Bu ne gürültü yaa!?

19 1 0
                                    

Sabahın köründe bir telefon sesiyle uyandım. Bana göre saat 12'den önce her saat sabahın körüdür. Neyse telefonum hala çalıyordu. Saçlarımı gözümün önünden çekip ekrana baktım. Arayan ömürdü. Hemen açıp en sevimli halimle efendim dedim.
Efendim?
Alo Dicle?
Hala efendimm?
Ha günaydın. Naptın giyindin mi?
Ha yok niyeki?
Heey bana unuttuğunu söyleme. Hani bugün sahilde takılıcaktık?
Aa evet evet kusura bakma uyku sersemliği işte sen şimdi eve kadar gel bende o zamana hazır olurum.
Tamamdır Dicle'cim. On dakikaya ordayım. Hadi görüşürüz.
Görüşürüz..
Aman Tanrı'm. 10 dakikaya nasıl hazırlanabilirdim? Neyse diyip birden yataktan kalktım. Ve hava gayet iyiydi. Ve aynı kıyafetleri giymek istemediğime karar verdim. Üzerime turkuaz lacos tişörtümü giydim altıma kot rengi pantalon ve nikelarımı giydim. İşte hazırdım. Ve saçlar. Saçlarımı rahat bi topuz yaptım. Telefonumu arka cebime koydum. O sırada bir motor kornası duydum ve koşarak aşağıya indim. Camdan kapıyı açar açmaz Ömürü gördüm. Telefonuyla ilgileniyordu. Hiç çaktırmadan telefonumu elime aldım ve istersen bana bak yazdım. Bana bakar bakmaz güldü. Ve aa Dicle dedi. İkimiz birbirimize sarılıp gülüştük. Günaydın dedi Günaydın dedim ve hadi atla bakalım dedi. Bende tabi dedim ve motorun arkasına tam binecekken ıhm ıhm diye bi ses duydum ve arkamı döndüm. Aman Tanrım. Bu Güren'di. Yuh ama dedim ve motordan indim. Güren bana baktı ve
Naptığını sanıyorsun sen?
Ne?
Hey orası benim yerim kendine gel.
Dedi ve motorun arkasına bindi ve yan şekilde biçimsizce oturup bacak bacak üstüne attı. Ben ise aman ya neyse diyip ters yöne doğru ilerledim. Ömür arkamdan hey diyr bağırdı.
Heyy Dicle.
Boşver Ömür sen git.
Dicle beni bekle.
Dedi. Öyle diyince o anki sinirle daha da hızlı koşmaya başladım. Ayak seslerini duyabiliyordum. Bende koştum. Ama onun tükendiğini anlayabiliyordum. Ben hiç durmadan koştum ve en sonunda gözden kaybolup bir duvar dibine çöktüm ve ağlamaya başladım. 10 dakika boyunca orada yalnız başıma ağladım. Sonra tam yeniden ağlayacakken omzumda bir elin bana dokunduğunu hissettim. Hemen kafamı kaldırıp baktım ve oda ne. Oh my Allah. Dün yolda çarpıştığım taştı. Bana baktı ve
Niye bu kadar ani ağladın? Dedi.
Ani ağladığımı sen nerden biliyorsn ki?
Seni 15 dakikadır izliyorum.
Owh. Hm. Olabilir bu mantıklı.
Evet zaten öyle.
Dedi ve elimden tutup beni kaldırdı. Bana baktı. Ve
Bu kargaşada tanışmayı unuttuk adını öğrene bilir miyim?
Tabi. Benim Adım Dicle sen?
Çağlayan. Tanıştığıma memnun oldum. Okula gidiyorsun galiba.
Hıhı evet ama işte.
Önemli değil insanlık halleri hadi birlikte gidelim.
Dedi ve birlikte yürümeye başladık. Birden durdum ve
Owwwhh olamaz ya
Dedim bana bakarak
Ne çok mu tipsizim ?
Yok hayır alakası yok ya telefonumun şarjı bitmiş de kapanmış onun için.
Hmm bak sen üzüldüm ama yapcak bi şey yok neyse hadi gidelim artık. Dedi ve içimden ne kadarda odun diye geçirdim. Tabi gerçi onada hak vermek lazım sonuçta 20dakika önce tanıştığı bir kıza neden yardm etmek istiycekti ki? Derin düşünceler arasında bi anda bir şişştt sesi ile irkildim. Bu çağlayanın okula geldik artık kendine gel deme şekliydi. Okuluma baktım ve Oh my Allah ne kadar da büyük diye içimden geçirdim. Burası gayet büyük ve mükemmeldi. Birsürü taş ve yakışıklı vardı. Neyse dedim ve içeri girdim. Girer girmez lanet olası bi manzarayla karşılaştım ve aniden şoka uğramış gibi dondum kaldım. O da ne iğrenç bir görüntüydü öyle.

Garip Bir VedaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin