Bir el ateş sesi duyuldu, bende birşey yoktu polislerde iyiydi Güneş'e döndüğümde Güneş'in karnından kan damlıyordu.
"Birinin hayatını almak bu kadar kolay mıydı? Peki ya bir insanın sevdiklerini düşünmeden onu öldürmek canilik değil miydi?"
***
"Hemen ameliyathaneyi hazırlayın, çok kan kaybetmiş" 10 dakikadır kulağımda yankılanan tek şey o silahın ateşlenme sesiydi ve Güneş'in kollarıma yığılma anı mahvolmuştum, annem ve teyzem geldiğinde ikiside perişan haldeydi hepsi benim suçumdu peşimden Güneş'i de sürüklemesem bunların hiçbiri olmayacaktı.
"Batın, Güneş nasıl oğlum iyi mi?" Soru teyzemden gelmişti fakat bu soruya ne cevap vereceğimi bilmiyordum ağzımdan sadece şu kelimeler çıkabildi "T-te-teyze ben çok özür dilerim hepsi benim suçum, eğer Güneş'i peşimden sürüklemesem ona bir şey olmayacaktı." Son hatırladığım şey 3 kişinin beni tutmaya çalıştığıydı.
"Bu ne ya‽" Kolumdaki serumu aldığım gibi benden 1 yaş büyük kuzenim hemşirelere seslendi "Bakar mısınız? Lütfen bartın ablam yat hadi" o da ağlamıştı benim yüzümden "Abla sal beni Güneş orda ölümle savaşıyor, ben burda yatamam beni en iyi sen bilirsin lütfen." O an anladı ne halde olduğumu, üstüme karakola giderken aldığım kot ceketimi geçirdim ardından ameliyathanenin kapısının önüne geldim 2 saat geçmişti fakat hâlâ ameliyat sona ermemişti, ameliyattaki hemşirelerden biri dışarı çıktı "acil 0rh negatif kan lazım" bu benim kan grubumdu hemşirenin yanına gidip nerede kan verebileceğimi sordum, testlerden sonra kan aldılar.
Aldıkları kan miktarı yüzünden kan şekerim düşmüştü lakin şuan dinlenemezdim çünkü benim kardeşim içerde azrail ile savaşırken ben yatamazdım. Hastanenin kantinine inip kendime bir kahve aldım, kan verdikten sonra kahve içmek pek iyi bir fikir olmasa da bunu içmem gerekiyordu.
Yaklaşık 1 saat sonra doktor ameliyathaneden çıktı hemen atladım "doktor kardeşimin durumu nasıl?" gözlerim dolmuştu tekrar "Güneş Bey'in durumu stabil, hemen hastaneye yetiştirmeseydiniz hastayı kaybetmiştik." acıyla gülümsedim, Güneş'in ölmesi demek benim de ölmem demekti.
Güneş'i odaya çıkardıklarında teyzem ilk benim girmem için ısrar etti lakin benim Güneş'in yüzüne bakmaya cesaretim yoktu. Herkes beni güneşin yanına sokmaya çalışıyordu dayanamayıp kabul ettim kapıyı tıklattım içerden onun yorgun sesi duyuldu "gel benim başımın kaos prensi, gel." istemsizce gülümsedim "komik değil! Senin için çok korktum gerizekalı, iyi misin" karnına bakıp "karnımı deldiler ama yaşıyorum" sinirle güldüm "özür dilerim herşey benim yüzümden." Sinirle bana baktı "hiçbir şey senin suçun değil, kendini suçlama gerizekalı!" Haklıydı sanırım.
İkimizde okula gitmemiştik 2 gündür, artık gitmemiz gerekti lakin Güneş'in durumu yüzünden gidemezdik ayrıca babamla görülmemiş bir hesabımız vardı.
Güneş'i hastaneden çıkardığımızda annem ve teyzem de evdeydi yani teyzemlerdeydi Güneş'in inadı tuttuğu için dinlenmek istemiyordu.
Eve geldiğimizde oyun oynamaya koyulduk
"Yarın okula gidicez biliyorsun değil mi?", "Evet biliyorum" bir anda telefonum çalmaya başladı arayana bakmadan açtım "Alo", "Ne oldu sevgili kuzenin nasıl?" Arayan babamdı "Seni adi piç kurusu bunun hesabını vereceksin", "Sen öyle san benim sevgili oğlum" benimle dalga geçiyordu bildiğin, "Gece'nin öfkesini tatmak isterim aslında" yine bana herkesin seslendiği şekilde seslenmişti. Ama benim adım Batın'dı, hemen sonra telefonu yüzüme kapattı."Kardeşim iyi misin" Güneş bana soran gözlerle bakıyordu "İyiyim kardeşim saçma bir şey sadece" diye geçiştirdim.
Sabah olduğunda okula gitmek için hazırlanmaya başladık ben yine siyah bir kombin yaparken Güneş daha renkli giyiniyordu, "Batın lütfen bak, içim karardı sana baka baka", "Anlıyorum kardeşim ama siyah giyinmeyi seviyorum sende biliyorsun" ikimizde güldük ve kahvaltı sofrasına oturduk.
Beraber günlük yapacağımız şeylere bakıyorduk, "Bugün edebiyat var, matematik var, yabancı dil var ve felsefe var" ikimizde ne kadar çok ders olduğunu konuşurken annem "oğlum bugün işiniz yoksa bize yardım edin" dedi "Neymiş yardım edeceğimiz konu Kraliçem, yapabileceğimiz bir şeyse seve seve yaparız" Güneş'de "Batın haklı teyze yapabileceğimiz bir şeyse seve seve yaparız bilirsin".
Annem bizden eve gidip bir kaç kıyafet getirmemizi istemişti, okula gidip tüm dersleri gördükten sonra bizim evin yolunu tuttuk. Beraber eğlene eğlene eve giderken yine markete uğradık ve rutinimizi yaptık, babamın evde olmadığını düşünerek eve girdik.
Aniden babamın "Batın Günhan Çetin" demesiyle olduğum yere sabitlendim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Görünmez çocuk
Novela JuvenilGerçek adımı hatırlayan yok. Herkes için tek kişiyim: Gece. Bir tek annem biliyor adımı, kim olduğumu ve gerçek beni. Geri kalan herkes için bilinmez, karanlık, görünmez Gece'yim. Beni nasıl mı geceden karanlığa çevirdiler? Ben de yetişemedim hızlar...