₍ ✧ ₎ gelin denen kahraman, kahraman denen aşık

1.1K 67 531
                                    

gelin denen kahraman,
kahraman denen aşık pt.1

konu: tony stark, kadim kişinin kehaneti üzerine kendini canavara kurban etmeyi kabul eder.

bölüm şarkısı: i need your love ( calvin harris )
say you won't let go ( james arthur )

— çeviridir.
bölüm başlığı hikayenin orijinal ismi değildir.

Başı sanki akşamdan kalmaymış gibi dönerken gözlerini açtı Tony.

Etrafına bakındı. Karanlık ve ıslak kayalıklardan oluşmuş bir mağaradaydı ve görebildiği tek ışık girişten gelen ayın soluk beyaz ışıltısıydı. Oturabilmek adına zeminde kaymaya çalıştı ama ellerinde hissettiği zincirler hareketine engel oluyordu.

'Ciddi olamazsınız!' diye düşündü kendi kendine. Zincirler, baş dönüren uyuşturucular veya kelepçeler kendini kurban olarak sunmaya gönüllü olmuşken tamamen gereksiz değildi de neydi? Tüm gücüyle zincirleri çekiştirirken kendi kendine homurdandı ama başarısızdı. Üstelik kurtulmak için çırpınırken yetmemiş gibi başının üzerine yerleştirilen beyaz, dantel duvağın yüzüne düşmesine sebep olmuştu. Danteli ince tercih ettikleri için şükretti, en azından kumaş parçasını yüzünden sıyıramayacak olmasına rağmen az biraz da olsa etrafını görebiliyordu.

Zihninden yığınla düşünce geçiyordu. Biraz oyalansa kendi kendini kurtaracak bir yol bulabileceğinden emindi ama düşünmek için fırsatı olmadan bir ses ilişiverdi kulağına. Kulağa... Kanat çırpma gibi geliyordu. Büyük kanatlar.

Üstelik yaklaşıyordu.

Çırpınmayı kesti ve neredeyse hiç hareket etmeden öylece durdu. Zincirlerle sonra uğraşabilirdi, önce ne ile baş edeceğini görmeyi tercih etmişti.

Karanlıkta doğru düzgün seçilemeyen büyükçe bir yaratık önüne indiğinde kendini ne kadar şartlarsa şartlasın ürkmeden edemedi. Kalbi göğüs kafesini delercesine çarparken biraz daha ışık için yalvarabilirdi bile. Canavarın yüzünü çıkaramıyordu, seçebildiği tek şey karanlıkta parlayan üç gözdü.

Canavar yavaşça Tony'ye doğru yaklaştı. Sadece dış hatlarını görebildiği kanatlarının mağaranın taş zemininde çıkardığı sesi duyabiliyordu, nefesini tuttu ve omuzları gerilmesine rağmen sabit durmayı sürdürdü.

Pençeleri olan büyük, yine siyah elin kendisine yaklaştığını gördüğünde neredeyse korkuyla geriye çekiliyordu ama kendini tuttu.

Sivri pençeler, dantel katmanında ince bir sökülme bırakarak kumaş parçasını nazikçe çekti ve Tony'nin yüzünü ortaya çıkardı. Şimdi karanlığa rağmen yaratığı net biçimde görme şansı elde etmişti.

Gözlerini şaşkınlıkla kırpıştırdı.

Bir kez daha kırpıştırdı.

Önünde bir adam vardı ama tam olarak adam demek de doğru olmazdı gerçi. Yüzü ve bedeni bir insanınkini andırıyordu andırmasına lakin sırtını süsleyen tüylerin gerçekten vücuduna bağlı mı yoksa bir çeşit pelerin mi olduğunu anlayamamıştı. Üstelik alnındaki üçüncü gözü de kesinlikle göz ardı edemiyordu. Emin olmak için bir kez daha dikkatle baktı, kesinlikle üçüncü biz gözdü. Etrafı altın rengi kirpiklerle kaplı bir göz. Son olarak kulaklarının uçlarının da masallardaki periler gibi sivri olduğunu yakaladı.

invisible string ☰ ironstrange, oneshotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin