belki de insanın antikaya ve antikacılara ilgi duyması, geçmişe duyduğu özlemle doğru orantılıydı. geçmişin tozlu sayfaları arasında kendi geçmişine ulaşabileceğini sandın. yapamazdın işte, küçük çocuk. yapamazdın, keşke yapabilseydin. belki o zaman küçücük bedeninde büyüttüğün bu kocaman yalnızlık ve keder, bir nebze olsun dinerdi. ama olmaz, olmuyor. o acı dinmez, dinmeyecek. biliyorsun ki sevmek öylesine bir şey değil. insan bir kere sevdiğini hep sever. çok ağlar belki, bambaşka olabilecekken paramparça olur. ama küçük çocuk; birini gerçekten sevdiğin zaman, başkasıyla mutluluğu, sevdiğinin kederine değişmezsin, değişmeyeceksin. sevmek güzel şey, bu dünyadan aşkım geçti diyebilmek. boşver, sen öldür kendini. o mutlu olsun yeter ki, yetmez mi? yeter tabii ya küçüğüm, onun gözlerindeki en ufak mutluluk parıltısı senin ömrüne bedel olur. olsun zaten, sevdiğinin uğrunda ölmeyeceksen neden sevdin? neden varsın? aslında yoksun, onun gittiği gün sen de gittin. çok uzaklardasın, geri dönemezsin. yolu bilmiyorsun. sadece kaçıyorsun, ama kalbinde taşıdığını da götürüyorsun. sanki ondan değil de, onu kabul etmeyenlerden kaçıyorsun. tabii ya, sana ondan kurtulmanı söyleyenlerden kaçıyorsun. kendimi öldürdüğüm vakit sakın kendini suçlama sevgilim, ben son nefesimde bile seni sevmekten gurur duyacağım. inan bana, yeniden doğsam şu adaletsiz dünyada, yeniden seni severdim. ben seni çok sevdim, öldüğümde bomboş gözlerimden okuyamayacaksın. keşke okuyabilseydin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
veda
Romancesenden kaçmaya çalıştıkça daha da dibe battım. aşktan kaçılmazmış, artık anladım.