4

892 94 21
                                    

Jisung sızlanıp burnunu çekti. Kolunda ki acı çok rahatsız edici olmaya başlamıştı. Başı hafiften dönüyor, bütün vücudu titriyordu. Kimden yardım isteyeceğini, ya da isteyebileceğini bilmiyordu. Daha kim olduğunu bilmediği biri hem kendisini yaralamış, hem de onu küçücük bir odaya hapsetmişti. Buradan hemen gitmek istiyordu.

Yüzünü yastığa gömüp derin nefes alıp vermeye başladı. Yüzünü yastığa gömdüğünden nefes alması zorlaşmıştı ama böyle yapmayınca da acısının katlandığını hissediyordu.

"Sikeyim seni de, beni kapattığın odayı da, koluma ateş ettiğin silahını da!" Bütün hıncını bağırarak çıkartıyordu. Yüzünü gömdüğü yastıktan kaldırıp çığlık attı. Kendisi bunu çekiyorsa çilli nin de rahatsız hissetmesi gerektiğini düşünüyordu.

"Bu evi başına yıkacağım senin! O silahında ki mermileri tek tek götüne sokmazsam bana da Han Jisung demesinler! Sen kimsin de beni bir yere kapatmaya cüret ediyorsun? Ha! Sen bir yanıma gel o yüzünü dağıtacağım! Aptal herif!"

Yataktan kalkıp hızla ışığı açtı. Görüşü ilk başta bulanık olsaa da fazla uzun sürmeden düzelmişti. Burada tam olarak ne kadar kaldığını bilmiyordu, bildiği tek şey yemek yemeye zorlamasının üzerinden fazla zaman geçmemiş olmasıydı.
Kolumda ki acı kendisini sinirden sıktığından acımaya başlamıştı. Hızlı adımlarla kıyafet dolabına ilerleyip kapağına tekme attı.

"Geberteceğim seni!"

Kapağına hızla açıp yerinden çıkmasını sağlamıştı. Diğer kapağını da açıp tekme atınca kapak yerinden fırlayıp bir ucu Jisung'un bacağına vurdu. Bu sefer Dr bacağının acısına bağırdı. Belki kendisini komşu falan duyardı -ki burada komşu olup olmadığını da bilmiyordu- yardıma gelir, en azından polisi ararlardı.

"O çilli suratını dağıtacağım!"

Gözlerini sımsıkı yumup dişlerini birbirine kenetledi. Kaç kez kapıyı açmayı denemişti ama hep başarısız olmuştu.

Çenesinin sertçe tutulup kaldırılmasıyla gözlerini açtı. Çilli olan içi kıpkırmızı olmuş gözlerle kendisine bakıyordu. Sol eliyle -yaralı olmayan koluydu- çillinin suratına bir yumruk yerleştirdi. Çilli iyice sinirlenmiş olmalı ki o da karşısında sinirden kıpkırmızı olan Jisung'un suratına tokatı geçirdi. Sinirden yetmemiş olacak ki bu sefer karnına yumruk atıp sincap çocuğun eğilmesini sağladı.

"Aptal!"

Bağırmasının ardından da dizini eğilmiş oğlanın karnına geçirdi.

Jisung nefessiz bir şekilde öksürüp kıpkırmızı suratıyla dizlerinin üzerine düştü. Vurulmuş olan sağ kolu daha da ağırmaya başlamıştı. Nefes almaya çalışırken öksürük krizine girmiş gibiydi.

"Gerçekten de benimle başa çıkabileceğini mi düşünüyorsun? Burada hapsedilmiş olan, üstelik yaralı ve güçsüz olan ben değilim. Anlıyor musun?" Çilli diz çöküp nefesini zar zor düzene sokmuş Jisung'un çenesini tutup kendisine bakmaya zorladı. Jisung'un gözlerinden yaşlar akıyordu.

"Eğer bir ölümlü Tanrıya kafa tutarsa her zaman cezalandırılır. Kafa tutacaksan Tanrı'nın seviyesinde olmalısın. Burada Tanrı ben, ölümlü ise sensin."

Jisung çillinin suratına tükürüp kafasını yana çekerek çenesini tutan elden kurtuldu.

"Sabrımı sınıyorsun." diye mırıldandı çilli sinirle yüzünü silerken. Yüzünü sildikten sonra Jisung'u yerden sert bir şekilde kaldırıp yatağa fırlattı. Jisung çillinin bu kadar güçlü olmasına şaşıracak zamanı bile bulamıyordu. Çilli üzerine yürümeye başlayınca kendini olabildiğince duvara sokup dizlerini kendine çekti. Çilli olan ise bu sefer durmuş, bir şey yapmadan yatağın ucunda ki Jisung'a bakıyordu.

Jisung sol eliyle göz yaşını silip elini yumruk yaptıktan sonra elini yatağa vurdu.

"Benim bir ölümlü, senin ise bir Tanrı olduğunu söylüyorsun ama sence Tanrı ölümlü kullarına böyle mi davranır?!"

Çilli olan gülüp başını iki yana salladı.

"Ah, gerçekten de gözlerini dünyaya kapatmışsın sen. Tanrı ölümlü kullarına böyle davranmıyor olsaydı, neden dünyada onca aç, mutsuz,sürünen insanlar var? Neden herkes mutlu mesut yaşamıyor? Bir düşün, gerçekten de bu dediğin sana doğru geliyor mu? Gerçekten de Tanrının insanlara böyle davranmadığını söyleyebilir misin?"

Jisung bakışlarını kaçırıp sessizce durdu. Ne demesi gerektiğini bilmiyordu. Eğer bağırırsa veya ona vurmaya başlarsa çillinin boş durmayacağını biliyordu. Üstelik çilli kendisinden oldukça güçlüydü. Ama kendisi de boş duramazdı. Buradan en kısa zamanda gitmesi gerekiyordu.

"Aslında sana bu gece yarısı yaptıkların için ceza verecektim, ama kolunda ki yara için bir şey yapmayacağım." Çilli kapıya doğru giderken Jisung ile konuşuyordu. "Eğer bir daha böyle şeyler yaparsan.." Jisung'a dönüp gülümsedi ve ışığı kapatıp gitmeden önce ekledi; "Seni yaptıklarına pişman ederim."

Jisung ışığı kapatıp giden bedenin arkasından bir süre sinirle baktı. Ardından yapacak bir şeyi olmadığından yatış pozisyonuna geldi. Başlarda ondan pek korkmuyordu, ama şimdi gerçekten de korkmaya başlamıştı. Kendisinden güçlü olmasını geç, Jisung yaralı olduğundan dezavantajlıydı.

"Sikeyim seni!" diye mırıldanıp gözlerini kapattı. Yapabileceği başka bir şey yoktu. Kapıyo kapattıktan sonra ki kilitleme sesini duymuştu.






Önceden söylemiştim ama yine söylüyorum, böyle sahneler olaacaktır. Rahatsız olursanız okumayın rahatsız olduğunuz halde okumaya devam edip boş boş yorumlar yaparsanız bir şey yapamam ama yapmayın işte amk

Bu hikayede hiç bir üyeyi küçük düşürmüyorum, üyelerin hepsini seviyorum. Sadece kitabın konusu bu

Tşk. BB.


𝙎𝙢𝙞𝙡𝙚  ⚡︎ JiLix ⚡︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin