Sıradan Bir Cadı-Büyücü Lisesi

10 1 0
                                    

          Cadı okulunda bir tembel öğrenci, hobisi yok, yeteneği yok, sadece kendi hayallerinde yaşar, en kolay büyüyü bile yapamaz, ailesi bile düşük notlarını normal bulmaya ve kızmamaya başladı, içe kapanık, arkadaşı olmayan sadece Cadılık belgesini almak için çabalayan bir kız. Çünkü o da biliyor ki eğer Cadılık-Büyücülük belgesi bile alamayan birisi ya yakılır  ya da sürgün. Şanslıysanız sürgünlükle yetinirsiniz ama şansızsanız...
     Onun adı Marry FADEDROSE. Son sınıfta Cadılık, Büyücülük sınavına giriş yapılır eğer bu sınava girmeyen olursa müdür gözetimi altında farklı sorularla yapılır. Tüm öğrencilerin girmek zorunda olduğu bir sınav, kaçışı yok. Çünkü; ya ölümün ya sürgünün...
O sırada müdürün oğlu Frank son sınavda kaçırdığı bir kaç puanla bursunu kaybedip babasının okuluna gelir, babası ona sınıf seçme şansı verirken sırada Marry'in sınıfı vardır, Marry'in sınıfı sadece makyajla ilgilenen kızlardan ve kimin daha iyi futbol oynadığı kavgasıyla neredeyse her gün zarar gören erkeklerden ibaretti. Ama Marry'in tek yaptığı şey teneffüslerde MP3'ünden müzik dinleyip şarkı sözlerini defterini yazmaktı.
   Frank, Marry ile göz göze geldi, Marry'in mavi gözleri ve Frank'in yeşil gözleri buluştu. O an Marry anladı ki Frank'in gözlerinde kendisini bulduğunu. Teneffüste Frank'in etrafı tüm 1. sınıflarla çevriliydi, Marry de merakından o kalabalığın arasına karıştı sadece Frank'in neden etrafını çevrelediklerini öğrenip gidecekti ama onun sınıfının en güzeli  olan Conny FADEDROSE, Marry'e çelme takınca Marry yüzünü yere vurdu. Burnunun üzerine düşmüştü burnu kanıyordu Marry o an sinirlenmeye başlamıştı ayağa yavaşça kalktı ve Conny'in yakasına yapıştı ve bağırmaya başladı "HEY SENİ PİSLİK KARDEŞİM.  NE KADAR BENLE AYNI SINIFTAN OLSAN DA HALA BENDEN KÜÇÜKSÜN. BENİ ANLIYOR MUSUN?" Conny ne yapacağını bilemedi ablası daha önce hiç bu kadar sinirlenmemişti, Conny'in egosu ve kendini beğenmişliği ile böyle olacağını düşünmemişti. Conny o an sadece korkudan başını sallayabilmişti, Frank'in başındaki diğer öğrenciler de bizi izliyordu, o an Marry kimseyi umursamadı normalde izlemekten nefret ederdi ve kardeşinden nefret eden birisi de sayılmazdı. Conny'in egosu yüzünden olduğu sandığı sinirle Conny'i boğmaya çalışırken bir kaç kişi, Marry'e durması gerektiğini söyledi, Marry duracak gibi gözükmüyordu ama "Dur" diyen bağırış seslerinde Frank'in de sesini duyunca yavaşça Conny'i bıraktı.
Conny hafif sallantıyla düşecek gibi oldu ama düşmedi briaz baş dönmesi olsada iyiydi. Frank koşarak Conny'in omzuna elini koydu ve "İyi misin?" diye sordu. Marry sinirden tırnaklarını kemirmeye başlamıştı orada biraz uzaklaşıp okula yaklaşıp, sırtını okulun duvarına yaslayıp yavaşça yere düşmesine izin verdi bir kaç kişi ona bağırıyordu "Canavar Katil" diye. Marry'in burnu kanamaya devam ediyordu çenesinden aşağı 5 damla kan düşmüştü bile sadece gözleri kapalı derin derin nefes alıyordu. Derken adım sesleri duydu ve sonrada algıladağına göre oturma sesi, onu sinir etmek için gelen birisi olduğunu sandı ama kimin geldiğini görmek için gözlerini açmadı ve kişinin sesini duydu "Sen iyi misin?" bu Frank'in sesi olduğunu anlayınca kalbi hızla çarpmaya başladı. Neredeyse vücudunda kalbinim sesinin yankılandığını hissediyordu. Ama cevap olarak "H... Hı hı." diyebildi.
Marry yavaşça gözünü açıp Frank'e baktı. Frank ona hafif bir gülümsemeyle
"Gözlerin, gerçekten çok güzel." dedi Marry de gülümsemeye başladı ve
"Seninde gülüşün çok güzel." dedi. Frank "Bu akşam, çok sevdiğim bir orman var oraya gidelim mi, ormanları sever misin?" dedi. Marry "Evet severim, gidebiliriz." dedi Marry de.
"Öyleyse saat 6.30 iyi mi?"
"Evet."

Aşkın Ölüm DefteriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin