyledim. sonra sen gittin, ben de gittim. senin benden gittiğin gün, aklım da başımdan gitti benim. uzun süre kayboldum. hani bazı insanlar acıdan kaçarak, yok sayarak iyileşebileceklerini sanırlar ya, olmadı. üzerinden geçen onca zaman, sonunda kor gibi düştü içime. kaçtığım her şeye yakalandım. o kadar çok ağladım ki, ölmek istedim. ağlamaktan ciğerlerim parçalanacak sandım, ölmek istedim. bu acıya katlanamam sandım, ölmek istedim. etrafımdaki herkesin yaşamaya devam ettiğini gördüm, ben ölüyorum derken, herkesin yaşadığını gördüm shane. senin yaşadığını gördüm. daha düne kadar ölmek istemiyorum diye ağlardım, acım beni ele geçirmiş, baksana.
biz diye bir şey yok artık. kendime daha fazla bu acıyı yaşatmak istemiyorum. kendimi suçlamaktan da çok yoruldum. artık vicdanım kaldırmıyor çünkü, her geçen gün kendimden biraz daha nefret ediyorum. biz seninle yeniden başlayamayız shane. bunu her şeyden çok isterdim. ama olmaz, ne sen kaldırabilirsin bunu, ne ben. yollarımızın ayrılması ikimiz için de en iyisidir belki. zorlamamak gerekiyordur. yeniden hayatına girmeyeceğim, söz veriyorum. kendimi harap ettim zaten. ne zaman, nasıl toparlanırım, bilmiyorum. tek bildiğim, bu acı senin sıcacık kollarında geçmeyecek. başımı göğsüne yaslayıp soluklanmayacağım. ben bu acıyı sensiz aşacağım. seni unutacağım. yoluma devam edeceğim. kendime benzeyen yeni insanlar bulacağım. kimse senin kadar benzemeyecek, bunu çok iyi biliyorum. ama yine de benzeyecekler shane, benim gibi mutluluğu seven birini bulacağım. çok eskiden senin yaptığın gibi, gülmekten yanaklarımı ağrıtacak başka birini bulacağım. buldum belki de, çoktan. ama sana olan sevgimden hiç vazgeçemedim. onu hep hayatımın dışında tuttum.
ben seni çok sevdim shane, çok. seni unutmak istemezdim, hep seni taşımak isterdim kalbimde. minik bebeklerimize bizi anlatalım isterdim. sana mutfaktan "ne içersin?" diye seslenmek isterdim. çocukları yatırıp yanıma geldiğinde, beni dizine yatırıp saçımı okşamanı, o ana kadar yaşadığım her şeyin üstesinden ne kadar güzel geldiğimi bir kez daha hatırlatmanı isterdim. ben seninle yaşlanmak isterdim shane. yüzündeki ilk kırışıklığı ben görmek isterdim. iki huysuz ihtiyar olduğumuzda bile, birbirimizi ne kadar sevdiğimizi görelim isterdim. ama sen bunları hiç bilmedin, görmedin. seni sevdiğimi sayıklayarak ağlaya ağlaya uyuduğum gecelerde, bir kere bile gelmedim aklına. seni düşünerek ağlaya ağlaya söylediğim hiçbir şarkıyı duymadın. insanlara seni anlatırken, gözlerimden geçen pişmanlıkları görmedin. sen beni tanımadın, keşke tanısaydın. sana gösterdiğim gibi bir insan olmadığımı bilseydin. sevginin ne olduğunu biliyorum, emin ol. hiçbir şeyi düzeltemedim. elimi attığım her şey elimde kaldı. her gece ağlaya ağlaya özür diledim resimlerinden. keşke birbirimizi affedebilseydik. artık her şey bitti. affedemedik, masalın sonu. masallar keşke çocukken olduğu gibi hep mutlu sonla bitseydi. sana burada bir şeyleri aklım başımda açıklamaya çalışmaktansa, birlikte saçmalamayı çok isterdim. ama sanırım bitmesi gerek.
sen hep benim minik bebeğim olarak kalacaksın, çünkü senden hiçbir zaman nefret etmeyeceğim. beni affedemediğin için suçlamayacağım seni. ama artık kendimi de suçlamayacağım. yeni biriyle deneyeceğim şansımı. keşke böyle olmasaydı, çok özür dilerim. ama artık çok yoruldum. hayatımın yavaş yavaş ellerimden kayıp gitmesine daha fazla göz yumamam, lütfen beni affet.
aşkından ölen kimse katilinden nefret etmez. ve aşkını öldüren hiçbir katil sıktığı kurşunu unutmaz. beni unutma, ama ben seni unutacağım. sadece yakın zamanda değil, öleceksem de bir gün, seni unutacağım. ama senden asla nefret etmeyeceğim.
"her zaman yüreğimde olacaksın, ağlama artık. hayat böyle bir şey."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
veda
Romancesenden kaçmaya çalıştıkça daha da dibe battım. aşktan kaçılmazmış, artık anladım.