Elimde ki pastayı kumlara serdiğim örtünün üzerine koyup hemen yanı başına oturdum. Bir süre sadece etrafı izledim. Burada Minho ile çok fazla anımız vardı. İlk öpüşmemiz, kavgamız, doğum günü kutlamamız... Gözlerimi havaya çevirip biriken yaşların geri dönmesini bekledim. Ama nafileydi. Gözyaşlarım çoktan dolup taşmaya başlamıştı.
Dizlerimi kendime çekip anlımı yasladım. Minho ile ayrılmamızın üzerinden neredeyse 2 yıl geçmişti. O 2 yıl içinde toplam iki doğum gününü de burada tek başıma kutlamıştım. Onun şimdi nerede, ne yapıyor olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Bana hiçbir şey demeden pılını pırtını toplayıp ben uyurken gitmişti.
Aslında anlamıştım. Anlamıştım beni gerçekten de sevmediğini. Beni sadece içinde ki boşluğu doldurmak için kullanıyordu. Ben ise bunun farkında olsam da bir şey belli etmeden, hiçbir şey demeden beni kullanmasına izin vermiştim.Aslında hiç yalan söylemeyecdğim, başlarda ben de ondan yararlanıyordum. İlk önce kendimi kandırıyordum ondan hoşlanıyorum falan diye, ama hepsi kendi uyduruklarımdı. Tamam Minhoyu gerçekten de güzel bulmuştum, dedi de hoşuma gidiyordu, ama en sevdiğim şeyi de bana verdiği sevgiydi. Abimden eksik kalan sevgiyi ondan alıyordum. Bir nevi abim yerine koyuyordum da diyilebilir.
Ama sonradan gerçekten de ona bağlanmaya başladım. Her zaman bana dokunsun istiyordum. Hatta ev bile tutmuştuk beraber olalım diye. Onunla olduğumuz süreç boyunca kendimi de ailemi de düzeltmiştim. Ailem Minhoyu kendi oğulları olarak görüyorlardı. Ailecek belki de Minho dan yararlanıyorduk? Belki de Minho bunu sonradan fark edip, şimdi ki aşkımı göremeyip beni bırakıp gitmişti?
İşte hepsi benim suçum.
Onu kullanmamalıydım.
Ama hayır. O da beni kullanıyordu. Kalbinde ki sevgi eksikliğini kapatacak birini arıyordu ve benden bir adım görünce, o da ilerledi. Ama yine de onun da benim gibi seveceğini düşünmüştüm. Belki de sevmişti, ama benim istediğim şekilde değildi sevgisi. Bir arkadaşa hissedilen sevgi türüydü. Her gece seviştiği, bulduğu her an öpüştüğü bir arkadaşıydım onun sadece. Kalbinde ki boşluğu doldurmak için yeterli olan arkadaşıydım.
Onun suçlu olduğunu söylemiyorum. Söyleyemem de. Çünkü onun yaptığı şeyleri ben de yapmıştım. Ama yani ne bileyim, gitmesine ne gerek vardı? Böyle devam edebilirdik. Üstelik gayet iyiydik. Koskoca adamlar olmamıza rağmen çocukça hareket etmiştik.
Hıçkırıklarım arasından zar zor nefes alıp burnumu çektim. Yine her zaman ki gibi benden başka kimse yoktu burada. Kazağımın ucuyla gözlerimi ve etrafını silip sakinleşmek için derin nefes alıp verdim. İyice sakinleştiğimi hissedince cebimden çakmağı çıkararak küçük, bir avuçluk limonlu pastanın üzerinde ki iki mumu da yaktım. Gözyaşlarım benden izinsiz bir şekilde örtünün üzerine düşüyordu.
"Mutlu yıllar." hıçkırıklarım arasından tekrar konuşmaya çalıştım. "Mutlu yıllar sevgilim."
Yüzümü ellerimin arasına alıp ağlamaya devam ettim. Biraz daha konuşmak istiyordum ama ağlarken ki gelen nefessizlik buna izin vermiyordu.
"Belki de doğum gününü çok sevdiğim biriyle kutluyorsundur. Benim yerime aşık olduğun kişiyle."
Başımı pastaya çevirdiğimde hafifçe eser rüzgardan dolayı kumların söndüğünü fark edip daha sesli bir şekilde ağlamaya başladım. Kumların sönmesine mi ağlıyordum gerçekten?
"Bana söylediğin şarkı hâlâ beynimde hayat buluyor. Ama eğer biraz daha sensiz kalırsam sana dair her şey silinecek, ve ben bunu istemiyorum." sonunda kesintisiz düzgünce konuşabildiğimde daha sonra bol bol ağşarım diye söyleyeceklerimi devam ettirdim. "Bizim için tekrar söyle o şarkıyı, anılarımız sende de hayat bulsun. Anılarımızın yükünü bir bana yükleme."
Burnumu çekip parmağımı pasta kremasını sürttüm ve yedim.
"Özledim işte!"
Sinirle elimi dizime vurdum.
"Hey, iyi misiniz?"
Bakışlarımı yerde ki yumruğumdan bana seslenen kişiye çevirdim. Şirin çilli bir çocuktu. Başımı sallayıp onayladım.
"Su içmek ister misiniz?"
Bakışlarımı uzattığı suya çevirip bir süre durdum. Çocuk hâlâ bekliyordu. Suyu alıp birkaç yudum aldım.
"Hey, pasta yemek ister misin? İki çatalım var."
Belki de bu çocukla olurdu.
BBittii
Devamı yok burada son buldu işte
Bu arada Jisung yine aynı hataya düşüyor ŞNZAMXNÖASN
Felix siz olmuyor aga illa Felix olacak
Düşüncelerinixzi paylaşın bakalım
Şuraya da önerin bir şeyler reklam fln yapın
BB
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙎𝙖𝙝𝙞𝙡 | MINSUNG |
FanfictionAilem Minhoyu kendi oğulları olarak görüyordu. Ailecek belki de Minho dan yararlanıyorduk? Belki de Minho bunu sonradan fark edip, şimdi ki aşkımı göremeyip beni bırakıp gitmişti? İşte hepsi benim suçum. Onu kullanmamalıydım. Ama hayır. O da beni...