» 06

36 6 0
                                    


Hayal kırıklığı içinde bisikletin lastiğinde tekme attım ama bu sonunda benim canımı daha çok acıttı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hayal kırıklığı içinde bisikletin lastiğinde tekme attım ama bu sonunda benim canımı daha çok acıttı.

Okulun ilk gününden önceki gece, Seoul'e ilk geldiğimde yaşayacak bir eve sahip olmayı bekleyen kaybolmuş, öfkeli bir ruh içindeydim. O günden sadece bir hafta geçmişti ama şimdiden yaşlar gibi geri geliyordu.

Bir pazar sabahının sert sıcağında güneşleniyordum ve daha dün bisiklet sürmeyi öğrenmeye karar verdim. Babamın küçük arka bahçemizde terk edilmeye sadece birkaç gün kala kullanılmayan bir bisikleti vardı ama ben onu aldım ve yine de kullanmaya çalıştım. Çünkü bu mahallede muhtemelen onlarınkini ödünç almama izin verecek kimseyi tanımıyordum. 

Söylemeye gerek yok, bu iki gün boyunca harcadığım tüm saatler işe yaramadı.

Yorulmuştum...

İlk başta neden bisiklet binmeye çalıştığımı bile bilmiyordum...

Vay canına, Jungkook!

Kiminle dalga geçiyordun? Kendin?

Belki de yerinde olmayan şeylere kolayca ilgi duyuyordum. Daha geçen Cuma, Lalisa okula bir ukulele getirdi ve öğle yemeğinde bize şarkı söylemeye çalıştı ama her zaman olduğu gibi sadece sınıfta kaldı ve kimse dinleme zahmetine girmedi. Herkesle arkadaş olacağını düşündüğüm Bangtan Sonyeondan bile.

Ama ayrılmadım.

Sesi... sesi hakkında günlerce konuşabilirim. 

Dünyanın en iyi şarkıcısı değildi ama kahretsin, sesi kulaklarımda çok tatlıydı.  Telefonuma kaydetmek istedim. Fakat bu sandığımdan daha çok ileriye götürebilirdi.

O gün sınıfta kaldım ve onu alkışladım. Ukulelesini kaldırırken bana kocaman gülümsedi. Sonraysa yeniden sessizliğiyle sarmalandı.

Onun böyle tuhaf olmasına alışmaya başlamıştım.

Yine de, düşünce trenim ona kaydığında hissettiğim duyguları tam olarak belirleyemedim.

Şimdi evimizin arkasında ki kirli zeminde, bisikletin yanında oturuyordum.İç çekerek bakışlarım eski Kore mastiffini tuttuğumuz köpek kulübesine döndü. Kocaman sarkık kulakları ve çekmeye devam ettiği burnu ile yerde yatıyordu. Büyük, kahverengi gözleri de uzun bir süre benimkilere baktı, ben de onunla konuşmaya devam ettim.

"Ondan hoşlandığımı mı düşünüyorsun Jack?" Babamın ona neden Jack ismini verdiğini bile bilmiyordum. Bu eski ismi benimsediğinde bir İngiliz filmi izliyor olmalı.

Sanki bana gözlerini deviriyormuş gibi bakışlarını kaçırdı ve bende onunla karşılık olarak alay ettim.

"Evet, beni görmezden gelmeye devam et, seni yaşlı serseri!" Başımı çite yaslayıp gözlerimi kapattım. Bu sırada da kendi kendime mırıldandım, "Zaten cevabına ihtiyacım yoktu."

>Selam!!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

>Selam!!

Bazen çevirinin uzunluğu fark etmiyor, her şekilde yoruluyorsun. Haftaya muhtemelen tüm bölümlerin çevirisini bitirmiş olacağım. Geriyeyse yayınlamak kalacak. Bundan sonra gözlerime bayram ettiren bir kurgu salmak istiyorum. Tabi yazabilirsem...

Eğer yazmaya devam edemezsem bu kafamı patlatmak üzereyim!!

Her neyse, Lily'den iyi olmanız dileğiyle :)

<3

loving lisa ↠ liskook auHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin