'4

99 11 2
                                    


Onu ancak çay saatinde görebilmiştim. Kendimi buna hazırlayabilmem sandığımdan daha uzun sürmüştü çünkü. Karşısına çıktığımda yanaklarım neredeyse saçlarım kadar kırmızıydı şüphesiz.

Annem endişeli bir sesle "Küçük oğlum Hoseok'la daha önce tanışmış olmalısınız." dedi. Bizi o gece birlikte görmüş olmalıydı. Balodan sonra muhakkak onunla yan yana gelişim konuşulmuştu.

"Biraz rahatsız olduğu için sizi karşılamaya inemedi, umarım anlayışla karşılarsınız." dediğinde Taehyung başını hafifçe eğdi. Dudaklarında hafif bir gülümseme vardı. Gerçeği biliyordu ve bundan memnundu. Bir sonraki karşılaşmamızda farklı bir tavır sergileyeceğini düşünmüş olsam da o her zamanki gibiydi; büyüleyici güzelliği ve nazik tavırlarıyla herkesi kendine hayran bırakmaya hazırdı. "Elbette," dedi. "Umarım şimdi daha iyi hissediyordur."

Kız kardeşimin kıkırtısı onun sarhoş eden sesine gölge düşürdü. "Endişe etmeyin, çok sık hastalanır o."

"Yine de hasta birini rahatsız etmiş olmaktan endişe duyuyorum." Taehyung'un hemen yanında duran genç adamı daha önce görmüştüm. Akıldan kolayca çıkmayacak farklı ve bir o kadar da etkileyici bir görünüşü vardı. Gece kadar parlaktı alnına doğru kıvrılmış saçları. Taehyung gibi uzun ve biçimli bir vücudu vardı. Ama adı bir türlü aklıma gelmiyordu. "İyiyim," dedim sakin bir şekilde. "Lütfen endişe duymayın bu yüzden." Adam gülümseyerek başını salladı. Sanki beklenilen bir cevap vermişim gibi.

Kız kardeşim sohbetin konusunu değiştirerek geçmiş ve gelecek balolardan, davetlerden konuşmaya başlamıştı. Kendinden emin bir şekilde insanları kontrol edebilmesine hayranlık duyardım. Asla onun gibi olamayacağımı biliyordum. Yine de kabullenmiş olmama rağmen üzüntü duymaktan kendimi alıkoyamıyordum. Üzerimden ayrılan bakışlar ile ağırlık biraz olsun beni terk etmişti. İzin isteyerek hava almak için balkona çıkmaya karar verdim. Düşüncelerimi bir türlü toparlayamıyordum; hafif bir sarhoşluk hissi vardı üzerimde. Ne misafirlerimizin adı ne de ne konuşulanları hatırlayabiliyordum.

"Bay Hoseok," Duymak için özlem duyduğum pürüzlü sesin bana seslenmesi ile yavaşça ona doğru döndüm.

"Nerede olduğunuzu merak ediyordum."

Bir an için yalnız olduğuna sevinecektim. Ama unutmamalıydım ki, niyeti ne olursa olsun onu reddeden bendim. Bir daha bana yaklaşmamasını göze alarak onu itme cüretini göstermiştim.

"Beni buldunuz." dediğimde dudakları kıpırdandı. Ama gülümsemedi. Çizdiğim görünmez çizginin gerisinde durmaya razı olduğunu hatırlatıyordu bana.

"Kuzenim sizinle sohbet etmek istedi." diye mırıldandı Taehyung. Yüzünde daha önce görmediğim masumlukta bir mahcubiyet vardı.

Midemde belli belirsiz bir acı hissettim. Bunun sebebi hayal kırıklığı mıydı yoksa hastalığım mı, emin olamamıştım ama. "Kuzeniniz mi?" dedim. Taehyung'un yalnızca geldiği aileyi biliyordum, ona bu denli ilgi duyduğum halde. Gizliliğine önem veren biriydi; hiçbir zaman fazlasını anlatmazdı.

"Söylememiş miydik? Ah, bizim unutkanlığımız." dedi genç adam. Gülümsemesi ustacaydı, taşkınlıktan uzak ve samimiydi. "Taehyung ile anne tarafından akrabayız. Evlilik teklifini kentinizi ziyaret edebilmek için iyi bir bahane olarak gördüm. Elbette kardeşim de kız kardeşinize olan ilgisini saklayamaz."

"Öyle mi?" dedim. Sesindeki sıcaklık korumaya hazır bekleyen iç güdülerimi yatıştırmayı başarmıştı.

"Gelmek istediğinizi söyleseydiniz ağırlamaktan memnuniyet duyardık sizi." İnsanlarım yabancılara karşı sıcak kanlıydı. Ve böylesine gösterişli soylulardan hoşlanırlardı. "Dilerim ileride bahane arama zahmetine girmeden misafirimiz olursunuz."

To Be Loved - VHopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin