2.Bölüm:OLABİLİR Mİ?
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
"Acılar tüm hücrelerimizi sarana kadar,rengarenk yaşadığımızı sandığımız günler siyaha boyanana kadar her gün yeni yaralar alacağız."
~Uyanıyoruz,ruhlarımızın biraz daha yorgun düştüğü her yeni güne.Hayatın oyunlarının bizi içine aldığı kara bulutlar örtüyor bedenlerimizi~
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Dün akşamdan beri içimde garip bir his vardı.Anlamlandıramadığım bir şey,endişenin yanında tuhaf bir heyecan bulanıklaştırıyor.Kulübeden çıktığımızdan bu yana iyi hissetmiyordum.İçerideki ağır koku ve zarfta yazılanlardan rahatsız olmuştum.Eylem ve Bartın iyi olmadığımı düşünüp beni eve getirmişlerdi.Konu hakkında kimse konuşmuyordu.Sorularımızın cevapları hiçbirimizde yoktu çünkü.Eve girdiğimde çantamı vestiyere koyup,odama geçtim.Uyumak istiyordum ama sadece gözlerimde uyku vardı,içimde yoktu.Uyuyamadım.Yaklaşık iki saatim boş boş tavanı seyretmekle geçti.Zilin çalmasıyla kendime geldim.Yataktan kalkarken başımın döndüğünü fark ettim,yürümeye çalışırken sendeledim ama hızlıca toparlandım.Kapıyı yavaşça aralarken gelenin Bartın olduğunu gördüm."Merhaba"dedi.
"Merhaba" diye ekledim.
"Beni içeri almayacak mısın?"
"Neden alayım"dedim yorgun çıkan sesimle.Ben bir elimi kapıya diğer elimi duvara koymuş gitmesini beklerken"Hadi ama arkadaşına bir kahveyi çok mu görüyorsun"derken eliyle kapıyı itip içeri girdi."Ne yapıyorsun ya"derken,mutfak sandalyelerinden birini çekip oturdu.Yaklaşık bir dakika kadar boş boş bakıştıktan sonra Bartın söze girdi.
"Eee kahve hadi"dedi ve tezgaha döndüm.Yukarıdaki dolapların birinden kahve makinesini alıp tezgahın üzerine koydum.Bartın dikkatle beni izliyordu.Sessizliği içimde bir ürpertiye yol açmıştı.Bunu bozmak istediğim için"kahven nasıl olsun"dedim.
"Sade"dedi.Onu onaylamak için kafamı aşağı yukarı salladım."Tek mi yaşıyorsun"diye bir soru yöneltti bana.
"Evet ama neden sorduğunu öğrenebilir miyim"
"Merak","Ailen peki??"
"Onlar İzmir'de değiller.Denizli'deler."
"Onları özlemiyor musun?"
"Annemi sadece"
"Arada buraya geliyor mu annen?"demesiyle üzerime bir kamyon çöktü resmen.Boğazım düğümlendi.Özlüyordum annemi...Çok.Ona ihtiyacım olduğu zamanlar yoktu yanımda,olamayacakta.Alışamıyordum hala,evet büyüyordum ama anne eksikliğiyle.Sanki hala annem öldüğü zamanlardaki küçük bir kız çocuğuydum,çok çabuk öfkelenip her şeyi,herkesi çıkarmak istiyordum hayatımdan.Bartın'ın koluma dokunmasıyla irkildim."N'oldu daldın gittin"dedi.
"Annem gelemez ki buraya Bartın"
"Neden"
"Annem öldü çünkü"
"Özür dilerim,bilseydim konuyu açmazdım"dedi.Ona üzgün gözükmemeye çalışarak"Sorun değil"dedim.
"Baban peki?Kardeşin var mı?"
"Kardeşim...Vardı,bir erkek kardeşim vardı,Efe.4 yaşındaydı.Çok masum,tatlı...Her zaman olduğu gibi bir gece annem onu beşiğine yatırdı,ama o gecenin sabahı olmadı.Yoktu beşiğinde...Annem geldi sonra yanıma,ona kardeşimi sordum...Annem ağlıyordu,ben küçüğüm tabi anlamıyorum.Bir süre cevap vermedi,sakinleşmesini bekledim.Sonra bana kardeşimin gittiğini söyledi.Nereye gittiğini sordum...Cennete gitti dedi.Niye gitti bizi sevmemiş mi diye sordum anneme...Sevmiş,en çok seni sevmiş Dora dedi...Ama gitmesi gerekti dedi.Cennet güzel mi dedim anneme.Çok...Görebileceğin her yerden daha güzel dedi.Onu ziyarete gider miyiz dedim ama o sorunun cevabını vermemişti..."bunları söylerken gözlerim dolmuş,boğazımda yumru oluşmuştu.Başımı kaldırıp Bartın'a baktığımda yüzünü yere eğmişti,bana bakmıyordu.Bartın'dan ses gelmeyince konuşmaya devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHNE
Teen FictionDora,en yakın arkadaşı Eylem ve tanımadığı iki genç yani Bartın ve Arda ile birlikte bir zarf bulurlar ve buldukları bu zarfla hayatları değişecektir.Yaşadıkları hayatlarının sandıkları gibi olmadığı ve bildiklerinin aslında kocaman bir yalan olduğu...