BÖLÜM 3

28 2 2
                                    

"merak" dedi

"Değişiksin neden arkadaşının ve kardeşinin katiliyle bunu konuşursunki"

Reinin ağzından
Tabikide onun hayatını merak etmiyordum sadece geçmişini öğrenip belkide onu hasas noktasından vurabilirdim okuduğum psikolojik kitapları sayseinde bunu yapabilirim. Sadece huyuna gitmek lazım iç çekti  ve anlatmaya başladı

jeff ve ailesi yeni ve zengin bir mahalleye taşınırlar. yerleşirlerken, adettendir ya, komşuları barbara "hoşgeldiniz"e gelir. oğlu billy'yi de getirir ki tanışıp kaynaşsınlar. ama billy utangaçtır, "merhaba" deyip oyun oynamak üzere geri döner. jeff'in annesi margeret da kadını içeri buyur etmeden ailesini tanıştırır: kocası peter, oğulları jeff ve liu. barbara da kapıda yaptıkları bu konuşma üzerine komşusunu utandırmak için çocuklarını billy'nin doğum günü partisine davet eder. margeret reddedemez, severek geleceklerini söyler.

komşu gittikten sonra konuşmaya şahit olan jeff annesine atarlanır. billy'nin partisine gitmek istememektedir ama annesi onlar adına söz vermiştir. tabii anneye karşı çıkmak öyle kolay değildir. gidilecek dendiyse gidilir. jeff birkaç şey söyleyecek olur, fakat kendini engelleyip susup oturur. odasına gidip somurtmaya başlar. sonra aniden çok tuhaf bir hisse kapılır. öfke mi? kim bilir... annesinin aşağıdan seslenmesiyle bu duyguyu görmezden gelir ve odadan çıkar.

ertesi sabah okula gitmek için hazırlanıp kahvaltıya oturduğunda o tuhaf hisse tekrar kapılır. bu sefer daha kuvvetlidir ve beraberinde biraz ağrı da getirmiştir. fakat jeff bir kez daha bunu görmezden gelir. liu da kahvaltısını bitirince birlikte otobüs durağına giderler. orada beklerken kaykaylı bir çocuk gelip bunlara sataşır. 12 yaşındadır ama yalnız değildir. hemen ardından 2 çocuk daha gelir. biri çok zayıf diğeri ise çok iridir. liderleri "siz burada yenisiniz madem, kendimizi tanıştıralım." der. zayıf olanın adı keith'tir, iri olan ise troy. kendisini randy olarak tanıtan bu çocuk buraların hakimi benim edasıyla bizimkilerden ufak miktarda haraç ister. liu öyle kolay teslim olmayacaktır elbette, yumruk atmak için ayağa kalkar ama çocuklardan biri bıçak çekince vazgeçer. böylece cüzdanını randy'ye kaptırmış olur. jeff ise bir kez daha tuhaf hislerle boğuşmaktadır. bu sefer artık hatsafhadadır, bir kaza çıkacaktır elinden. ayağa kalkar ve liu'nun onu tutmasına izin vermeden çocukların üstüne yürür. "kardeşimin cüzdanını geri ver yoksa..." diye başlayacak olur ama randy cüzdanı cebine koyup bıçağını çıkarır. azıcık korkmuş olmasa bu kadar hızlı davranmazdı ama kabul etmek lazım. her neyse, kendine güvenerek "n'aparsın?" diye diye bıçağı jeff'e doğru sallar. jeff birazdan ne yapabileceğini herkese gösterecektir.

jeff tahriklere ve içgüdülerine ya da kendisine gelen o his her neyse ona daha fazla dayanamayıp çocuğun bileğini tutup kırar ve bıçağını alır. ardından yanaşan keith'in koluna bıçağı saplar, troy geldiğinde ise midesine art arda yumruk indirir. liu tüm bunları dehşet içinde izlemiştir. otobüsün geldiğini gördüklerinde ikisi de topuklar ve bu mevzuyu asla açmazlar.

liu abisinin (abisi mi emin değilim gerçi yaşıt falan olabilirler) yalnızca birkaç çocuğu dövdüğünü düşünedursun jeff bundan daha fazlası olduğunu hissetmektedir. ona gelen güç ve can acıtma dürtüsü ne kadar korkunç olsa da onu mutlu hissetmekten alıkoyamaz.

ertesi gün kapıya polisler dayanır. jeff kendilerini savunacak olur fakat bir işe yaramayacağını düşündüğü için vazgeçer. "kardeşimin suçu yoktu memur bey, ben yaptım." deyip suçu üstleir. fakat liu elinde bıçakla çıkagelip kendisinin yaptığını iddia eder. polisler onu daha inandırıcı bulup götürürler. jeff birkaç atak yapar ama annesi onu tutup "liu'nun yaptığını biliyoruz tatlım, boşuna çabalama." der. (anlaşılan liu istenmeyen çocukmuş.) jeff gözünde yaşlarla kalakalır.

baba birkaç dakika sonra eve gelip olanları öğrenir. kimse konu hakkında konuşmaz. herkes liu'dan emindir. jeff ise büyük bir pişmanlıkla başbaşa kalmıştır. birkaç gün sonra annesi oldukça mutlu bir ifadeyle gelip "bugün billy'nin doğum günüüü!" der. artık liu'nun istenmeyen evlat olduğundan eminizdir. jeff olanlardan sonra partiye gitmeyi düşünebildiği için annesine inanamaz. ama anne sosyeteye karışmak, mahallede saygı görmek istemektedir. şıkır şıkır giyinir. jeff'e de şık giyinmesi için ısrar eder. fakat jeff giyecek bir şey bulamaz ve pantolonla beyaz kapüşonlu ceket giyer. annesinin itiraz edecek vakti bulamaması üzerine bu kılıkla partiye gider.

sonunda komşunun evine giderler. herkes yetişkindir ve hepsi de çok şık giyinmişlerdir. barbara jeff'i çocukların yanına, bahçeye yollar. bahçede kovboy kılığında oynayan çocuklar görünce jeff gözlerini devirir. bunlarla oynayacak yaşı geçmiştir. fakat sonra yanına bir çocuk gelip oyun oynaması için yalvarır. jeff nihayet kabul ettiğinde oyunlarından keyif almaya başlar. ta ki randy ve çetesi gelene kadar. bu defa jeff yara almadan kurtulamayacaktır. troy ve keith kavganın bölünmeyeceğinden emin olmak için silahlanıp gelmişlerdir. randy jeff'e saldırır ve omzuna bıçak saplar. jeff yere düşünce de yüzünü tekmeler. jeff randy'nin bacağını tutup çevirerek düşmesine neden olur. kalkıp gidecekken troy onu tutar ve dövüş devam eder. randy kafasına vodka şişesini geçirir. jeff karşılık vermemektedir, öylece dayak yer. ne zamn ki randy onu cümleleriyle tahrik eder, jeff bir kez daha o güçlü hissin onu ele geçirdiğine tanık olur. bu defa tüm rasyonel düşüncelerin kaybolduğuna şahit olur. artık tek bir amacı ve isteği vardır: öldürmek.

jeff randy'yi kaldırıp yere atar ve üstüne çıkıp kalbi durana kadar kalbine yumruk atmaya başlar. vücudundan kanlar fışkırdığında randy son nefesini vermiştir. işi bittiğinde herkesin ona baktığını görür. merdivenlerden yukarı, banyoya koşarken troy ve keith ardından ateş etmektedirler. jeff raflardan birini kırıp kendine silah yapar. troy'a vurarak saf dışı bırakır ve keith ile dövüşmeye başlar. raflardan birinden üstlerine "klorak" karışımlı bir sıvı dökülür. ikisinin de gözleri yanar ama jeff hızlı davranıp keith'i devirir. keith vodka ve çamaşır suyu kaplı jeff'i çakmağıyla ateşe verir. jeff çırpınırken merdivenlerden düşer. bayılmadan önce gördüğü son şey annesi ve kendini söndürmeye çalışan diğerleri olur.

hastanede uyandığında her yeri sargı içindedir ve annesi randy'nin her şeyi itiraf ettiğini ve kardeşinin hapisten çıkacağını haber verir. birkaç hafta hastanede kalınca nihayet sargıları çıkarırlar. annesi gördükleri karşısında çığlık atar, liu ve babası ise öylece bakakalırlar. jeff ne olduğunu anlamak için banyoya koşar. aynada gördüğü yüz korkunçtur. dudakları kıpkırmızı, yüzü ise bembeyazdır. liu jeff'i yatıştırmak için "o kadar da kötü değil." der. jeff'in cevabı şok edicidir: "kötü değil mi? mükemmel!"

ailesi bu cevap karşısında şoke olur. jeff kahkaha atmaya başlarken sol gözünün ve elinin seğirdiğini fark ederler. bu tepki karşısında tırsmamak elde değildir. iyi olup olmadığını sorarlar ama jeff kesinlikle mükemmel hissetmektedir. "bu yüz bana tam uydu." der.

annesi doktora oğlunun kafasında bir problem olup olmadığını sorar. doktor ise uzun süre ilaç alan hastalarda bu tepkilerin normal olduğunu söyleyip kadını rahatlatır. eğer davranışları değişmezse getirin, biz ona bir test uygulayalım der. hastaneden çıkarlarken hemşire, jeff'in temizlenmiş ve dikişli kıyafetlerini getirir. (o kadar yandı ama dikişle halledilmeyecek bir şey değil.) jeff o tanıdığımız kıyafetlerine bürünür ve eve dönerler.

gecenin ilerleyen saatlerinde jeff'in annesi banyodan gelen ağlama sesleri üzerine uyanır ve bakmaya gider. gördüğü manzara korkunçtur. jeff bir bıçak yardımıyla yanaklarını gülümseme biçimi alana kadar kesmiştir. anne dehşet içinde sorar: "ne yaptın sen?!"

jeff "gülümsemeye devam edemedim anneciğim, bir süre sonra canım yanmaya başladı. ama şimdi sonsuza dek gülümseyebilirim" der.

fakat gözleri de normal değildir: "peki ya gözlerin?!"

"yüzümü göremiyordum. gözlerim kapanmaya başlayınca göz kapaklarımı yaktım. artık yeni yüzümü sonsuza dek görebilirim."

anne bu duydukları ve gördükleri karşısında üç buçuk atınca jeff güzel olmamış mıyım diye sorar. annesi suyuna gider, "babanı çağırayım o da görsün" bahanesiyle içeri koşar. babayı uyandırır ve silahını almasını söylerken kapıda elinde bıçakla jeff'i görür: "anneciğim, bana yalan söyledin." bu duyduğu son söz olur. jeff ikisini de haklar.

içeride liu uyumaktayken birinin onu izlediği hissine kapılır. gözlerini açtığında jeff orada bıçağı liu'ya saplamak için hazır beklemektedir. liu kurtulmaya çalışır. "şşşşt" der jeff, "uykuna dön."

JEFF THE KILLER'S LOVEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin