Kalktığımda saate baktım ve gece yarısı olduğunu fark ettim. Telefonuma Poyrazdan gelen bir kaç arama ve mesaj olduğunu fark ettim.
Poyraz: Hala uyuyor musun? 15:08
Poyraz: Cidden hala uyanmadın mı?? 17:24
Poyraz: Hadi amaa! 21:45
Poyraz: Artık öldüğünü düşünücem, polis çağırmamı ister misin :) 23:45
Poyraz: Kalktığında bana yaz. 02:51
Mesajları okuduktan sonra Poyraza yazdım çünkü daha uyumamış gibi görünüyordu son mesaj dokuz dakika önce atılmıştı.
Dora: Şimdi kalktım, nasıl bu kadar çok uyuduğumu bilmiyorum, ama sanırım uzun zamandır böyle uzun bir uyku ekmemiştim.
Poyraz: Bir an gerçekten öldün sandım kızım bu ne uykudur.
Dora: Sen neden hala uyumadın?
Poyraz: Ben genelde uyumam zaten.
Dora: Neden?
Poyraz: Bunun bir nedeni yok.
Dora: Anladım.
Mesajı attıktan sonra birden telefonum kapandı. Ne yani şarjımı bitmişti şimdi. Ahh şansım da zaten bu kadar olurdu benim. Telefonu şarja taktıktan sonra tekrardan uyumaya çalıştım.
(Pazartesi günü okuldan devam)
Okula ilk girdiğimde Rüzgarı da merdivenlerde gördüm. Ona görünmeden hızlıca çıkmaya çalıştım yukarı ama sanırım başaramadım.
Bir anda kolumu tutup beni bahçeye sürüklemeye başladı.
"N-napıyorsun s-sen" dediğimde bahçede bir anda bağırmaya başladı.
"EVET ARKADAŞLAR GEÇEN HAFTA OKULUMUZA GELEN YENİ KIZI SİZE TANITACAĞIM"
"KENDİSİ TAM BİR OROXPU VE DÜN AKŞAM BENİMLE YATMAYI TEKLİF ETTİ."
"Ne saçmalıyorsun sen!!"
"Ne oldu güzelim yalan mı??"
"ÖYLE B-BİR ŞEY YOK YALAN SÖYLÜYOR!!!"
"HADİ AMA ŞİMDİDE İNKAR MI EDEC-"
Tam konuşurken Poyraz gelip yüzüne bir yumruk savurdu. Ne olduğunu ben bile anlamamıştım ama ben asla öyle biri değildim. Hayatımı düzeltmek için geldiğim okulda daha da kötüye getiriyorlardı.
Hızlıca oradan uzaklaşıp okulun arkasındaki parka gittim.
Neden böyle şeyler söyledi. Bu bu gerçekten sınırı taşıran son damla oldu. Böyle bir şeyi nasıl yapabilir. Aklım almıyor gerçekten.
Bana dokunmaya çalıştı ve başaramayınca bunu yaptı. Cidden aklım almıyor böyle bir şeyi.
Birden sırtıma dokunan el ile irkildim. Gelen kişi tahmin ettiğim gibi Poyrazdı. Yüzüne baktığımda dudağının patladığını gördüm.
"İyi misin?" dediği sırada "Asıl sen iyi misin dudağın kanıyor." dedim.
"Ahh önemli bir şey değil zaten."
"Acıyor mu?"
"Hayır, acımıyor"
(Yazardan: yalanına sıçayım senin)
"Özür dilerim."
Bana döndü ve ellerimi avuçlarının içine aldı. "Dora sen özür dileyecek hiç bir şey yapmadın, özür dilemesi gereken birisi varsa Rüzgar denen o şerefsiz yapmalı bunu, sen değil."