"hayır, söyleyeceksiniz. soobin buraya gelecek ve ona her şeyi açıklayacaksınız." diyordu lea. bahiyyih ve kai ise ona yalvarıyordu. "abla bugün valla olmaz," diye lea'nın bacaklarına yapışmıştı kai. bahiyyih ise rap yapar gibi hızlıca konuşuyordu.
üstüne o günden sonra ceza almışlardı. dışarı çıkma yasağı vardı, yaklaşık 4 gündür. çok sıkıcı ve gerici bir durumdu. üstelik bu mentalle nasıl çocuğa her şeyi açıklayacaklardı? "hey, soobin ben özgüvensiz hissettiğimden abimi giyindirip onu yolladım. bu zamana kadar onunla buluştun." mu diyecekti?
her şeyi geçtim, soobin kai'nin ilk aşkıydı. bahiyyih için o bir arkadaştı ama kai için aynı şeyler geçerli değildi. bahiyyih kaybetse sorun olmazdı ama kai için daha sorunluydu.
"hayır, bir şekilde yapacaksınız. hiç yalvarmayın çocuklar." diye kızdı lea. disiplinli abla rolüne bürünüyordu. aslında hiç kuralcı birisi değildi ama arada ipleri eline almalıydı. çünkü o en büyük kardeşti.
"abla bari evde olmasın." dedi kai. bu fikir daha iyiydi. "çocuk eve gelirse dalga geçer gibi olmaz mıyız?" diye sordu. lea için de mantıklı gelmişti ama bahiyyih için öyle değildi. dışarıda herkesin içinde olayları mı açıklayacaklardı? bu daha rezilceydi!
"ya bir anda herkesin içinde çıldırırsa? ben konuşamam asla." diye soru yöneltti bahiyyih. bu korkunç bir senaryo olurdu.
"senin geleceğini kim söyledi?" diye döndü kai. onu ezikler gibi bir yüz ifadesi yoktu daha çok ciddiydi. ve abisinin ciddi olduğu zamanlar çok azdı. sonra ablasına döndü. "ben soobin ile konuşmak istiyorum. hiçbir hazırlık yapmadan, peruk, makyaj yapmadan."
"vay be, kai. olgunlaşıyor musun sen?" diye güldü lea. "peki, bugün izinlisin o zaman." deyip odadan çıktı. bahiyyih ise izin alamamıştı. ortada kala kalmıştı. ağzı açık abisine bakıyordu. "gerçekten ona her şeyi açıklayacak mısın?" diye sordu. ona mantıklı gelmiyordu.
"ne? tabii ki hayır." dedi kai. "ona direkt yürüyeceğim." bilmiş bilmiş konuşup yataktan kalkmıştı. bahiyyih ise hiçbir şey anlamamıştı. "ne yani ben bahiyyih'in erkek haliyim bana aşık ol mu diyeceksin?" diye sordu. yüz ifadesi hiç inanmıyor gibiydi.
"evet."
"salak mısın?" diye sordu bahiyyih.
"hayır." deyip odadan çıktı. bahiyyih ise arkasından sesleniyordu. "ABİ? HEY! GELSENE BURAYA! CİDDEN YAPACAK MISIN?" diye peşinden gidiyordu. kai merdivenlerden iniyordu o sırada. bahiyyih ise arkasından konuştu. "ya seni redderse? ya ikimizin iğrenç insanlar olduğunu söylerse? o zaman ne yapacaksın?"
"hiçbir şey." dedi kai arkasını dönüp. omuz silkti. "bunu kabulleneceğim. onun kararı. beni reddeder diye ona hep yalan söyleyemem." haklıydı. yalana başvurmak hiçbir zaman çözüm değildi. bahiyyih üstüne bir şey söylemedi. çünkü abisi haklıydı. ilk defa mantıklı konuşmuştu.
+
kai giyinip çıkmıştı. açıkçası baya stresliydi. sakin olmaya çalışıyordu. bahiyyih'in telefonundan dondurmacı da buluşmak istediğini söylemişti. soobin başta endişelenip bir şey olup olmadığını sordu. kai, soobin'i zor sakinleştirip buluşmayı sonunda ayarlayabilmişti.
dondurmacının köşesinde beklerken birden soobin geldi. ama onu görmeden dondurmacıya girmişti. kai bir an kötü hissetti. buraya gelme amacı da buydu zaten. ona kız kardeşi olarak değil, kendisi olarak gitmeliydi.
derin bir nefes alarak içeriye girdi. soobin masalardan birisine oturmuş, telefonunu açmış bakıyordu. sırtı dönüktü. kai ise büyük bir cesaretle gitti soobin'in karşısında oturdu. soobin göz ucuyla dönmüştü. birden dona kaldı. sanki bu oğlanın yüzü çok tanıdıktı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
çıtırız genciz hallederiz, sookai
Fanfictionbahiyyih internetten flört yaptığı oğlanla buluşacaktır fakat eski kız arkadaşını unutamadığından bütün gece ağladı ve sabaha kocaman şiş gözlerle uyandı. ne mi yapmalı? tabii ki de abisini kız kılığına sokup göndermeli!