Sabah gene sıkıcı bir şekilde uyandım. Neden her gün aynı? Neden hiç değişmiyor? Okul günleri de aynı,yaz tatili de. 10 yaşında normal olmak zorunda hayatım darmadağın.Kafamda bunları düşünürken annem anında geldi ve 'Kalk! , Kahvaltını yap'. Gecekonduda bu ses her yere dağılmıştı. Kalktım her sabahki gibi zeytin,peynir,ekmek üçlüsünü yedim.Annem aslında kötü bir insan değil.Kendisi okumamış yoksulluk çekiyoruz diye beni sert ve baskılı bir şekilde okutmayı istiyor.İçerden Mert'le annem birbirlerine bağırıyorlardı.Alıştım her sabah aynı sesi duymaktan bıkmıştım. Mert 1 dakika daha diye dileniyordu. Gene dağınık kahverengi saçlarıyla geldi.Yemeğini biitirdikten sonra . 'Biraz yürüyüş yapacağım gelecekmisin?' Diye sordu bende 'Evet' gelirim dedim. Eski bir evin önüne geldik. 4 Aydır kirayı ödemediğimiz için buraya taşınacakmışız.Ev güzel gibidi ama çok eskiydi.Ben her zaman yaptığım şeyi yapmaya gittim. Halısahanın kapısını açtım gene başladık top peşinde koşmaya. Çok terlemiştim ve ayağım çok ağrıyordu eve gittim. Hemen uyudum ama uyuyamıyordum. Annemin yanına gittim ve bana türkü anlatmasını istedim ve bir yandan da çok mutluydum. Yarın babam geliyordu. 1 haftadan sonra. Annem başladı türküyü anlatmaya...
İçime bir yel doğdu,
Kalpsiz yelim benim,ah.
Güzel dalgalar akar.
Güzel dalgalarım,üzgün Martılarım
Bu şarkı bana huzur verdi ve uykum geldi...
-------------------------------------------------------------------------
Sabah uyandığımda babamı yanımda saçımı okşarken gördüm.Öylesine mutlu olmuştum ki , Babama çok güçlü sarıldım.
'Yavaş Cücem benim sanırım boğluyorum'
'Boğul baba ben 1 haftadır dört gözle seni bekliyorum'
'Tamam bırak, sana bir hediye aldım'
Hediye lafını duyunca anında babamı bıraktım ve bir soru sordum. ''Ne aldın baba?'' Babamda gülümseyerek 'Sürpriz' dedi.Kalbim çok güçlü atıyordu acaba ne almıştı? Düşüncelerimi bir kenera bırakıp yemeğimi yemeye gittim.Annem sucuklu yumurta yapmıştı.Gözlerim fal taşı gibi açıldı, o sırada annem 'Baban gelirken almış bugün iyisin çok güzel yaptım afiyet olsun' dedi. 'Yavaş , boğulacaksın Umut! Seninle zaten bir işimiz var.' Abim hep böyle yapardı . Benden 2 yaş büyüktü. Birilerini dövemediği zaman beni çağırı beraber döverdik sonrada maç yapardık. Anladım bunun olacağını ardından babam geldi 'Gel bakalım ufaklık,hediyene bak.' Dedi. Bir tek bana değil Mert ve ablama da hediye almıştı.
Hediyemi yavaşça açtım ve birde ne göreyim. Çok güzel bir futbol topuydu ama biraz kalitesizdi babamı üzmek istemediğimden suratımı asmadım ve çok mutlu oldum. Bir önceki hafta Mert'e almıştı sıra bendeydi.Babam ablamı okutmak için 5 gün işe gidiyordu 2 gün evde duruyordu ablama para yolluyordu ondan bize çok güzel eşyalar alamıyordu. Annemde temizlik işlerine gidiyordu arada evde duruyordu bize bakmak için. Biraz dışarı çıkıp gezindik futbol oynadık ve akşam olmuştu.Zaman çok çabuk geçiyordu eve gittim yemek yedim biraz hikaye kitabı okuduktan sonra uyudum.Sabah okulum vardı düşüne düşüne uyudum.
Yarın annemi ağlayan bir şekilde gördüm. Babamda hafif hafif göz yaşı döküyordu neden böyle olmuştu ablam sınavdan mı kalmıştı.
Duyduğuma göre babannemin durumu pek iyi değildi ve vefat etmişti.Apar topar Sivas'dan Ankara'ya geldik. Babannemin bize bıraktı miraslar vardı. Ankara'ya geldiğimde herkes burdaydı. Halam,amcam,kuzenlerim. Cenazeden çıktıktan sonra eve gittik babam, Hüseyin amcam,Serdar amcam,Dilek halam ve Kumru halam konuşuyorlardı. Odanın kapısı kapalıydı ve hiç bir ses gelmiyordu. 30 dakika falan kuzenimle oyun oynadıktan sonra babamlar çıktılar. Babam yanıma gelip artık Sivas'ta kalmayacağız dedi. Babamla konuştuktan sonra sanırım babannem bize yüklü bir miras bırakmış. Ve babam buruşmuş bir kağıt vardı babam dedi ki;
"Bunu sana babannen yazmış. Bunu oku ve sakla." dedi
Kağıdı açıp okumaya bağladığımda ağzımdan şu kelimeler dökülüyordu.
"Sevgili Ege,
Sen benim en sevdiğim torunumsun.Sana çok az değer verip hakkını bilemediğimden dedenin şirketinin %30 hissesini alacaksın.Ben sana hiç değer vermedim,hep arka planda kaldın. Bunu sana telafi edebilmek için bunu yapıyorum. Bana hakkını helal et. Sizi o çöplükte yaşattığım için çok özür dilerim. Bu arada senin çok sevdiğin kasetçalar ve tokmak oyuncağı senin, Onlara dikkatli bak. Hakkını helal et yavrum"
Babannemle çok fazla bir konuşmamız olmamıştı. Sadece bayramlarda elini öperdim. Diğer kuzenlerimi hep dondurma yemeye götürürdü. Ben ise "Teşekkür ederim." deyip geçiştirirdim.Artık Sivas'ta kalmayacaktık. Babam Batıkent diye bir semtten ev almıştı.Orda yaşamaya başlamıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık kalbi yapıştırmaya çalışan çocuk
FantasíaBen bu kitabı 10 yaşımda başlamaya başladım. Umrım ilerde daha çok başarım olurdu