temmuz ayı çoktan kapıya dayanmışken ikili öğlen saatlerinden birinde hafta sonunun getirdiği rahatlıkla hyunjin'in yatak odasında günlerini geçiriyorlardı. minho elindeki kitabına dalmışken hyunjin yanında uzanmış onu izliyordu. bazen yüzünü izler, mimiklerindeki değişikliği seyrederdi. bazense okuduğu kitaba kaydırırdı bakışlarını. çoğunlukla minho'yu izlerdi ama.
antikacıdan aldığı kristal güneş yakalayana vuran gün ışınları tam da minho'nun yüzüne ve koluna vuruyor çeşitli renklerin beyaz tende belirmesine neden oluyordu. odadaki çalışır halde olan vantilatör minho'nun kahve tutamlarını hareketlendirirken hyunjin sevgilisinin ne kadar da güzel göründüğünü düşünüyordu. okuduğu kitaptan fırlamış bir masal karakteri gibiydi.
geçen dakikaların ardından sıkıldığını hisseden hyunjin minho'nun koluna hayali şekiller çizmeye başlamıştı. bazen yanağıyla oynuyor, saçlarını karıştırıyor bazense beyaz tenine bir şeyler yazıyordu. bulunduğu yerde biraz ileri kayarak yakınındaki yumuşak yanağa bir öpücük kondurdu. karşılığında sıcacık bir gülümseme kazanmıştı minho'dan.
"min.."
"efendim sevgilim."
"benimle ilgilen."
minho bakışlarını kitaptan ayırıp sevgilisine baktı. yanaklarına düşmüş bir kaç siyah tutam ve büzülmüş dudaklarıyla çok tatlı görünüyordu.
"buradayım ya."
"buradasın ama aynı zamanda değil gibisin."
minho çok sevdiği pembe dudaklara küçük öpücükler kondurduktan sonra kitabına geri döndü.
"ne yapmak istersin?"
"bilmem."
müzipçe gülen sevgilisine şaşkın bakışlarla bakmış ve gülerek saçlarını karıştırmıştı.
"yaramazlık yapma hyun."
"sıkıldım ama."
kitabını kapatıp yandaki komodine bıraktı kısa olan. ardından sevgilisini kendisine çekerek kolunu ince beline doladı. alnına uzunca bir öpücük kondurduktan sonra çok sevdiği koyu gözlerine kenetlendi.
"bu akşam açık hava sineması varmış, gitmek ister misin?"
"hmm olur."
"olur mu?" kolları arasındaki vücudu gıdıklamaya başlamışken gülümsedi. uzun olan gülerek kıvranırken bir yandan onaylayan mırıltılar çıkarıyordu.
"olur olur dur yapma, tamam."
yüzüne gelen siyah tutamları kulağının arkasına itelerken yumuşak yanağı okşadı. çok güzeldi. her şeyden güzel.
hyunjin gözüne çarpan siyahlıkla sevgilisinin bileğini kavradı. siyah bir bileklik.
"bu ne, yeni mi aldın?"
"bu mu? öylesine bir şey. sana da almamı ister misin?"
"hmm çift takı diyorsun."
"öyle diyorum çok bilmiş."
-
lambaların aydınlattığı kaldırım yolda varacakları yere doğru el ele adımlıyordu iki sevgili. biraz sonra önlerindeki kocaman ekranı görmeleriyle hyunjin heyecanlanarak tuttuğu eli sıkmıştı.
"şunun büyüklüğüne bak."
büyük ekranın karşısında bir sürü renk renk minderler ve sürüyle insan vardı. yer yer ağaçlardan ışıklı ipler ve kurdeleler asılarak ortamı daha da samimi bir hale getirmişlerdi. minho hyunjin'i de yanına alarak ekrana çok da yakın olmayan iki minder seçti ve yerlerini alarak filmin başlamasını beklediler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dandelion | hyunho
Фанфик"beni özlediğinde bir karahindiba koparıp üflemen yeterli. ufak tanelerini görüyor musun? rüzgarla her biri farklı yerlere savrulacaklar ama içlerinden bir tanesi hep bana ulaşacak."